English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Russe / [ B ] / Bızım

Bızım traduction Russe

6,671 traduction parallèle
Bir yapımcımız nazik delikanlıyı işe bırakırken,
Пока продюсеры везли молодого человека на работу,
Biliyorum, ama bunların hepsini geride bıraktığımızı düşünüyordum.
Да, и не говори, думала, это всё уже в прошлом.
Tüm bunların arkasında olana yaptığımız gibi Ajan Thomas'ı öldüreni de mi cezalandırmadan bırakalım?
Просто позволить скрыться тому, кто убил агента Томаса, как и тем, кто стоит за всем этим?
Seni yalnız mı bıraktı?
Она тебя оставила одного?
Sizi orada bırakmalıydım böylece yaptığınız şeyi düşünebilirdiniz.
Даю вам время подумать над своим поведением.
Bırakın silahlarınızı bayım!
- Сэр, бросьте оружие!
Seni yalnız bırakalım o halde.
Тогда приступай.
- Akışına mı bıraktınız?
Легко и просто?
Hayır. Planladığımız gibi onu ve Heather'dairelerine bıraktım.
Нет.Я высадил ее и Хизер возле квартиры как мы и планировали.
Eğer başkanlığı bıraksaydın yaptığımız her şey yaptığım her şey çöp olurdu.
Все, что мы делали... я делала... все это, если бы ты отказался от президентства, все пошло бы псу под хвост!
Bizi öldürmeyecek. Mallarımızı satıp bizi dışarıda bir yere bırakacak.
Продаст наши пушки и свалит довольный.
Onu bıraktınız mı?
Вы её бросили?
Garipliğiyle geri kalanımızı saf dışı bırakmak çok daha kolay.
Без неё будет гораздо легче справиться с остальными.
Onu burada bırakamayız, o bizim arkadaşımızdı.
Мы не можем оставить её здесь, она была нашим другом.
Ama söz veriyorum, bu Cadılar Bayramı gecesi... Senin yüzünü bıçaklayan heriften intikamımı alacağım, kızım, tamam mı?
Но я обещаю тебе, до ночи Хэллоуина я отомщу за твое порезанное лицо, малышка, так?
Cidden arkadaşımızı öylece bırakacak mısınız?
Ребят, вы серьёзно готовы вот так кинуть нашу подругу в беде?
Sınıfa oturup onun bizden nasıl avukatlar olmamız gerektiğini anlatmasını dinlerdim. ve onu her zaman yüzüstü bıraktım, çünkü onun anlattığı tarzda bir avukat dava kazanamazdı ve ben kazanmak istiyordum.
Я сидел на его лекциях и слушал его рассказы о том, какими адвокатами мы должны стать, и я всегда его разочаровывал, потому что знал, что такие адвокаты никогда не выигрывают.
Yani, eğer şimdi bana bağırman bittiyse, son zamanlarda batırdığın bin tane şeyden bir tanesini şimdi git de düzelt, çünkü geri kalanımız, senin için savaşmayı bıraktık.
Если ты закончил кричать на меня, предлагаю тебе пойти и исправить одну из ситуаций, с которой ты облажался, потому что мы больше не будем решать твои проблемы.
Bu sabah da kızımı okuluna bıraktım.
Я подвез дочь в школу утром.
Bizi bir bebekten mahrum eden ve sırf bizim bebeğimiz olsun diye bir parti kızını hamile bırakıp bebeğini terk etmesini sağlayan Tanrı mı bu?
Кто именно этот бог, который дает ребенка не нам, и вместо этого наша тусовщица залетает и смывается только для того, чтобы оставить его нам?
Seneler sonra bugüne dönüp baktığında şöyle diyeceksin : "O şapşalın kızımı hamile bırakması başına gelebilecek en iyi şeymiş."
"Самая лучшая вещь, что могла произойти... это то, что этот пройдоха обрюхатил мою девочку." Оооо, это так мило.
Bunu geçmişte bırakamaz mıyız?
Не можем ли мы оставить это в прошлом?
Silahlarımızı şehir kapısında bıraktık.
Мы оставили наше оружие у городских ворот.
Farklılıklarımızı bir kenara bırakmalıyız.
Мы должны отринуть наши противоречия.
O iğrenç şeye karşı bu şehri bir araya getirmek için uğraşıyorum ve inanıyorum ki hepimiz farklılıklarımızı bir kenara bırakır ve yekvücut olursak bu zalimliği defedebiliriz.
Послушай, я пытаюсь объединить город в борьбе с этой скверной, и я думаю, что если мы все отринем наши разногласия и встанем плечом к плечу, мы сможем отразить эту дикость.
Birkaç yıl geçince bıraktım ama garip kıyafetlerinizden anladığım kadarıyla... 100 yıldan fazla süredir buradasınız.
Я бросила это через несколько лет, но судя по вашей экстравагантной одежде... Вы были тут больше столетия. Да.
Neyi yapmayayım? Seni burada yalnız bırakmayı mı? Kendi hayatına son verecek hale gelmeni sağlamayı mı?
Не надо оставлять тебя одного, доводить до того момента, когда ты захочешь покончить с жизнью?
Birbirimizi yeniden tanımak için can atıyor olsam da geride bıraktıklarımızı kurtarmazsak tam olarak kendim olamayacağımdan korkuyorum.
- Да? Столько, сколько я буду ждать тебя с нетерпением к нам. Познакомиться друг с другом снова,
Koridorda kanlar içinde bıraktığımız kızın yanında.
Наверное возле той студентки, которую мы оставили истекать кровью В коридоре
O, u dönüşünü yaptığın zaman... Sana bu dersleri vereceğim diye Chan Soo'yu şu dünyada yalnız bırakacağım diye korktum.
Когда ты на 180 повернула в правый ряд... что с этими уроками вождения
İyiliğini karşılıksız bırakmamak için yaptım.
Просто отплатил за твою доброту
İkinizi yalnız bırakayım.
Оставлю вас наедине.
Onu bulmamız için burada bıraktıklarını mı düşünüyorsun?
Ты думаешь он бы оставил её здесь, чтобы мы её нашли?
Lanet olası kıçlarını yeterince yavaşlatmak için bırakalım da New York'tan önce Fransız filosu onları engellesin.
Черт, надо просто затормозить их чтобы французский флот отрезал их от Нью-Йорка.
Artık bunları geride bırakıp gerçek düşmanımız Kral George'un uşağına karşı birlik olup savaşmalıyız.
Теперь мы можем оставить это в прошлом и объединиться для борьбы с настоящим противником... Армией короля Георга.
Beni rahat bırakır mısınız?
можете оставить меня одного?
Sizi yalnız bırakayım leydim.
Оставлю вас, миледи.
- Bununla uğraşırken sizi yalnız bırakacağımı düşünmediniz herhalde?
- Вы думали, я оставлю вас с этим один на один?
İsterseniz gelin alın, olmadı ararsanız ben bırakırım.
Так что, приходите за ним или позвоните, и я отправлю его домой.
Tamam millet. Millet biralarımızı şöyle beş dakikalığına bıraksak diyorum?
Так, так, ребята, можете отвлечься от пива хотя бы на пять минут?
Eğer tişörtlerimizi satmayı bırakmazsanız,... bu işe avukatımızı karıştırmak zorunda kalacağız.
Если не прекратите торговать нашими футболками, нам придётся привлечь своего юриста.
- Sanırım sanırım onu oradan almış ve kafamızı karıştırsın diye kanı ve motel çarşaflarını oraya bıraktın.
Думаю, ты нарочно расцарапал себя, оставил кровь в номере, чтобы нас сбить с толку.
- Sizi yalnız bırakayım. - Neden ama az önce dedin ki... Hertzfeld'e bakacağım.
Ч уда ты уходишь, ты ведь только что сказала... ѕосмотрю, что там у'ерцфельда.
Bu sabaha kadar da bulamadım. Birbirimize arka çıkmamız lazımdı ama ben onu yüzüstü bıraktım.
Я нашла её только утром.
Onu bırakır mısınız lütfen?
Бут. Сэр, вы можете его убрать?
Onun Tyson olduğunu kanıtlayamadığımız veya onu cinayete bağlayamadığımız sürece maalesef bırakmak zorundayız.
Если не докажем, что он Тайсон или не свяжем его с убийством, боюсь, придется.
O küçük kızı tamamen yetim bırakmamak için duraksayacağımı düşünmüyorsun değil mi?
Вы думаете, что я постесняюсь сделать эту маленькую девочку круглой сиротой?
Telefonuna baktım, bırak o geceyi seneler boyu çok nadiren mesajlaşmışsınız.
Я проверил твой телефон, ты не только не получал никаких сообщений от него тем вечером, но и весь последний год ты почти ничего не писал.
- Çok saçma, işe yaramaz. - Başka şansımız yok. Ben senden işi şansa bırakmanı istemedim.
У Мартина было скопление спинномозговой жидкости, что оказывало сильное давление на его мозг, взгляните.
Bu isten kurtarılmaya mı ihtiyacın var, o zaman beni yalnız bırak.
Хочешь выпутаться из этого дерьма, - оставь меня в покое.
Sıkıntı kayıtlarınızı dinledikten sonra bırakalım.
Посмотрим ваши дневники стрессов.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]