English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ Ç ] / Çıkartın

Çıkartın traduction Portugais

3,461 traduction parallèle
- Arama emri çıkartın.
- Emite um alerta.
Herkesi odadan çıkartın.
Tira todos da sala.
Beyanlar ve baylar, lütfen cep telefonlarınızı kapalı konuma getirin... sahnenin tadını çıkartın... "Kurtlar Sofrası."
Senhoras e senhores, por favor desliguem os vossos telemóveis, e desfrutem da nossa produção de "Almoço com Grandeza."
Önce kendinize bir arama izni çıkartın.
Se conseguir um mandado.
Bugünlük görüşler bitti. Herkesi dışarı çıkartın.
- Acabou a visita, saiam todos!
Çıkartın onu!
Tirem-na daí! Tirem-na daí agora!
Sen ve Michael şüphe içinde olmadan hayatınızın tadını çıkartın.
Tu e o Michael podem viver as vossas vidas sem precisarem de olhar para trás.
Stephen, onları yüzeye çıkartın.
Stephen, força-os a ir para a superfície.
Eğlencenin tadını çıkartın.
Divirta-se na festa.
- Çıkartın!
Tira-o daqui.
Bedava içkinin keyfini çıkartın beyler.
Aproveitem as bebidas grátis, rapazes.
Hayatımı kurtardın ve sonra da beni çöplükten çıkartıp, ikinci bir şans verdin.
Salvaste-me a vida, e tiraste-me das cinzas, deste-me uma segunda oportunidade.
Arkadaşımın dediğine göre izleyen ekip senin de onu aradığını biliyor eğer sana Sammy'nin yerini söylersem, Raylan-laşıp bir restorandan taşaklarından sürükleyerek çıkartırsın.
- E segundo o meu amigo, a equipa de vigilância sabe que o procuras, Se te disse onde está o Sammy, fazes o mesmo que fizeste ao Raylan e arrasta-lo de um restaurante pelos tomates.
Veronica Hastings için, ayın onunda ayrılmış. Aynı kredi kartını kullanmışsınız her iki oda için de. Ve ayın on üçünde çıkış yapmışsınız
Usou o mesmo cartão para ambos os quartos e saíram juntas no dia 13.
Beynimdeki Jenga'nın kenarlarını çıkartıyormuşsun gibi.
Parece que estás a tirar o bloco lateral da minha jenga mental.
Mübaşir, lütfen sanığı çıkartır mısınız?
Oficial de justiça, poderia por favor retirar o réu?
Geri kalanınız kıyafetlerimi çıkartıp evimi terkedebilir.
Vocês podem despir as minhas roupas, e sair da minha casa.
Silahını çıkartırken saldırgan ateş etmiş.
Ele sacou da arma quando o agressor disparou.
Silahını çıkartırken saldırgan ateş etmiş.
Ele sacou da arma quando o atacante disparou.
Domuz beyni Cortexiphan'ın az bilinen bir yan etkisini açığa çıkartıyor. O yan etki de doku yenilemesi.
O cérebro do porco está a activar um pequeno efeito colateral do cortexiphan, que é a regeneração temporária do tecido.
Carla Bennett denen pejmürde kadını bulmak için canımızı çıkartıyor.
Ela está em cima de nós para encontrar a Carla Bennett.
Brian bana, Amanda'nın elinde benim programı ve Percy'i ortaya çıkartıp, ifşa edeceğime ve dair sahte deliller olduğunu söyledi.
O Brian disse-me que a Amanda adulterou provas para parecer que eu ia ao Congresso, destruir o esquema do Percy e expor o programa.
Yoksa omzunun çıkartılmasını mı yeğlersin?
Ou preferes que te desloque o ombro?
Griffith, zırhını çıkart.
Griffith, tira a tua armadura.
Seri numarasını bulabilirsen delmek için gerekli şemayı çıkartırız.
Se encontrares o número de série, podemos encontrar o diagrama para o ponto da perfuração.
Devre kartını çıkartıp sarı kabloyu kes.
Retira a placa de circuito e corta os fios amarelos.
Şirketler kaya tabakaları arasına sıkışmış doğal gazın çıkartılmasını sağlıyor.
Empresas escavam e partem veios de xisto para libertar gás natural.
Sayın Yargıç, bu kredi kartı bilgisi,... gerçekten suçlanan kişiyi suçlu buluyor, Bay Bullock'u değil.
Meritíssimo, as informações do cartão incriminam o acusado, não o sr. Bullock.
- Kelepçeleri çıkartır mısın?
Vamos. Pode tirar-me as algemas?
En azından kelepçeleri çıkartır mısın?
Pode tirar-me as algemas?
Şu göğüslerede bakın. Çıkartıyım mı çıkart mıyım mı bir karar ver.
- Visto ou dispo, decida-se.
Çılgın Şapkacı'nın kartında atış artığı var.
Resíduos de pólvora no cartão do Chapeleiro Maluco.
Olacaksın da. Yoksa burada rezalet çıkartırım.
E vai, ou faço uma cena aqui e agora.
Size bir akıl vereyim cesetleri dışarı çıkartıp yakın.
Um conselho... Levem esses cadáveres lá para fora e peguem-lhes fogo.
Dearing ; "Sörf yapmaya gittiğimiz sahilde mai tainin tadını çıkartıyorum." demiş.
Ele diz : "Estou a curtir um Mai Tai na praia onde tu e eu fomos fazer surf."
Ayrıca günah çıkartırken her şeyi anlatmalısın.
Tens de contar tudo na confissão.
Eski zamanlarda Mısırlıların mumyaladıkları zamanlarda cesedin burnuna bir mumyalama kancası sokup burun boşluğundan kafatasına sokarlarmış beyni karıştırarak bir çorba haline getirip burun deliklerinden dışarı çıkartırlarmış.
Antigamente, durante a mumificação, os egípcios usavam um gancho e enfiavam-no pelo nariz do cadáver, atravessando a cavidade nasal e agitando em seguida o cérebro, retirando-o pelas narinas.
Dört kurbanın hepsinin beyinleri aynı kancayla çıkartılmış.
Todas as quatro vítimas sofreram uma extracção do cérebro com o mesmo gancho.
İçkinin tadını çıkart. Benden.
- A bebida é à minha conta.
Bu sadece tahmin, ama kimyasal ya da füzyon patlamasının aksine füzyon tepkimeleri, uzay mekiklerinin ana motorunu çalıştıran hidrojen-oksijen karışımından yaklaşık dört milyon kat fazla enerji açığa çıkartır.
É só especulação, mas diferente da explosão a fissão ou química, reacções à fusão emitem 4 bilhões de vezes mais energia que a mistura oxi-hidrogénio que alimenta os motores do autocarro espacial e 100 vezes mais que a reacção de fusão no núcleo do Sol.
Fakat bu belgeler bir bilgisayarın lazer yazıcısından çıkartılmış.
Mas este documento foi impresso a laser por um computador.
Dua etmek için gelmiştim ki... Zenci çocuğun teki O'Connor'ın kıyafetlerini üstünden çıkartıyordu.
Voltei para rezar pela sua alma a Deus Pai, e havia um rapaz negro a roubar as roupas directamente do corpo do O'Connor.
Dinle, yeni bibloların üzerinden etiketleri çıkart. - Tamam.
Retira a etiqueta das 250 rupias a todas as imagens que comprámos.
Kelle Avcısı Dog'u düşün ama boyalı saçlarını ve neşeli ruhunu çıkart.
Bem, pensa no "Dog, o caçador de recompensas" mas sem a aparência ruiva e o espanta-espíritos.
Kafanıza göre gezegenin tıpasını çıkartırsanız, bunlar olur.
Não se pode tirar o pipo do planeta, e foi o que aconteceu.
Bunları dışarı çıkartıp, duvarın önüne dizeceksin ve hepsini birden vuracaksın!
Deviam pegar neles, encostá-los a uma parede e fuzilá-los, a todos!
Evet, şuan ağustos ayındayız, ve bunların arasından, dokuz ay çıkart. Galiba.
Então, estamos em Agosto, e eles levam, tipo, nove meses assim que estão em funcionamento.
İç yan epikondil'i çıkartıp ekibe test ettirtirim, böylece kızın Dimitri'nin terörist grubunun üyesi mi değil mi anlarız.
Posso extrair o epicôndilo medial e dar para a equipa o testar e ver se ele era um membro, do grupo terrorista do Dimitri.
Kendin mi çıkartırsın ben mi çıkartayım?
Queres retirá-lo tu mesmo ou faço eu?
Vasiyi değiştirme alternatif bulma, öncelik verme nakit akışı planı çıkart ve bunların hepsinin de deneyimli bir mutemetin denetlemesi mi?
Substituir o zelador, ter alternativa, mostrar precedentes, projeções de entrada de dinheiro e ter tudo auditado por um fiduciário experiente.
Günah çıkartıyorsan, belki de kayıt cihazını açmalıyım.
Se isso é uma confissão, talvez devesse ter ligado um gravador.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]