At the bottom tradutor Turco
2,839 parallel translation
All right, wait. Look at the bottom of the can.
Peki, bir saniye, şu kutunun altına bir bak.
You tell me and then... I'll put the envelope at the bottom of the safe.
Siz bana söyleyin ve sonra zarfı kasanın dibine koyarım.
Which is why it was found at the bottom of the stairs.
Bu nedenle merdivenlerin dibinde bulundu.
Well, Clinica Sanando is right at the bottom of one.
Evet, Sanando Kliniği ilk adım için iyi bir seçim.
But the girl buried her heart at the bottom of the sea
Fakat o kız kalbini denizin dibine gömmüş.
Here we are at the bottom level, going about our daily lives!
Burada, en aşağıdayız, günlük hayatımızı yaşıyoruz!
At the bottom you got the people you see when you pass a check over the counter in the bank.
En altta, bankada gişeden makbuzu uzatırken gördüğünüz insanlar var.
The electrical impulses at the top of your heart are out of sync with the ones at the bottom.
Kalbinizin üzerindeki elektriksel impulslar altındakilerle paralel gitmediğinde olur.
Just leave a little at the bottom, so someone else has to make the next pot.
Dibinde azıcık bırakıver ki, bir sonraki gelen yenisini yapmak zorunda kalsın.
Please read the highlighted text at the bottom of the page.
Lütfen sayfanın altındaki işaretlenmiş metni okuyun.
These are dangerous places to be at the bottom of the food chain.
Buraları, besin zincirinin altlarında olmak için tehlikeli yerlerdir.
Uh, that's at the bottom of the river, though.
Uh, ama nehrin dibinde.
I'm going to write "Rude man who shushes, please call" at tat top, and then, at the bottom, I'll put my phone number.
Üst kısma "Şşş yapan terbiyesiz adam, lütfen ara." yazacağım.
She has that in change at the bottom of her purse.
Onun çantasının dibindeki bozukluklar o kadar eder.
I don't know what's at the bottom, but so far, not the miracle on 34th Street.
Aşağıda ne var bilmiyorum, ama şimdilik 34.Caddedeki umduğum Mucize yok.
I don't know what's at the bottom, but so far, not the miracle on 34th Street I was hoping for.
Aşağıda ne var bilmiyorum, ama şimdilik 34.Caddedeki umduğum Mucize yok.
Yeah, right, right,'cause the answer's always at the bottom of a bottle!
Bara iniyorum ben. Tabii, tabii. Cevabı hep şişenin dibinde bulursun zaten.
But then, joy of joys some golden rain was provided by the crew at the bottom end of the circuit
Ama sonra şansıma... pistin alt kısmındaki ekip tarafından biraz altın yağmur yağdırıldı.
You know, the last delicious sip of a milkshake at the bottom of the metal milkshakey thing?
Hani olur ya, metal milkshake'li zamazingonun dibindeki son tatlı milkshake yudumu?
Your signature's there at the bottom.
Altında imzan var.
It lured me, yet scared me because of the goat whose body lay at the bottom of the murky waters.
Bu vahşi, terkedilmiş nokta hayallerimin sahnesi oldu.
In this tube here you can see the E.Coli at the bottom.
E.Coli'leri tüpün en aşağısında görebilirsiniz.
The castle is at the bottom, and the city is at the top.
[Mustafa Paşa] Aşağıda kale. Şehir tepede.
How many of our galleys and seamen are at the bottom of the sea?
Kaç kadırga, kaç levent denizin dibinde?
Nora Dominguez is at the bottom of Mr. Tequila.
Nora Dominguez şu anda tekilanın dibinde.
Sir Francis left another clue at the bottom of the globe.
Şövalye François kürenin dibine bir ipucu daha bırakmış.
- Four hundredweight of gold, just lying at the bottom of the sea.
- Denizin dibinde yatan 200 kilo altının.
And David's mother's at the bottom with one of them.
David'in annesi de onlardan birinin dibinde.
If I'd run for help right then, they could have saved her, but I didn't. I just stood there, wondering what my mother was doing for so long at the bottom of the well.
Annemin o kadar uzun süre o kuyunun dibinde ne yaptığını merak ederek, öylece durdum.
You never know what's at the bottom of water.
Suyun dibinde ne var asla bilemezsin.
He is at the bottom of the well and in Viola's soul too.
Kuyunun dibinde ve Viola'nın ruhunda.
When you start out, you're alone, unprotected, at the bottom of a ruthless, international crime syndicate.
Başlarken uluslararası suç kartellerinin altında yalnız ve korumasızsındır.
Well, if you'd like to have another, you'll shut up and do what you're told. Wow. Second page at the bottom.
Öyleyse, bir gün daha geçirmek istiyorsan, çeneni kapat ve sana söylenileni yap.
At surface and at the bottom are separated.
Baştan aşağı değişik
The ones at the bottom, those who've been cutout?
En altta olanımız şalteri elinde tutuyor olabilir, değil mi?
We brought back a large quantity in a barrel... which is currently... at the bottom of the Thames.
Yanımızda aslında oldukça fazla miktarda fıçı getirdik ama onlar da şu an Thames nehrinin dibinde.
- Because... at the bottom they don't...
- Çünkü altta bunlar...
Not bein'at the bottom.
Altta kalmamak için.
Our car is at the bottom of a lake.
Arabamız gölün dibinde.
- Oh yeah, telephone box at the bottom right at the end.
- Oh evet, telefon altta sağ tarafta, sonda.
And finally, at the bottom of the barrel, we have Tommy Sin.
Ve son olarak, kötülerin en kötüsü, Tommy Sin.
Life has dropped you at the bottom of the heap.
Hayat seni düşürdü yığının dibine.
At the bottom.
Altında
I found this beer can at Marymount Cemetery had a code on the bottom of it which matches this note that we found on Paul Warren's phone.
Marymount Mezarlığı'nda bir bira kutusu bulmuştum. Altındaki kod Paul Warren'ın telefonunda bulduğumuz bu notla eşleşiyor.
Once we found the fifth one at Grant's Tomb, it was already empty with Anthony's name on the bottom.
Grant's Tomb'da beşinci kutuyu bulduğumuzda neredeyse boştu altında da Anthony'nin adı yazıyordu.
Honestly, because I knew in my heart that I'd rather be at bottom of the hill three nights a week, listening to the next great band than finishing my master's, and, um, as cheesy as it sounds, I think that life is just way too short to do anything other than what you love.
Açıkçası kalbim haftanın üç günü barlarda olup bütün grupları dinlemeyi, masterımı tamamlamaktan daha çok istedi ama ne kadar acı vericidir ki hayat, yapmanız gerekeni yaparken sevdiğiniz şeyi de devam ettirmek için fazla kısa.
I mean this is the song that... It cracked the bottom part of the Billboard chart but it started running in Apple commercials and like the next week, it's at like number 20.
Demek istediğim, bu şarkı müzik listelerine en altlardan falan girebilen bir şarkıydı, ama Apple reklamlarına çıkmaya başladığının daha ilk haftasında
Jacob Hale has scraped the bottom of the barrel to fund Charming Heights, and he's dumping the sludge in your backyard.
Jacob Hale, Charming Heights'a yatırımcı bulabilmek için iyice dibe battı ve şimdi de pisliğini arka bahçenize atıyor.
No score here in the bottom of the seventh with 2 outs.
Yedinci devrenin sonunda iki oyuncu dışarıda ve henüz başarılı bir atış yapılmadı.
- It's at the very bottom, not now.
En altta. Şimdi olmaz.
So, there I was at the very bottom.
En dibe batmıştım.
at the movies 19
at the age of 82
at the end of the day 343
at the end 233
at the very least 397
at the same time 408
at the moment 453
at the airport 47
at the party 41
at the 118
at the age of 82
at the end of the day 343
at the end 233
at the very least 397
at the same time 408
at the moment 453
at the airport 47
at the party 41
at the 118