Çikolata mı traduction Portugais
616 traduction parallèle
Rosina, çikolata mı istersin, şeker mi?
Rosina! Queres um chocolate ou um caramelo?
Çikolata mı?
Isso é chocolate?
- Çikolata mı?
- O chocolate?
Nedir bu, bir kutu çikolata mı?
Eu não acredito! O que é isso, uma caixa de balas?
Çikolata mı?
- Barras de chocolate?
Çikolata mı?
Chocolate?
Her sabah oraya gidip " Şu yerdeki karamelli çikolata mı?
Todas as manhãs passas e gritas : "Aquilo ali é um chocolate?"
Çikolata mı? Evet lütfen.
- Chocolate, quero.
- Çikolata mı?
- Chocolate?
Çikolata mı?
Trufas?
Onu kazıp çıkardıktan sonra evime gideriz. Size sıcak çikolata yaparım.
Depois de o desenterrarmos, vamos para minha casa e eu faço-lhe cacau quente.
Biraz daha çikolata şurubu lazım, Bay Wilson.
Vamos precisar de mais chocolate, senhor Wilson.
Kasım ayı, sıcak çikolata ve küçük bir çocuk yüzü görüntüsü yalnızca vakar kusuru olan.
Mês de novembro, chocolate quente, e uma pequena aparição num rosto duma menina, imperfeito, só na sua solenidade.
Umarım çikolata soslu, tavuklu pilav seviyorsundur.
Espero que gostes de arroz de frango com molho de chocolate.
Bir çikolata almaz mısın?
Queres um chocolate?
Şey, burada bir top çikolata vardı, buradaydı... ama domuz kellesi yoktu. Vaclav, gerçekten ben buradaydım.
Havia um bolo de chocolate aqui sabes, estava aqui,... mas torta de queijo não, Vaclav.
Buzlu çikolata yapacağım.
Vou fazer cobertura de chocolate.
Eğer önemli seçimlerimiz bir çikolata kutusu gibi örnek olarak toplansaydı, o zaman kararlarımız anlamını yitirirdi.
Se as nossas verdadeiras escolhas importantes, pudessem ser provadas... como uma caixa de chocolates, então, as nossas decisões perderiam o sentido.
Yarım tablet çikolata.
Meia barra de chocolate.
Fannie Farmer'da çikolata satmalıyım.
Eu devia estar vendendo chocolate na Fannie Farmer.
- Sıcak çikolata alır mısın?
- Quer um chocolate?
Sanırım biraz çikolata var.
Acho que também há chocolate.
Benim de canım çikolata çekmişti.
Obrigada. Queria um chocolate.
Bir tane çikolata alıyorum, tamam mı?
Posso levar um chocolate?
Çikolata taşıyacağını mı düşünmüştün?
O que pensou que ia entregar? Barras de chocolate?
Çikolata kaplı dondurman var mı?
- Tens gelado de chocolate?
Çikolata şurubu, gazoz ve biraz süt karışımı yapar ve içerdik.
Tínhamos creme de ovos, que era calda de chocolate e àgua com gás e um pouco de leite.
Ucuz bir dükkanda durur, sana bir kutu çikolata kaplı kiraz alırım.
Passo por uma loja dos 300 e compro-te uma caixa de chocolates com cerejas.
Adım Kör Çikolata Kafa.
O meu nome é Blind Melon Chitlins.
- Tatlı Linda'm için tatlı çikolata.
- Chocolates doces para a doce Linda.
Her yere çikolata koyalım ve Dobiş yiyerek ilerlesin.
Cobrimos o chão com chocolate e o Chunk que o encontre à dentada.
Kontu kurtardım, gardiyanları öldürdüm, kalenin hendeğine atladım, Versay'a kadar koştum Bay Robespierre'in yatak odasına tırmanıp ona küçük bir tepsi sütlü çikolata ve bir hakaret notu bıraktım.
Salvei o conde, matei os guardas, saltei o fosso, corri para Versailles onde trepei ao quarto do Sr. Robespierre, deixando-lhe um pequeno embrulho de chocolates de leite e uma nota insultuosa.
Çikolata ister miyim bilmek istedi. Hey, kendi zamanımda neler yaptığımı neden umursuyorsun?
O que é que tens a ver com como eu passo o meu tempo?
Ben bir şeker müptelasıyım. Şeker, çikolata, Coca-Cola...
Sou viciado em açúcar, chocolate, coca-cola.
Sıcak çikolata alalım mı?
Podíamos beber chocolate quente.
Bu çikolata parçaları yarı tatlı mı yoksa sütlü mü?
São de chocolate semi-doce ou de leite?
Ben ayakkabı mağazasında birkaç gün yoğun çalışırsam iki kızım da bir limonata tezgahı açarsa yeni hücre arkadaşım Bruno için bir çikolata ve birkaç naylon çorap alabiliriz herhalde
Por isso pensei, dois dias movimentados na sapataria, talvez uma bancada de limonada gerida pelas minhas filhas ali possamos poupar o suficiente para comprar um chocolate e talvez uma roupa para o meu colega de cela, Bruno.
Çikolata parçalı beş para etmez dondurma bunun yerini tutar mı sanıyorsun?
Achas que umas míseras pepitas de chocolate compensam isto?
Bağırıyordu, ve bir de baktım bir kova dolusu çikolata sosunu yeni kırmızı gömleğimin üstüne döktü.
Berrou, gritou e de repente, despejou uma lata de molho de chocolate na minha camisa vermelha!
Çikolata fabrikasına yapacağımız okul gezisinin zamanı.
Isso mesmo, está na hora da visita de estudo... à fábrica de chocolate.
Biraz daha sıcak çikolata ister misiniz bayım? Teşekkür ederim, hayır.
O sr. Cura não quer mais?
Çikolata mı? Orasını bilemem.
O chocolate é muito bom, mas não sei se isso é verdade.
Bir çikolata alayım kendime.
Vou buscar um chocolate.
Bu arada Chicago Kulübünün sahibi, çikolata Kralı Walter Harvey, Harvey Malikanesinde öteki takım sahipleriyle buluşurken, ligin savaş süresince kapatılabileceği söylentileri devam ediyor.
O dono do clube de Chicago Walter Harvey, o rei do chocolate reuniu com presidentes de clubes na Mansão Harvey após boatos de que o basebol ficaria parado enquanto a guerra durasse.
Fıstıklı çikolata, küçük çikolatalar, dört şişe şarap, yarım şişe rom ve dokuz kraker.
Amendoins com chocolate, barras de chocolate pequenas, quatro garrafas de vinho, meia de rum, e nove bolachas.
Gel, sana sıcak çikolata yapayım.
Vou fazer-te um chocolate.
Çikolata. Sakın onunla kendinden geçirici şeyler alma, tamam mı?
Não pense em mudar as substâncias com isso, certo?
Tekrar çikolata alır mıydınız, Monsieur Beaujeu?
Outro chocolate, Monsieur Beaujeu?
Bu kutudan bazı çikolata kırıntıları aldım.
Tirei alguns pedaços de chocolate desta caixa.
Çikolata kutularıyla ilgili bir şeydi sanırım?
Tem a ver com as caixas, não é?
Sen o 20'liği ver, ben sana mısır ve kolayı alayım... -... bir de üstüne çikolata ekleyeyim.
dá-me tu os $ 20, compro-te eu as pipocas e o refrigerante, e ainda como um bombom.