Zamanımı traduction Portugais
68,954 traduction parallèle
Zamanımız doluyor. Elena'yı bulmalıyız.
temos de encontrar a Elena.
Zamanımız doluyor.
Estamos a ficar sem tempo...
Sen ve ben, dünya kadar zamanımız var.
Por isso tu e eu, temos todo tempo do mundo.
Belki zamanımız olsaydı Ramiel'i de halledebilirdiniz.
Talvez se tivessem mais tempo, conseguiriam cuidar do Ramiel.
Sen Gavin'i bizim zamanımızda yaşasın diye serbest bıraktım ve muhtemelen tüm tarihin içine ettin ama biz onu avlamadık.
Quando libertaste o Gavin para viver no nosso tempo e possivelmente poder lixar toda a história da humanidade, nós não o caçamos, certo?
O huysuz sömürgecilere ayıracak zamanımız kalmadı.
Nós não temos tempo para cortejar uma mão cheia de colonos rudes.
Babam uyandığı zaman, ona onu çok sevdiğimi ve hep kızı olarak kalacağımı ama Dünya 1'e taşınmak istediğimi söylesem şey konusunda ne düşünürsün...
Quando o meu pai acordar, se eu disser que o amo, que sempre serei filha dele, mas que quero... mudar para a Terra 1, o que é que vais pensar disso?
- Peki ya doğru zaman mı?
- Mas será a hora certa?
O zaman ne yapmalıyım?
O que é que tenho de fazer?
Son zamanlarda geleceği önlemeye çalışarak çok zaman harcadım.
Tenho andado muito ocupado a tentar evitar o futuro.
- O zaman Wally'ye beyin taraması yapıp, Julian'ın ele geçirildiği zamanla aynı şekilde mi etkilenmiş bakalım, olur mu?
Vou fazer uma tomografia ao Wally para ver se ele foi afectado como o Julian foi.
Barry, farkında olsan da olmasan da artık her zaman kusurlu bir yanımız olacak.
E, Barry, percebendo ou não, sempre haverá uma parte de nós manchada.
Joe, şu an bunun zamanı değil, tamam mı?
Joe, agora não.
Yani zaman kasasından aldığı şey bu mu? Güç kaynağı mı?
Então foi por isso que ele a tirou do cofre, a energia?
O zaman sanırım cevap aramaya gelmişsindir, değil mi?
Presumo que vieram procurar respostas.
Ne olursa olsun her zaman yanında olacağımı bilmeni istiyorum.
Só quero que saibas que não importa o que aconteça, sempre estarei do teu lado.
Bunca zaman boyunca, hep seni bir adım önde olduğun için durduramadığımızı sandık ama olay bu değil.
Este tempo todo, pensamos que não te podíamos impedir porque estavas um passo à frente, mas não é isso.
İşte gerçeğin o zaman farkına vardım Barry.
Então percebi a verdade, Barry.
Önce hangisi ortaya çıktı? Savitar mı, zaman kalıntısı mı?
Quem veio primeiro, O Savitar ou o remanescente?
O zaman sana ihtiyacım yok!
Então não preciso de ti!
O zaman mı tanıştık?
Foi assim que nos conhecemos?
- Şu andan itibaren ne zaman o yaz fırtınası gibi, gri benekli masmavi gözlerine dudaklarımı öpmeye gelirken bakarsam düşündüğüm tek şey, o güzel ve ateşli beynine nasıl ilham verebileceğim olacak.
- Perfeitamente. De agora em diante, sempre que eu olhar nos teus olhos azuis com um pouco de cinzento, como uma tempestade de Verão, e tu beijares os meus lábios... A única coisa que vou pensar é como vou inspirar melhor esse teu cérebro lindo e sexy.
Bu zaman çizgisindeki anıların yok olmasına izin verebilirdim. Ama bunu yapsaydım Joe'yu, Cisco'yu, Wally'yi, Caitlin'i ve seni kaybederdim.
Podia deixar as lembranças desta linha do tempo desaparecerem, mas assim eu perdia o Joe, o Cisco, o Wally, a Caitlin e a ti.
Bakın, zamanı değiştirmiyorum. İstediğimiz şeyi aldıktan sonra onu bulduğum ana geri koyacağım.
Não estou a mudar o tempo, vou colocá-lo de volta onde o encontrei, quando apanharmos o que precisamos.
Son bir kaç yılda düşünecek çok zamanım oldu.
Eu tive muito tempo para pensar nestes últimos anos.
Bu anı her zaman hatırlayacağım.
Eu sempre me irei lembrar deste momento.
O zaman neden ona yardım ediyorsun?
por que a ajudas?
Üzgünüm aşkım ama henüz zamanı değil.
luv. Mas não chegou a tua hora.
Yardım etmek için zamanında varamam.
Não consigo chegar aí a tempo.
O zaman bırak kendim için yapayım.
por mim.
Zamanım daha dolmadı!
Ainda não está na minha hora!
Biraz zaman aldı ama sonunda bu cadı olma olayını kavradım.
Demorou algum tempo... Mas acho que finalmente sou mestre nesta coisa...
Zehrin ne zaman etkinleştiğine dair bir fikrin var mı?
Alguma ideia do tempo que demorou o veneno a activar-se?
Sadece biraz zaman alıyor. Anladınız mı?
Apenas demora algum tempo.
Dün ne zaman zehirlendiğin hakkında bir fikrin var mı Amy?
Fazes alguma ideia, Ashley, de quando é que podes ter sido envenenada ontem?
Sizce o zaman mı oldu?
Achas que pode ter sido aí?
- Yok canım, ne zaman istersen bana çarpabilirsin.
Não. Não, pode ir contra mim sempre que quiser.
Cass ile her zaman hem fikir olmadığımızı biliyorum ama en azından gerçek arkadaşları kim biliyor.
Sabes, Cass e posso não concordar sempre, mas pelo menos ele sabe quem são seus verdadeiros amigos.
Elbette yaparım ama karmaşık büyüleri çözmek zaman alır. Dean'in sahip olduğundan daha çok zaman.
Claro que conseguiria, mas bruxaria assim tão complexa demoraria muito tempo, mais do que o Dean tem.
Şuradaki utangaç ama yok edici derecede yakışıklı arkadaşım ne zaman çıkacağını bilmek istiyor.
Meu tímido, mas devastadoramente bonito amigo aqui estava a perguntar-se... quando é que tu despegavas?
Tamam sanırım şu an Gavin'i konuşmaya çağırmanı istemek için iyi bir zaman değil.
então acha que esta não é a melhor altura para te pedir que entres em contacto com Gavin para podermos falar com ele?
Tamam o zaman. Başlayalım.
Muito bem, então.
- Hazır mısın? - Her zaman.
- Estás pronto?
Tamam o zaman biraz yapalım.
Certo... Muito bem. Então vamos fazer algumas.
Siz ihtiyacım olduğu zaman yanımda oldunuz ve önemli olanda bu.
Vocês estão aqui quando eu preciso de vocês e isso é tudo o que importa.
- Tamam gidip bakalım o zaman.
- Bom, vamos a isso então.
Her zaman iki adım önümde olmakla ilgili ne diyordun?
O que estavas a dizer sobre estar sempre dois passos à frente?
Her zaman olduğu gibi burada olacağım.
Eu estarei aqui. Como sempre.
Zamanım var.
Bem, eu tenho tempo.
O zaman sana basit bir şekilde anlatayım.
Então deixe-me tornar isto bastante simples.
Sanırım biraz zaman ihtiyacı var.
Disse que precisava de algum tempo.
zamanımız azalıyor 34
zamanımız tükeniyor 18
zamanımız bol 17
zamanımız var 51
zamanımız yok 144
zamanımız kalmadı 32
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zamanımız tükeniyor 18
zamanımız bol 17
zamanımız var 51
zamanımız yok 144
zamanımız kalmadı 32
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanlama 22
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zamanım var 22
zaman geldi 92
zamanım olmadı 22
zamanım yok 137
zamanlama 22
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zamanım var 22
zaman geldi 92
zamanım olmadı 22