Ama bu saçmalık traduction Russe
185 traduction parallèle
Ama bu saçmalık.
Это смешно!
Ama bu saçmalık! Hemen öldüyse, benden ve bu hanımdan nasıl söz etmiş olabilir ki?
Если он умер мгновенно, как он мог говорить обо мне и об этой девушке после того как умер?
- Ama bu saçmalık!
- Но ведь это нелепо!
- Ama bu saçmalık!
- Но это смешно!
Ama bu saçmalık.
ла ауто еимаи паяакоцо.
Hayatın kısa olduğunu duydum, ama bu saçmalık.
Говорят, жизнь коротка, ну ни настолько же.
- Ama bu saçmalık!
- Но это смешно.
Size bunu kim söyledi bilmiyorum ama bu saçmalık.
Не знаю, кто Вам сказал, но это полная чушь.
Üzgünüm ama bu saçmalık.
Простите, но это чушь.
Ama bu saçmalık, çünkü açıkçası, çok şık görünüyorsun.
Что, конечно же, сумасшествие, так как ты выглядишь как в сказке.
Geniş açılı lens ile hayvanların yakın çekimi. Ama bu saçmalık! Bu program bile sayılmaz!
"Крупные планы животных, снятые через широкоугольный объектив"
Programın yoğun olabilir, ama bu saçmalık.
Я слышал о плотных расписаниях, но это смешно.
Ama bu saçmalık!
Нет, это нелепо!
Ne yapmak istediğinizi bilmiyorum, ama bu saçmalık için biraz geç oldu.
Я не знаю, в чём дело, но, по-моему, для шуток поздновато, вам не кажется?
Ama bu saçmalık.
Но это же смешно.
Çocuklar, çocuklar. Üzgünüm ama bu saçmalık.
Ребята, ребят, мне жаль, но это же смешно.
Evet ama bu saçmalık.
Да, но это же чепуха.
Dean hadi ama bu saçmalık.
Дин! Давай! - Дурдом какой-то!
Saçmalık, katılıyorum. Ama bu sesler ne zaman başladı?
Но когда этот шум начался?
Arkadaşlar, bugün bir çok saçmalık duydum,... ama sanırım bu en aptalcasıydı.
Много я слышал глупостей в своей жизни, но такое впервые.
E ama, bu saçmalık!
Нет, это абсурд.
McDonald's da çalışmak da zor ama onlara bahşiş vermiyorsunuz değil mi? Onlar da yemek servis ediyorlar ama toplum der ki "Buradaki adamlara değil, buradaki adamlara bahşiş verin." Bu saçmalık! Neden?
Ну и в Макдональде они работают, но им чаевых не дают.
- Ama ona kim neden zarar versin? - Bu saçmalık.
Но кто хотел ее смерти?
Başımdan geçmeyen saçmalık kalmadı, ama bu defa...
- Слишком много таких случайностей. - Замолчи!
Güzel, geçmişte bu kadar çok ucuz dolandırıcılık saçmalığı becermişsin ama bu sadece benim param değil.
- Не знаю уж, сколько тебе платили. Сейчас дело даже не во мне.
- Kusura bakma ama saçmalık bu.
- Прости, но это нелепо. - Правда?
Sana bu saçmalığı kimin anlattığını bilmiyorum, ama bu gemiden ayrılmanın... gerçek nedeninin şu kız olduğunu düşünüyorum.
Не знаю, кто тебе наговорил все это дерьмо, или может, ты сам это выдумал. Но, хочешь знать мое мнение? Я думаю...
Ama her şey, tüm bu saçmalık sahte el ilanları, ve diğer her şey, bu çok fazla.
Но все это, этот фарс, фальшивая реклама, это было слишком...
Bu saçmalık.Kendini öldürtmek istiyorsan git yap ama bunu gemilerimizi harcamadan yap.
Идиoтизм кaкoй-тo! Хoчeшь умeрeть - я нe буду мeшaть. Ho зaчeм губить нaш кoрaбль?
Sonra, yıllarca bu çocuğu bozmaya, yönlendirmeye, ona saçmalıklar öğretmeye çalışıyor insan ama yine de ortaya iyi bir şey çıkıyor.
Потом ты годами пытаешься испортить своё дитя, сбить несмышлёныша с толку, а тот идёт своим путём.
Ama bu saçmalığın artık çok uzadığını düşünüyorum!
Но этот чертов цирк зашел слишком далеко!
Kontrat berbat ve bizim için planlarınız da saçmalık. Biliyorum, berbat ama şu anda sizin için yapabileceğimin en iyisi bu.
Я мог бы набить тебе морду за эти слова, Лоренсо.
Belkide bu grubumuz için daha iyi olur... eğer kadim güçler saçmalığının peşinden koşmayıp... şarkı yazmaya başlasaydık şu an daha iyi olcaktı... ama ne de olsa her türlü bir boka yaramayacaktı.
Может быть это будет лучшим для Ди... если бы мы сами писали песни... не доверяясь древнему дерьму.. которое не будет работь в любом случае.
Ama bu saçmalık.
И что нам делать со всем этим дерьмом?
Baba, saygısızlık etmek istemem ama bu tamamen saçmalık.
Папа, со всем уважением, это полная хрень. Прости?
Bunları nereden öğrendin bilmiyorum, ama bu tamamen saçmalık.
Я не знаю, откуда вы все это взяли, но это полнейший бред.
Ama nedir bu saçmalık?
Но к чему эти глупости?
Bu son mektubu okuduğumda fedakârlık yapıyor olmalı diye düşündüm ama saçmalıyor işte!
Я получила это письмо и подумала, что Джерри хочет принести себя в жертву но он написал чушь про любовь.
Bu da bir başka saçmalık ama her neyse...
Это еще одно заблуждение.
Hiçbir şey ama senin yaptığın bu değildi. Arabanın içinde bu konuyla ilgili tartışıyor olmalıydık! Sen hayatın kutsallığı gibi saçmalıklardan bahsetmeliydin.
Да ничего, просто так издавна повелось... мы таскаемся повсюду в этой долбанной тачке, и вечно спорим с пеной у рта... ты твердишь о том, что жизнь священна и прочую ерунду.
Jack, üzgünüm ama bu tamamen saçmalık.
Прости, Джек, но это бред.
Saçmalık ama bu!
Это смешно.
Aramızda kalsın ama bu bir saçmalık.
Но между нами, это - херня.
Ayağında botlarınla ölmeyi duymuştum, ama bu... saçmalık.
Я слышал о смерти на ногах, но это слишком буквально.
Size bunu söylemekten nefret ediyorum ama bu kendine yardım etme işi - tamamen saçmalık.
Не хочу вам это говорить, но все эти темы с "помоги себе сам" это всё полная херня.
Ama bu... Bu saçmalık!
Но это...
Ama şimdi bu saçmalığa daha fazla tanıklık etmemek için onunla gideceğim.
А теперь я не дождусь, когда же заберет она меня, чтобы я больше не слышал твоего бреда. Больного бреда.
Ama bu saçmalığa artık kim inanıyor ki?
Но кто верит теперь в эту чушь?
- Fotoğraf. - Doğu Baltimore'da bir yangın fotoğrafı istiyorum ama elime gelen ise bu saçmalık.
- Мне нужна статья про пожар в восточном Балтиморе, а мне пихают фото опалёной барби.
Bu hayatta bir sürü saçmalık gördüm ama batı bölgesi standartlarına göre bile bu bambaşka bir şey.
Блин, я какой только тупости не повидал, но даже для западного это перебор.
Bu çok acıklı. Ama devam etmemiz gerekiyor. Bu saçmalıktan sıkıldım artık.
Это очень печально, но нам нужно продвигаться.
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23