Yürüyerek traduction Portugais
1,549 traduction parallèle
Ülkenin her yanındaki inananlar gece gündüz yürüyerek mezarına akın etti.
Orentes de todo o país, dia e noite viajaram a pé, para...
ve bir müddet okula her gün yürüyerek gideceksin, neden böyle olduğunu anlamaya çalışabilirsin, bunun için çok fazla dikkate ihtiyacın olacak.
Enquanto estiveres a vir a pé da escola todo os dias... tenta descobrir porque precisas de tanta atenção.
Yürüyerek çıkışı bulmamız gerekir.
Nós teríamos que encontrar a nossa saída de volta a pé.
Ben yürüyerek geri döneceğim galiba.
Creio que voltarei andando.
Akşamdan kalmışlığın mahmurluğunu, yürüyerek üstümden atıyorum.
Vim passear para combater a ressaca.
İşe yürüyerek gitmemin dışında tıraş olmamda yirmi dakikamı alıyor. Tamam.
Poupo 20 minutos na minha caminhada para o trabalho.
Bütün araziyi yürüyerek katetmek istemezsin, emin ol.
Não ias gostar de sair daqui a pé, isso é certo.
Fakat ben huduttan yürüyerek geçtim.
Acabei por passar a fronteira a pé.
Enkazdan yürüyerek çıkmış.
Ele saiu mesmo a tempo.
Beni aradıklarında, John'un gerçekten yürüyerek çıktığını sanmışlar.
Quando me ligaram, pensaram mesmo que o John tinha saído.
Ama bir mucize oldu ve Rosaleen de bir şekilde kurtulup o cehennemden yürüyerek çıktı.
Mas, como por milagre, Rosaleen também sobreviveu. Saiu simplesmente a andar.
Eve yürüyerek mi geri döneceksin?
Estás a planear ir para casa a pé?
Buradan kasabaya yürüyerek yalnızca altı gün sürer hatırladığım kadarıyla.
Só são uns seis días de caminho daqui até a vila. Segundo lembro.
Bir sabah yaşlı Bayan Tavşan'Şimdi, çocuklar, demiş,'patikalardan yürüyerek, tarlalara girebilirsiniz.''ama sakın Bay McGregor'un bahçesine girmeyin.'
'Agora, meus queridos, disse a velha Senhora Coelha uma manhã,'vocês podem ir nos campos, ou na travessa,'mas não devem ir no jardim do Sr. McGregor.'
Yürüyerek gideriz.
Podemos ir a pé.
Shenzhen'e bu kılıkla yürüyerek gidemezsin.
Não podes ir a pé até Shenzhen vestida dessa maneira.
İyi! Eve yürüyerek gelirsin o zaman.
Está bem, então podes ir a andar para casa.
Doktora yürüyerek gitmiştim.
Fui a pé até ao médico.
Eve yürüyerek geldim.
Tentei voltar a pé para casa.
Yürüyerek odadan dışarı çıkmanı istiyorum.
Quero que saia deste bloco.
- Evet. Brooklyn Köprüsü'nü yürüyerek geçeriz.
Sim, vamos andar sobre a Ponte de Brooklyn.
Geçide yürüyerek dönebiliriz.
Podíamos voltar para a porta a pé.
Katil binaya yürüyerek giriyor ve çıkıyor - silah yok, parmak izi yok, hiç bir şey yok.
O assassino entra e sai do apartamento. - Não há armas, impressões digitais.
O çölün dışından Musa gibi yürüyerek geldi.
Veio do deserto que nem o Moisés.
Belki üsse yürüyerek dönebiliriz.
Talvez possamos atravessar a pé.
Üsse yürüyerek geri dönmeye çalışmalıydık.
Devíamos ter tentado chegar à base a pé. Não.
Kutuyu çıkarıyor içine koyuyor, kapatıyor ve parayla yürüyerek çıkıyor.
Puxa a caixa para fora, põe-na lá dentro, fecha o saco, e vai-se embora com o dinheiro.
Bunu Edie'nin evine yürüyerek mi yapıyorsun?
Tens mesmo que fazer isso enquanto vamos à casa da Edie?
Ön kapıdan yürüyerek girebilmemiz şüpheli görünüyor.
É suspeito se entrarmos pela porta da frente.
Adayı yürüyerek mi geçtin?
Atravessaste para aqui?
Yürüyerek en az bir gün sürer.
Isto é um dia de caminhada.
- Yürüyerek en az bir gün sürer.
- É pelo menos um dia de viagem.
Geri kalan yolu yürüyerek tamamlamalıyız.
- Vamos ter que ir o resto a pé.
San Francisco'dan gerçekten yürüyerek geçeceğime inanamıyorum.
Nem acredito que vou caminhar sob São Francisco.
Zamanımızın çoğunu dağlarda yürüyerek ve hayatta kalmaya çalışarak geçirdik.
Passamos muito tempo nas montanhas, a fazer caminhadas e a aprender como sobreviver.
Yürüyerek geçsek olmaz mı?
Vamos voltar para trás?
Sonra da yürüyerek eve gittim.
Depois fui a pé para casa.
Rafik yürüyerek geliyor. Riaz ise direksiyonda.
Aqui está o Rafik a pé e o Riaz ao volante.
Bayağı uzakta. Yürüyerek gitmek için çok uzun mesafe. Farkındayım.
É um longo caminho até lá, muito terreno para cobrir a pé.
Hayattaki gibi, yürüyerek ve konuşarak.
A andar e a falar.
- Biz yürüyerek gidelim. Yakın zaten.
Iremos a pé, é perto.
Onu hep orada denize boş gözlerle bakarken görüyorum, sanki sevgilisinin oradan yürüyerek gelmesini bekliyormuş gibi...
Já a vi lá, a... olhar para a água, rezando que tudo se resolva.
Yürüyerek çok be ya.
A pé fica muito longe.
Yogacı kız iki saat önce yürüyerek gitti. Onu iyileştirdin.
A do ioga saiu daqui há duas horas.
Bu dünyaya yürüyerek gelmişim...
"Entrei no mundo com as pernas para a frente."
Bu dünyaya yürüyerek gelmişim... Ve kadın ağlamış...
"Entrei no mundo com as pernas para a frente..."
Buradan sizi getirdikleri yer yürüyerek ne kadar sürer?
De onde eles te agarraram, quanto tempo foi a caminhada?
Noel'de hastaneden yürüyerek çıkmak hedefimdi.
O meu objectivo era sair do hospital no Natal. Era o meu objectivo.
Hastaneden kendi ayaklarımın üstünde yürüyerek çıktım..
Oito meses depois, saí do hospital pelo meu próprio pé.
Mahkeme salonuna kadar yürüyerek gidebiliriz.
Conseguimos chegar ao tribunal, a pé.
Yürüyerek?
E a pé?
yürüyorum 69
yürüyüşe 21
yürüyelim 51
yürüyor 36
yürüyemiyorum 22
yürüyün 829
yürüyeceğim 44
yürüyordum 18
yürüyelim mi 17
yürüyeceğiz 19
yürüyüşe 21
yürüyelim 51
yürüyor 36
yürüyemiyorum 22
yürüyün 829
yürüyeceğim 44
yürüyordum 18
yürüyelim mi 17
yürüyeceğiz 19