Fl traduction Russe
1,705 traduction parallèle
Sefaletimizin nedeni, bize acı veren zayıflığımız ve bizim ızdırabımız onların kazancı oluyor.
приятны для них. Контраст к их благоденствию.
- Zayıflıkların neler?
А есть у вас слабости?
Cesaret, bedenimizin zayıflığına rağmen doğru olanı yapmaya cüret etmektir.
Отвага - этo кoгда мы oсмеливаемся сoвершить правoе делo, несмoтря на немoщнoсть нашей плoти.
Kolu kes, zayıflığı hedef al.
Захват руки. Удар по больному.
İspanya Kralı Philip, İrlanda'daki Katolik ayaklanmasını bir zayıflığımız olarak görüyor.
Королю Филиппу испанскому католический мятеж в Испании видится проявлением нашей слабости.
İstismar edebileceği bir zayıflık.
Воспользоваться которой он не прочь.
Gallway'deki bir herifin fahişelere karşı bir zayıflığı.... olduğunu öğrendim.
Ходил слух, что один парень из Галвэя имел... слабость к проституткам.
Şimdiki zayıflığını düşünürsek hiç kurtulamayabilir.
Она в плохом состоянии и ей уже не будет лучше.
İnsanlar zayıflığımı hissetmeye başlayabilir.
Люди начинают чувствовать мою слабость.
İkisi insanın en değerli şeyi ve zayıflığıdır.
Самое большое достижение человека и его величайшая слабость.
Chloe'nin zayıflığını öğrenmem uzun sürdü ama senin değil.
Пришлось с ней повозиться, прежде чем я понял её слабость. С тобой будет проще.
Herkesin zayıflıklarının ortaya çıkmasını bekliyor ve kendimizi yok etmemizi sağlıyor.
Он ждет проявления наших слабостей, а потом мы уничтожаем сами себя.
Çünkü sen en büyük zayıflığımsın.
Потому что ты - моя самая большая слабость.
Sen benim zayıflığım değil, gücümsün.
Ты не моя слабость. Ты моя сила.
Ne yazık ki Rus casus uyduları lekeyi tespit etti ve Başkan Dmitry Medvedev bu olayı Amerikalıların zayıflığı olarak değerlendirdi.
К несчастью, пятно было запечатлено российским спутником-шпионом, и президент Дмитрий Медведев счёл мокрые штанишки проявлением слабости американцев.
Priya'nın taktiklerini meydana çıkarır, zayıflıklarını gösterir ve kendisine yalan yanlış bilgiler verir. Örneğin...
Она могла бы выведать тактику Прии, определить ее слабости и скормить ей ложную информацию, такую как :
Kendini kendi zayıflıklarından korumak için bir kalkan sadece.
- Ты защищаешься от собственной ранимости.
Zayıflıklarını bul ve acımasızca sömür. Evlilik de budur işte.
Найди слабую точку и безжалостно надругайся над ней.
Oyçokluğu olursa, Bass yönetim kurulu zayıflık hisseder ve savaşa girer.
Еще чуть-чуть, и совет директоров Басс Индастриз почуствует слабость и проиграет битву
"Uzlaşmak, zayıflık göstergesidir."
"Компромисс обычно признак слабости".
Dengeyi koruyabilmek için her yaratığın bir zayıflığının olması gerekiyordu.
У каждого создания должна быть слабость для поддержания баланса.
Aşk bir vampirin en büyük zayıflığıdır. Ve biz zayıf değiliz Elijah.
Любовь - это величайшая слабость вампира, а мы не слабаки, Элайджа.
Her dehanın bir zayıflığı vardır, dahi çocuk.
У каждого гения есть слабость, гений.
Korkunun kokusunu alabiliyor, ve zayıflığının.
Он чувствует твой страх, твою слабость.
Benim yaralarım yaşadığım zayıflığın izleri. Gücünün bir kanıtı.
Мои шрамы - это следствие слабости, а твои - доказательство силы.
bir not onun zayıflığı öfkeli bir libidoydu tamam arka merdiven boşluğu nerede?
≈ е слабость : неистовое либидо. Ћадно, где там эта лестница, благодар € которой вот-вот случитс € заражение герпесом?
Sinyal zayıflıyor.
Сигнал слабеет.
Korkularımızı ve zayıflıklarımızı ortaya çıkarıyorlar.
Они предупреждают нас о наших страхах и слабостях.
Anomali zayıflıyor.
Аномалия слабее.
Anomali zayıflıyor.
Аномалия слабеет.
Hayatımız kökten değiştiren anlar vardır... zayıflıklarımızı itiraf ettiğimiz an... bir mücadeleye girdiğimiz an... bir fedakarlığı kabul ettiğimiz... veya sevdiğimizin gitmesine izin verdiğimiz an.
Приходит момент, когда наша жизнь меняется навсегда... Момент, в который мы признаем свою слабость... Момент, когда мы принимаем вызов...
Senin zayıflığın benim çöküşüm olmayacak!
Твоя слабость не станет моей гибелью.
Zayıflıyorsun.
Ты слабеешь.
O da bir zayıflık olabilir.
В этом может быть и её слабость.
Kalkanlar zayıflıyor.
Щиты отказывают.
Radyo sinyali ; ... zayıflıyor, iletimde zorlanıyor olabilir.
Радиосигнал слабеет, и сложнее оставаться на связи.
Herkesin kendi zayıflıkları var Mitchell.
У всех есть слабости, Митчелл...
Serbest kalması Batı karşısında bir zayıflık olarak yorumlanabilir çünkü bunu batı talep ediyor. Kodorkovski'nin pek şansı yok yani.
Его освобождение будет воспринято, как слабость перед Западом, так как Запад на этом настаивает.
Belki de çok fazla. Bana dinin zayıflık olduğunu öğrettiler.
Они научили меня тому, что религия это слабость.
Herkes bir diğerinin zayıflıklarını buluyor.
У любого человека есть слабость.
Benim zayıflığım, konu zaman olduğunda biraz dikkatsiz olmam.
Моя слабость в том, что я немножко необязательный, когда дело заходит о времени..
Peri masallarında iki kişinin bir araya gelmesine kader denir. Bu hikayede ise buna sebep olan iğrenç kılıflı kırmızı bir telefon oldu.
которая свела их вместе называется судьба. в смешном красном корпусе.
Zayıflık.
Слабость.
Tedirgin aileler, korkmuş çocuklar, az vasıflı işçiler ve hırslı davacılar bir araya gelirse bir bakmışsın modern çağın cadı mahkemeleri kurulmuş.
Если соединить обезумевших от страха родителей, напуганных детей, непрофессиональных социальных работников и настойчивого обвинителя, ты получишь современный судебный процесс над салемскими ведьмами.
Avına atlama ayarını yapmalısın. Zayıflıklarını bulup, onu avlamalısın.
Ты должен установить мишень на жертву, узнать их слабости, и тогда... да, охотиться на них.
Lisa'da bir zayıflık olduğunu hissetmeye başladım.
Я начинаю чувствовать слабину в Лизе.
Ancak bunun basitliği aynı zamanda zayıflığı.
Но в ее простоте ее слабость.
Onu bir zayıflık oyununa çektin, Doktor.
Ты обманул его, воспользовавшись его слабостью, Доктор.
Size karşı bir zayıflığım var desek.
Скажем, что я испытываю к вам слабость.
Sol karıncığında zayıflık var.
У нее слабость в левом желудочке.
Gençken, zayıflık olduğunu düşünürdüm.
Будь я моложе, то посчитала бы это за слабость.