An old one tradutor Turco
758 parallel translation
It's like looking into a picture book, an old one, seeing the familiar pictures one at a time.
Bu eski bir fotoğraf albümüne bakıp tanıdık resimler görmek gibi.
Our promise is an old one.
Sözümüz eskidi.
Don't you realise that her sister told me the truth, how you were a young fool, and I was an old one, which is worse.
Bayanın bana gerçeği söylediğini hala anlamadın mı? Aptalda olsan gençsin. Ama ben yaşlıyım.
- An old one my daddy taught me.
Babamın bana öğrettiği bir şey.
- Well, I'm glad it was only an old one.
- Eski olmasına sevindim.
- An old one I had.
- Eskiden kullandığım bir şeydi.
I'm an old one.
Ben de yaşlı biriyim.
I've got an old one.
Bende eski bir mazeret dilekçesi var.
I wouldn't mind living in an old one myself.
Ben eski bir evde yaşamayı da dert etmem.
- She's an old one.
- Yaşlı bir hayvan.
One or more traits that might make an old woman noticeable was enough to bring her to court during the witchcraft era.
Cadılık çağında yaşlı bir kadının bariz bir şekilde fark edilebilen bir veya daha fazla özelliğinin olması onu mahkemeye sevk etmek için yeterliydi.
One night, an old man stopped me on the stairway
Bir gece yaşIı bir adam merdivenlerde önümü kesti.
I'm an old man and can do no one any harm.
Yaşlı bir adamım, kimseye zarar veremem.
Is it the old legendary monster of my father's time... or am I supposed to have whipped one up... as a housewife whips up an omelette?
Bu canavar babamın zamanından kalma bir efsane mi... yoksa omlet çırpan bir ev kadınının... dile dolamaları mı olduğunu varsaymalıyım?
If you are to be one of them, you're welcome to visit our house... but not with a scowl on your face or an old bitterness in your heart.
Onlardan biri olacaksan evimizi ziyaret edebilirsin... fakat yüzünde tehditkar bir bakış ve kalbinde eski acılık olmadan.
One time a doctor told her old man that an operation could fix it.
Bir keresinde bir doktor, dedesine ameliyatın işe yarayabileceğini söylemiş.
In the chest of drawers, an old ugly one with a leg missing, what do I see but calling cards?
Eski bir masanın çekmecesinde, eski ve çirkin bir masaydı... Ne göreyim?
One always expects to find an old galosh somewhere near the bottom of the plate.
İnsan tabağın dibine yakın bir yerde bir galoş bulacağını zannediyor hep.
You're an extremely impudent young officer, but let me tell you that in 40 years'time you will be an old gentleman too. If your belly keeps pace with your head, you'll have a bigger one than any of us.
Son derece terbiyesizsin genç subay, ama şunu söyleyeyim, 40 sene içerinde sen de yaşlı bir centilmen olacaksın ve göbeğin aklına ayak uydurursa, hepimizden daha büyük biri olursun.
I overlooked one thing. That judge is an old thief.
O yargıç yaşlı bir hırsız.
No, I'm fussy as an old hen with one chick missing.
Olmaz. Bir civciv eksik olunca huysuz tavuğa dönüyorum.
If you're brought up in an old house, you always hanker for one.
Sanırım, eski bir evde büyüdüysen her zaman bunun özlemini çekiyorsun.
We're rather short on servants - we've only one old couple.
Hizmetçi sıkıntısı yaşıyoruz. Sadece eski bir çift çalışıyor şu an.
One day, when I'm old, I want some lovely young girl to say to me... "Tell me, where in your long life, Mr. Craster, were you most happy?"
Bir gün, yaşlandığımda güzel ve genç bir kızın bana "Uzun yaşamın boyunca en mutlu olduğun an neredeydi?" diye sormasını istiyorum.
One of the girls, Harumi Namiki, was an old friend of his.
Harumi Namiki isimli bir dansçı ile arkadaşlığı var.
I am an old soldier of one religion, the duty.
Ben eski bir askerim. Tek bir dinim var oda görevim.
The end of an old road, the beginning of a new one.
Eski bir yolun sonu, bir yenisinin başı.
Something about an old road ending and a new one starting, all paved with stars.
Eski bir yolun sonu ve yıldızlarla döşeli yeni bir tanesinin başı.
I had one, the last one of an old pair, and lost that.
Sadece bir çift kalmıştı eskilerden yadigâr, onu da kaybettim.
You'll get it over your radio and see it on television... because an old-time star is involved... one of the biggest.
Radyoda duyacak, televizyonda da izleyeceksiniz, çünkü cinayete eski yıldızlardan, büyük yıldızlardan biri karıştı.
Aw, come on. You got time for one more for an old friend.
Hadi ama, eski dostun için biraz zaman ayırırsın artık.
One day near an old temple she saw a young man.
Bir gün, eski bir tapınağın yanında genç bir adam gördü.
One strong push from the North or South and Diaz drops like an old bull.
Kuzey veya güneyden sıkı bir hamle olursa Diaz ihtiyar bir öküz gibi yıkıIır.
It's an old custom to reward victorious generals and no one deserves it more than you.
Muzaffer generalleri ödüllendirmek, eski bir adettir. ve bunu sizden fazla kimse hakkedemez.
When I make a million on this deal, I'll buy you an old English lawn. One we can roll up and take with us.
Bu anlaşma sayesinde milyoner olursam rulo yapıp yanımızda götürebileceğimiz eski İngiliz çimlerinden alacağım sana.
He's an old sailor, that one.
O eski bir denizci.
Why do you want to buy an old car... if you can get a new one cheaper?
Yeni bir arabayı ucuza alabilecekken neden eskisini tercih ediyorsun?
Last one in's an old mule's tail.
Sona kalan yaşlı katırın kuyruğudur.
One can hide an old envelope in a diversity of places.
Eski bir zarfı nereye istersen oraya saklayabilirsin.
No, but I'd like to know if an old man who drags one foot cos he had a stroke can get from his bedroom to his front door in 15 seconds.
Hayır, ama ben felçli olduğu için ayağını sürüyen yaşlı bir adamın Yatak odasından ön kapıya 15 saniyede gidip gidemeyeceğini bilmek istiyorum.
She was an old tyrant, and we put up with her crazy whims for only one reason.
Yaşlı bir zalimdi, Bir tek nedenle onun kaprislerine göz yumduk.
After your hospital, Mr. Madeleine, it was a pharmacy free of charge, then, an old people's home, a school for boys, another one for girls.
Hastanenizden sonra Mösyö Madeleine, ücretsiz eczaneniz. Sonra yaşlılar için bir huzurevi, oğlanlar için okul. Kızlar için bir diğeri.
You must admit, one doesn't have to turn oneself inside out for an old friend like Gaston.
Kabul etmelisin ki, Gaston gibi eski bir dostun yanında insan tamamen değişmez.
Just took a couple of hatfuls of silver dollars... buried out here one night in an old canvas bag... to catch a sucker like you.
Sadece biraz gümüş dolar aldı kadife bir çantanın içine koyup bir gece buraya gömdü. Senin gibi bir enayiyi tuzağa düşürmek için. Bir gün seni öldüreceğim.
- One is a woman, the other an old man.
- Biri kadın, diğeri de yaşlı bir adam.
You know, back home in the Panhandle, Ma had an old club-footed hen one time. She fed her sawdust by mistake.
Biliyor musun, bir keresinde Panhandle'da, kümesteki tavuklar dan biri, 12 yumurtaya birden yatmıştı.
IT'S ONE OF THE MEMORI ES I HAVE OLD MAN WI LSON- - MAY GOD REST HIS SOU L.
Bu da hatırladığım anılardan biri.
I know the one you mean, where the young guy kills an old man.
Sözünü ettiğin filmi biliyorum. Orada bir delikanlı yaşlı birini öldürüyordu.
Eighteen years old and she never had an unhappy day in any one of those years.
18 yaşında ve bunca yıl hiç mutsuz bir günü olmadı.
Them young warriors get to showing off to one another, anything can happen. Sir, as an old soldier...
Genç savaşçılarının gösteri yapmak isterlerse fırsatları var.Herşey olabilir
You are an old man, I want the young one.
Sen yaşlısın, ben genç birini istiyorum.
an old friend 91
an old friend of mine 17
an old 55
an old man 29
old one 16
ones 44
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
an old friend of mine 17
an old 55
an old man 29
old one 16
ones 44
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one thing at a time 106
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one moment 967
one more thing 865
one more round 22
one more drink 18
one and two 35
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one moment 967
one more thing 865
one more round 22
one more drink 18
one and two 35
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318