Are too tradutor Turco
14,255 parallel translation
- The seas are too high, zero headway.
- Seviye çok yüksek, görüş alanı sıfır.
Men are too heavy.
Erkekler çok ağırdır.
His roots here are too deep.
Kökleri çok derinde.
Snow White's lands are too vast, her armies are too...
Pamuk Prenses'in toprakları çok geniş. Ordusu...
I sometimes think you are too harsh with yourself.
Bazen kendine çok acımasız davrandığını düşünüyorum.
The fundamentals of caregiving are to give care... but not care too much.
Bakıcılığın temel ilkesi bakmaktır ama aşırı bağlanmamaktır.
There are too many gaps.
Çok fazla boşluk var.
I fear you are too late.
Korkarım ki geç kaldın.
I just know that I'm old enough to know that we are too young, To make the right decision.
Doğru kararı vermek için çok genç olduğumuzu bilecek kadar... yetişkiniz artık.
We are too late.
Çok geç kaldık.
There are too many of us down here.
Burada çok kalabalığız.
You are too kind, Lady DeCourcy. I am not ready.
Hayır, Lady DeCourcy, çok naziksiniz ama hazır değilim.
The problem is, if there are too many of them the atmosphere changes.
Sorun şu, sayıca çok olduklarında buranın havası değişir.
Are you here to meet Elvis, too?
- Siz de Elvis'le buluşmaya mı geldiniz?
Are they the lab rats too?
Onlar da laboratuvar faresi mi?
But the truth is, our computational systems are far too...
Gerçek şu ki... Hesaplama sistemimiz- -
Are you a dancer too?
Sen de dansçı mısın
"How are you?", "Oh, I'm fine too."
Sen nasılsın? Ben de iyiyim.
The Wilsons are leaving, too?
- Wilsonlar da ayrılıyor mu?
Yeah, most of the roads are closed too.
Evet, çoğu yolun da kapalı.
Your children are far too sophisticated, Edward.
Çocukların çok yapmacık, Edward.
Are you nobody, too?
Sen de mi hiç kimsesin?
Miss Dickinson, you are just a little too sharp.
Bayan Dickinson, çok iğneleyici konuşuyorsunuz.
And you, sir, are a little too quick to play the martyr.
Ve siz bayım, çok çabuk şehidi oynuyorsunuz.
No, I travel way too much and when I'm home, my hours are insane.
Bayanlar baylar, karşınızda Ali Baba'nın Çiftliği! # Ali Baba'nın bir çiftliği var #
- It's late for a christening. - Are we too early?
Vaftiz ettirmeye geldik ve geç kalıyoruz.
What about snakes. Are there snakes, too?
- Peki ya yılan?
- So are y'all gonna steal my gun, too?
- Demek silahı mı da çalacaksınız, öyle mi?
Yeah, things are manic at the office, too.
Evet, büroda işler deli gibi.
There are other issues here too.
Burada başka sorunlar da var.
Are you my imaginary friend too?
- Sen de benim hayali arkadaşım mısın?
Those people are a bunch of spoiled new age hippies with way too much money.
Bunlar tonla parası olan bir avuç şımarık yeni nesil hippi.
Well, all the walk-ons that are left are gonna be redshirtin', too.
Şey, Kalan bütün burssuzlar siz de yedek takımda olacaksınız.
You are using too many words.
Çok fazla konuşuyorsun.
Are they on this too?
Onlar da mı bu işin içinde?
The fees at Frederica's school are far too high to even think of paying.
Frederica'nın okul harcı hayal bile edilelemeyecek kadar yüksek.
Their pride, their ego, their need to be adored are all too powerful to keep them out of the limelight for long.
Gururlar, egoları... Beğenilme arzuları uzun süre sahne ışığından uzak kalmaları için çok güçlü.
I think honestly for some people it can be, like, a spiritual thing, and obviously also there are some mechanical advantages too, but that's not why I ride it, you know?
Dürüst olmak gerekirse, bazı insanlar için olabilir, Tıpkı manevi bir şey Ve belli ki mekanik avantajlar da var,
His eyes are red too, only he's more chilled out.
Gözleri de kırmızı, sadece daha soğutulmuş.
There are many, too many.
Orada çok fazla, çok fazla var.
I'm not saying that they won't be, I'm saying they'll be ugly, but there are some beautiful women in the UK, too.
Fakat İngiltere'de bazı güzel kadınlar da var.
You're Sanhedrin, too, are you not?
Sen de Sanhedrin'densin, değil mi?
It sounds like you are, too.
Anlaşılan sen de öylesin.
If the enemy senses your presence... before you are in striking distance, it's too late.
Eğer saldırmadan önce düşman varlığını hissederseniz, çok geç kaldın.
Mr. Brainin, you are going too far.
Bay Brainin, siz çok ileri gidiyorsunuz.
Are we too early?
Çok mu erkenciyiz?
Are you going up too?
Sen de yukarı çıkıyor musun?
Too bad you and peaches are moving away.
Sen ve şeftalinin ayrılması gerçekten çok kötü.
You are in trouble too.
Sen başına daha büyük bir bela aldın.
Breaking hearts of fans who are devoted to you... is a crime too.
Hayranlarının kendisine adadığı kalpleri kırdı! Bu da suç.
- That game, are they playing too?
- O oyunu diğerleri de mi oynuyor?
toothbrush 49
toothless 265
too much 521
too sweet 17
took you long enough 124
too low 22
too late 1299
too long 209
too small 58
toothpaste 44
toothless 265
too much 521
too sweet 17
took you long enough 124
too low 22
too late 1299
too long 209
too small 58
toothpaste 44
too big 68
too soon 255
too bad 1185
too much work 29
took off 44
took me 32
too soft 22
tooth comb 58
too strong 20
too young 67
too soon 255
too bad 1185
too much work 29
took off 44
took me 32
too soft 22
tooth comb 58
too strong 20
too young 67