English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ S ] / Siz nasıl

Siz nasıl traduction Portugais

1,533 traduction parallèle
Kaçtığım ya da kaybolduğum ya da neredeyse öldüğüm her seferde siz nasıl baş ettiniz?
Quando eu fugia ou desaparecia, ou quase morri, como é que lidavam com isso?
Siz nasıl hissediyorsunuz?
Como é que se sentem?
Bunları siz nasıl öğrendiniz?
Como é que obteve essa informação?
Siz nasıl isterseniz.
Qual delas prefere?
Çünkü bu manyakça gelir insana ve bilin bakalım siz nasıl görünüyorsunuz?
Porque é coisa de loucos. Adivinha o que vocês são?
Siz nasıl ölmek istersiniz? Ne?
- Como é que vocês gostavam de morrer?
Siz nasıl tanışmıştınız?
- Então, como é que se conheceram?
Tamam Doktor Daniels, siz nasıl isterseniz.
Pronto Dr. Daniels, se é assim que quer fazer.
Siz nasıl tanımlıyorsunuz?
Como você define?
Siz nasıl uygun görürseniz şeyhim.
O senhor é quem sabe!
Siz nasıl öğrendiniz?
Como você sabe?
Bu korkunç öyküyü siz nasıl biliyorsunuz?
Como é que você ficou a saber desta terrível história?
Birçoğunu, alışveriş yapılacak dükkana götürdüm siz nasıl aradan kayboldunuz?
Levei alguns para a estação, mas como é que você desapareceu?
Ya siz gençler? Her gün hayat kurtarmak nasıl?
A salvar vidas todo o dia, todos os dias.
Hızlandığımızda sizi kibarca kırbaçlayacağım, siz de isminizi ve nasıl şişmanladığınızı söyleyeceksiniz.
Assim que ganharmos velocidade, eu chicoteio-vos gentilmente, dizem o vosso nome e dizem-me como ficaram tão pesados.
Evet, bir dahaki sefere siz yem olsanız nasıl olur?
Para próxima, o Major será o isco?
- Ekşi elmalı martini değil mi bu? Siz muhabbet kuşları nasıl tanıştınız bakalım? - Evet.
Appletinis.
Affedersin ama siz her nasıl bir duygusal meseleniz olduğunu iddia ederseniz edin kulaklarınızı daima temiz tutardım.
Desculpa, mas sejam quais forem as questões emocionais que julgues ter eu mantive os teus ouvidos imaculados.
Siz şimdi muhtemelen soruyorsunuz, Eğer binada bombalar var idiyse, hiç kimsenin dikkatini çekmeksizin oraya nasıl getirildiler?
Estarão provavelmente a perguntar : Se haviam bombas no edifício, como é que as colocaram lá dentro sem ninguém dar por nada?
"Ayrıca," Siz Yahudilere nasıl çalışılır, göstereceğiz "diyorlardı..."
Também nos disseram que nos ensinariam a trabalhar.
Siz de nasıl aşikâr oldu?
Como se está manifestar em si?
Siz çalışma odasındayken biraz kahve hazırlamam nasıl olur?
Que tal se eu fizer café enquanto aguarda no escritório?
Muhtemelen siz de, kaykaycı olsaydınız... hayatınız nasıl olurdu diye düşünmüyorsunuzdur.
Acho que o senhor não pensa em como seria a sua vida... se tivesse sido patinador no gelo?
O evin nasıl olduğunu bilmiyorsunuz siz!
Tu não sabes o que se passa com essa casa..
Hediye getirdiğimi bile bile siz haydutlar nasıl uyuyabiliyorsunuz?
Como podem estar a dormir quando sabem que vos trouxe presentes?
Siz nasıl isterseniz.
Como queira.
Size istediğiniz kadar parfüm yapmaya devam ederim ama siz de bana herşeyin kokusunu nasıl yakalayacağımı öğretmelisiniz.
Eu faço para você quantos perfumes quiser mas tem que me ensinar a capturar o cheiro de todas as coisas.
Siz zavallı erkekler nasıl yürüyorsunuz böyle?
Como estás a caminhar tão bem?
Buraya nasıl girdiniz siz?
- Como entraram aqui?
Alex'in siz ve eşinizle olan ilişkisinin nasıl olduğunu bilmek istiyorum.
Quero discutir a situação de Alex com você e sua esposa.
Şimdi siz merak ediyorsunuzdur ; bu korkak herifin nasıl olup da Billy The Kid benzer bir kahramana dönüştüğüne?
Portanto estão a pensar como é que um cobarde se transforma num tipo como o Billy The Kid?
Siz dostlarım olmadan günler nasıl geçerdi düşünmek bile istemiyorum.
Penso no que seriam os meus dias, se não vos tivesse como amigos e tenho vontade de morrer.
- Cidden. Nasıl insanlarsınız siz?
- Que tipo de pessoa é você?
Siz nasıl emrederseniz!
Tudo como mandares sua alteza.
Siz nasıl isterseniz.
O senhor é que manda.
Siz denizcilerin nasıl selamlaştığını tam bilemiyorum da.
- Não sei o que devo dizer.
Bu nasıl mümkün olabilir. Siz öylece..
Como isso foi possível?
Peki, siz buraya nasıl geldiniz?
- E tu como acabaste aqui?
Nasıl olmalıydı peki? Siz iki beyaz varoş kaçığı gibi baskı altında mı yaşamalıydım?
A diferença entre vocês : fenômenos do subúrbio branco.
- Nasıl bir belaya bulaştınız bakayım siz?
- O que é que se passou contigo? - Bem, á aquela altura do ano.
Özür dilerim, Bayan Graham, ama siz ona tarihi öğretiyorsunuz ben ise nasıl tarih yazılacağını öğreteceğim.
Desculpe, Ms. Graham, mas você está a ensiná-lo a ler história e eu vou demonstrar-lhe como fazê-la.
Ya da hayatınıza bir anda birileri giriyor. Ve siz buna bir anlam vermekte zorlanıyorsunuz. Ama bir gün, birden mantıklı olduğunu görüyor ve bugüne dek onlarsız nasıl yaptığınızı düşünüyorsunuz.
Ou que tal, quando alguém entra em sua vida... parecendo vir de nenhum lugar e você se questiona sobre como ela está ali... e então, um dia tudo passa a fazer sentido... e você se pergunta como pôde viver tanto tempo sem ela?
Siz, başkalarına sorun yaratmanın nasıl bir şey olduğunu bilmezsiniz!
Vocês não sabem o que é causar problemas aos outros!
- Siz giderseniz ben nasıl döneceğim?
Mas se você vai-se embora, como é que eu vou regressar?
Nasıl olsa siz buradasınız. Ben gecikirsem sen çıkıver Muharrem.
Se eu voltar tarde, podes sair, Muharrem.
Bütün filoda kıtlık yaşanıyor insanlar artık yiyecek için yalvarıyor ama nasıl oluyorsa siz ve Bayan Tigh'ın taze meyvesi, gerçek içkisi var...
Há escassez em toda a Frota, gente a pedir comida, mas o Coronel e a Sra. Tigh têm fruta fresca, bebidas alcoólicas...
Siz bunu nasıl karşıladınız Bayan Gordon?
O que achou disso, Mrs Gordon?
- Siz Dünya'dakiler onu nasıl iyileştirdiniz?
Como raio o conseguiu curar?
Siz ikiniz nasıl böyle yaşıyabiliyorsunuz?
Como é que vocês dois conseguem viver assim?
- Siz ikiniz nasıl...
- Como é que vocês dois...
Nasıl olacağına gelince.. Siz o zamana kadar Escobar'a bakıcılık yapacaksınız
Fazemos assim : vocês cuidam do Escobar até lá, levam-no ao tribunal.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]