All the more reason tradutor Turco
719 parallel translation
All the more reason not to get involved with a penniless clerk like him.
Onun gibi meteliksiz bir tezgâhtara bulaşman için iyi bir sebep daha.
- All the more reason why I should stop.
- Bir karın var. - Burada beklemem için bir sebep işte.
All the more reason.
Bir değil iki kez.
All the more reason you should leave that club.
Oradan ayrılmana bir sebep daha.
All the more reason why you should take some responsibility by getting husbands for them! No!
Tek yapmanız gereken onlara koca bulmak... konusunda biraz sorumluluk almak!
All the more reason to blow up the castle.
Kaleyi havaya uçurmak için bir sebep daha.
However, all the more reason people ought to give it their full attention.
Bu ona tüm dikkatimizi vermemiz için daha da iyi bir sebep.
But if it's true, then there's all the more reason for you to find Jacqueline.
Eğer dedikleri doğruysa Jacqueline'i bulmak için daha fazla sebebin var.
All the more reason you should be there when they come.
İyi ya, o zaman geldiklerinde orada olman gerekmez mi?
That's all the more reason why you should help me, Bessie.
İşte bu yüzden bana yardım etmelisin, Bessie.
All the more reason then for friend here to give you a hello.
Dostumuzun seni selamlamak için daha çok nedeni var o halde.
All the more reason to listen.
Seni dinlemem için bir sebep daha.
All the more reason to pawn it.
- Onu rehin vermek için al sana bir sebep daha.
All the more reason now to...
İşte zaten bu yüzden...
All the more reason. Start spoiling a broad and she'll take off.
Daha da önemlisi onlara kolunu kaptırırsan ne olacağını bilirsin.
All the more reason we've got to fight.
Bunların hepsi savaşmamız için bir neden.
- Then all the more reason your recklessness is sure to rebound on you.
O halde daha da fena! Böylesi pervasızlığı sürdürürsen gün gelir muhakkak geri teper!
All the more reason to detest it.
Söylediklerinin hepsi iğrenme nedenlerimden biri.
All the more reason he needs your help.
O yüzden sana ihtiyacı var ya zaten.
"My boy, if I surround you with competitors you will have all the more reason to surpass them in merit."
"Evlat, etrafını rakiplerle kuşatsam..." "... sen liyakatte hepsini ezer geçersin. "
That's all the more reason for you to go with me to the empress in Copenhagen.
Bütün bunlar, benimle birlikte Kopenhag'a gitmek için kuvvetli neden sayılırlar.
- All the more reason! - No.
- Daha fazla sebep gerek var mı!
All the more reason why we cannot plan without Achilles.
Iste Achilles olmadan plan yapamamamizin nedeni.
All the more reason.
Bu da nedenlerden biri.
- All the more reason.
- Kapıyı bu yüzden mutlaka çalmalısın.
I don't know you, and we may never meet again, so all the more reason to be frank.
Kimsiniz bilmiyorum, sizi belki bir daha asla göremeyeceğim. Ama sizinle açık açık konuşayım.
- All the more reason.
- Yetmez.
All the more reason not to rush things.
Aceleci olmamamızı gerektiren bir neden daha.
All the more reason.
Bu da bir neden.
- All the more reason.
İşte başka bir neden daha. Cumartesi gidiyoruz öyleyse.
All the more reason for people on this planet to hate death and destruction.
Bu türün ölümden ve yıkımdan nefret etmesi için bir çok nedeni vardı.
Yes, exactly, all the more reason for holding onto life.
Evet. Yaşamak için nedenleri vardı.
- All the more reason.
- Başka söze gerek yok.
All the more reason to go.
- Tüm bunlar gitmemizi gerektiriyor.
All the more reason to do'em.
Kazıklamak için iyi bir neden.
All the more reason not to hand them clues.
Öyleyse ipucu bırakmamak daha mantıklı olur.
That's all the more reason why you should help me, Bessie.
Ama sen biliyorsun. İşte bu yüzden bana yardım etmelisin, Bessie.
All the more reason to believe!
İnanmanız için birçok sebep var.
All the more reason.
Hep öyle olur zaten.
All the more reason for you to receive religious instruction.
Dini egitim aIman için iste baska bir sebep daha.
No way. More danger is all the more reason to go You...
Hayır, benim sorumluluklarım var sen... şey... sen...
All the more reason not to go.
Evet ama senin gitmemen gerekiyordu.
All the more reason it should be an Ml5 affair.
Öyle olsa bile bu işe MI5 bakmalı.
All the more reason to feel proud of it.
Bu yüzden daha çok gurur duymalısın.
All the more reason.
Hepsi bahane.
Then that's all the more reason to forget about exorcism.
Şeytan kovma işini unutmak için bir sebep daha.
All the more reason to emphasize the confidentiality of our conversation.
Görüşmemizin gizliliğini vurgulayacak daha önemli bir neden.
All the more reason.
Bu da, artı bir sebep.
All the more reason to break the seals and try to revive them.
İşte mühürleri kırıp onları yaşama döndürmeyi denemek için biraz daha sebep.
All the more reason to kill them
Zaten bunun için onları öldürmeliyim
You're the reason I got out of my room, that I was able to sing... and get more in touch with my feelings and all that crap.
Benim kabuğumdan çıkmamı sen sağladın. Şarkı söyledim, insanlarla tanıştım. Yani bütün o tantana...
all the world's a stage 17
all the way up 39
all the time in the world 18
all the way home 19
all the time 1146
all the way down 60
all the way back 32
all these years 280
all the while 44
all the single ladies 21
all the way up 39
all the time in the world 18
all the way home 19
all the time 1146
all the way down 60
all the way back 32
all these years 280
all the while 44
all the single ladies 21
all these years later 16
all the way 252
all the same 273
all these people 52
all the better 80
all the things that make us 45
all the best 179
all the 77
all there 16
all these 25
all the way 252
all the same 273
all these people 52
all the better 80
all the things that make us 45
all the best 179
all the 77
all there 16
all these 25