Took me tradutor Turco
13,435 parallel translation
Took me a year, but it's almost done.
Bir yılımı aldı ama bitti sayılır.
My dad took me hunting on my birthday.
Babam doğum günümde beni ava götürmüştü.
It took me and Barb all weekend.
Barb ile tüm hafta sonu aramıştık.
Took me apart, put me together again.
Parçalarıma ayırıp, tekrar birleştirdin.
♪ Till I met one guy ♪ ♪ Took me under the wing ♪
Beni kanatlarının altına alan O adamla tanıştım
Took me to a high post hotel and stuff.
Beni iyi bir otele filan götürdü.
It took me a while to find the perfect dog.
Mükemmel köpeği bulmam biraz uzun sürdü.
Finally she took me to one of those stupid fashion parties and I met this really hot model and I thought, "Two birds, one stone." You know?
Sonunda beni şu aptal moda partilerine götürdü ve baya seksi bir modelle tanıştım ve tek taşta iki kuş diye düşündüm.
Oh, well, it kind of took me a long time to make, like years and years...
Onu yapmak uzun sürdü, yıllarımı...
Yeah, sorry it took me a while to get back to you.
Evet, seni uzun süre sonra aradığım için üzgünüm.
And they took me to the medic.
Beni sıhhiyeciye götürdüler.
Took me all of five minutes to understand why.
Bunların sebebini anlamam yalnızca beş dakikamı aldı.
Fuck! - You took me to your ex-girlfriend's? - Just go.
- Beni eski sevgilinin evine mi getirdin?
When I was nine years old, um, my mom took me to see Cruising in the theaters because she loved Al Pacino.
Ben 9 yaşımdayken annem beni sinemada Cruising izlemeye götürmüştü. -... çünkü Al Pacino'yu seviyordu. - Al Pacino'yu seviyordum.
Took me under his wing from a young age.
Genç yaşta beni kanatları altına aldı.
Yeah, Steve took me to the school gym to recarve our initials in the bleachers.
Steve beni tribüne tekrar isim kazımak için eski spor salonumuza götürdü.
Three different shell companies, same P.O. Box, but I followed the courier... who took me to my true employer.
Üç farklı paravan şirket. Aynı posta kutusu. Kuryeyi takip ettim.
They almost took me with it.
Neredeyse beni de götürüyorlardı.
Which took me a while to figure out.
Anlamını uzun süre sonra kavradım.
You know, when I was little, Nancy and Abel took me to the Natural History Museum, to this exhibit on totems.
Küçükken Nancy ile Abel beni Doğa Tarihi Müzesi'ne götürmüştü, totem sergisine.
But it took me a little while longer.
Benim ona aşık olmam biraz uzun sürdü.
It took me a while, but I'm free.
Biraz zamanımı aldı, ama özgürüm.
They killed Parko, and they took me.
Parko'yu öldürüp beni aldılar.
Took me through it, and wouldn't you know, I survived.
Kontrolü eline aldı ve sağ salim işi bitirdik.
I make business decisions in seconds, worth tens of billions, but this one took me all night.
On milyar değerinde bir işe saniyeler içinde karar veriyorum. Ancak bunu bütün gece düşündüm.
- Took me an hour and a half to get up here.
Buraya gelmem bir buçuk saat sürdü. Buraya gelmem bir buçuk saat sürdü.
And you sure as hell don't know the people who took me.
ve emin olabilirsin ki beni kaçıranların kim olduğunu bilmiyorum.
It took me a long time to understand that we're all the same.
Hepimizin aynı olduğunu anlamak çok zamanımı aldı.
Took me a long while to muster up the courage to speak to her.
Onunla konuşacak cesareti toplamam uzun sürmüştü.
You took my boy away from me!
Oğlumu benden aldın!
All I know is some psychos took my mother, and now you people have taken me.
Tüm bildiğim bazı psikopatların annemi kaçırdıkları. Şimdi de seninkilerin beni kaçırdığı.
You took everything from me.
Benden herşeyi aldın.
He took the car but he didn't tell me where.
Arabayı aldı ama nereye gittiğini söylemedi.
Okay, so we took your advice, and I'm having Lauren throw me an engagement party...
Fikrini düşündüm ve Lauren ile bir nişan partisi yapacağım.
They tied me up and took her.
Beni bağlayıp onu aldılar.
Once I asked for a ball of dough, and they gave it to me, and I took it to a park and ate it.
Bir seferinde bir top hamur istemistim ve onlar da verdiler, alip parka gidip yemistim.
You just took off without me and left me there?
Bensiz öylece çıkıp gittin mi?
All over the comforter and... and, uh... you took really good care of me.
Yorgana sarılmıştım ve sen de bana çok iyi bakmıştın.
You people thought he was a drunken old fool, but I took care of him and he opened up to me, shared things with me.
Siz onun yaşlı, sarhoş bir aptaş olduğunu düşünürken ona ben göz kulak oldum, o da benimle sırlarını paylaştı.
Well, this axe I lifted last month when I took out two of your orderlies... it feels pretty real to me.
Geçen ay emir erlerini indirmek için kullandığım baltayı kaldırınca bana epey gerçekmiş gibi geliyor.
People tellin'me I should make a go of it, so... I took my little brother and we snuck off.
Herkes bu konuda şansımı denememi söylerdi, ben de küçük kardeşimi alıp kaçtım.
Like me. That's why she wanted to look after you... and took pity on me.
Bu yüzden sana bakmak istiyordu ve bana merhamet göstermişti.
Took today off. You were looking for me?
o yüzden güne erken başladım.
It just took the blood of 67 people on my hands to teach me that.
Bunu anlamam için 67 insanın ellerime kanının bulaşması gerekti.
You took it from me.
Onu benden aldın.
And they took these fingers and tied them to a jeep and dragged me around in circles...
Parmaklarımı bir cipin arkasına bağladılar ve durmadan daire çizdiler.
I've been riding you since you took this case, and you're telling me you're just gonna let it slide?
Davayı aldığından beri tependen inmedim ve öylece unutup gideceğini mi söylüyorsun?
They took it away from me, Cal.
Aldılar onu benden Cal.
Yeah, well, they took my Bureau phone when they suspended me.
Değil.. beni uzaklaştırdıklarında almışlardı telefonumu.
The night they took her from me.
Onu benden aldıkları gece
The way I felt when you took Tempie from me.
Benim karımdı.