A hundred times tradutor Turco
1,182 parallel translation
I was synchronizing the phase-transition coils, like I've done a hundred times before.
Hal değişim sargılarını daha önce yüzlerce kez yaptığım gibi... senkronize ediyordum.
You know, I've passed this place a hundred times, and I always thought, " I bet it's interesting.
Biliyor musunuz, buradan 100 kez geçmişimdir, ve de hep düşünmüşümdür, " mutlaka ilginçtir diye.
You forgot our secret password, the word we used a hundred times a day, our special private name for each other?
Şifreyi unutmuşsun, kullanılan kelimeleri yüzlerce gün, Bizim özel adımız diğer herbiri için?
You've told me this a hundred times.
Bana bunu yüz kez söylediniz.
"I told you a hundred times, don't trust anyone!"
Sana yüz kere söyledim, kimseye güvenme diye!
But we both know that Fred's a hundred times smarter than the plateheads you got at that school.
Ama ikimizde biliyoruz ki Fred, okulundaki kalın kafalılardan yüzlerce kez daha zekidir.
- Of course I know what he wants. I've heard it a hundred times.
Tabii ki ne istediğini biliyorum.
I've told Adam a hundred times,
Adam'a yüz kere söyledim.
I read your letter about a hundred times.
Mektubunu 100 kere okumuşumdur.
We must have X-rayed him a hundred times.
Yüzlerce kez röntgenini çekmemiz gerekti.
That's what I felt, but a hundred times stronger.
Buydu hissettiğim ama bunun 100 kat daha fazlasıydı.
I told you a hundred times I'd get an extra job.
Sana yüzlerce kez söyledim. Ekstra bir işe girerim.
I've told you a hundred times, we'll get married the day I'm 21.
Sana yüz defa söyledim, 21 yaşıma geldiğim gün evleneceğiz.
Standing on the steps of the Missoula Library once again late at night, telling stories to the same boys who had sat on those steps and listened a hundred times before.
Bir kez daha Missoula Kütüphanesi'nin basamaklarında duruyordum. Gece geç vakitte, o basamaklara oturmuş, çocuklara daha önce yüzlerce kez dinlemiş oldukları o hikâyeyi anlatıyordum.
I know you're nervous, but we've done this a hundred times, okay?
Gergin olduğunu biliyorum ama bunu belki de yüz kez yaptık.
We have a hundred times.
Yüzlerce defa ödedi.
The dog stays outside. I've told you a hundred times!
Köpek dışarıda kalacak.
"Not once make love to me a hundred times"
"Bir değil, beni yüz kere sev" "Sen benim için çok uğraştın"
A hundred times more powerful.
Hatta, söylemeye cüret ediyorum... yenilmez.
Maybe I have called for death once or twice or a hundred times but you know, it's just something that you say, that you don't actually mean.
Evet, tamam belki ölümü bir iki kere, ya da yüz kere çağırdım ama gerçekten kastetmediğim bir şeyi söylüyordum.
I've been to Philly a hundred times and never seen it.
Bense Philly'de yaklaşık yüz kere bulundum ama onu hiç görmedim.
We've read this one a hundred times.
Biz bunu yüzlerce kez okuduk.
I've already told you a hundred times.
Bunu sana zaten yüzlerce kez anlattım.
I've had your wife's goulash a hundred times ; always too much salt.
Biliyormusun, eşinin Macar tas kebabını çeşitli kereler tattım. Her defasında da tuzluydu.
A hundred times.
Yüzlerce kez.
He must have called the magazine a hundred times... till finally, somebody at the magazine... took pity on him and gave him her number.
Dergiyi yüz kere aramış olmalıydı sonunda, dergiden biri ona acıyıp kızın numarasını verinceye kadar.
I've handled it a hundred times.
En az 100 kez elime almışımdır.
I've told you a hundred times, I don't want to win awards.
Yüz kere söyledim, ödül kazanmak istemiyorum.
Whatever is forbidden lives... a hundred times over.
Yasaklanan bir şey yüz kat daha kalıcı olur.
I told you that a hundred times already.
- 1 00 kere söyledim.
Have I not a hundred times since we've met allowed you to command me... and done this or that thing at your bidding?
Tanıştığımızdan beri yüzlerce kez bana emir... vermene ve onu bunu yapmana izin vermedim mi?
He was handed a hundred times more.
Yüz kat fazlasını verdi. Ona hep güvendim.
I told you a hundred times, you gotta sell your pumpkin futures before Halloween.
Sana yüz defa söyledim, balkabağı teslimatlarını Cadılar Bayramı'ndan önce yapmalısın.
I bet you been there a hundred times too.
Çok sık uğradın mı?
Yeah, I said that, I said it a hundred times but he didn't give me the chance
Evet, söyledim, yüzlerce defa söyledim. ama bana hiç şans vermedi.
We told him a hundred times.
Yüzlerce kez söyledik.
I said I was sorry a hundred times.
Yüz defa özür diledim.
I've told you about her a hundred times.
Yüz kere bahsettim.
I called a hundred times
Yüzlerce kez aradım.
A hundred times!
Yüzlerce kez!
- I've fixed it a hundred times!
- Onu yüzlerce kez onardım!
Well, if I heard that "Butcher Boy" once, I heard it a hundred times.
"Butcher Boy" u daha önce dinlememiştim. Bir gün içinde 100 kere dinlemiş oldum.
I've said it a hundred times this feels like a dream.
Yüzlerce kez söyledim, size hayal gibi geliyor.
This calf's worth more than a hundred times that much.
Bu buzağı söylediğinin yüz katı değerinde.
Frances, I've been down the beck a hundred times.
Faances, o ormana belki yüz kere gittim.
I must have told the story a hundred times.
Bu hikayeyi yüzlerce kere anlatmış olmalıyım.
That's a hundred fifty thousand dollars a key... five times what they paid you.
Bu da bir partide yüz elli bin dolar eder... sana ödediklerinin beş katı.
Harold, you don't mind walking around the block a couple of hundred times, do you?
Avukatınız burada ne yapıyor? Harold, etrafta dolaşmanın sakıncası yok, değil mi?
Why have I made him angry then by taking your part a hundred times?
Yüz kere senin tarafını tutup neden onu kızdırdım o zaman?
We've done it a hundred times.
Bunu 100 kez yaptık.
A hundred times, a million times?
Yüz kere, milyon kere?
a hundred 169
a hundred years ago 23
a hundred grand 22
a hundred years 21
a hundred dollars 25
a hundred percent 36
a hundred bucks 28
times 1964
times square 22
times are tough 45
a hundred years ago 23
a hundred grand 22
a hundred years 21
a hundred dollars 25
a hundred percent 36
a hundred bucks 28
times 1964
times square 22
times are tough 45