English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ B ] / Beat me

Beat me tradutor Turco

4,386 parallel translation
Seven of you couldn't beat me!
Sizden yedi kisi beni yenemezdi!
You spend all that time flying jets in the air force And sadly, you still don't have what it takes to beat me in a race
Tüm zamanını hava kuvvetlerindeki jetleri uçurarak harcıyorsun yine de üzülerek söylüyorum ki bir yarışta beni yenmen için ne gerektiğini bilmiyorsun.
Rutledge : Even Adam beat me, and I barely beat the motor home.
Adam bile beni yendi, ve ben de zar zor otobüsü geçtim.
You beat me last time.
Son seferde beni yendin.
Or what, some science nerd's gonna beat me up, make sure that I don't get the grant first?
Yoksa ne olur? Bilimle uğraşan ineğin teki gelip, ödeneği almamam için beni döver mi?
Beat me to that, as well, little bugger.
Bunda da önce davrandı hergele.
You can't beat me, Oliver,'cause you don't know in your heart what you're fighting for.
Beni yenemezsin Oliver. Çünkü sen kalbinde ne için savaştığını bilmiyorsun.
The only way you could've beat me is if you were a Native American-lesbian - war hero in a wheelchair.
Beni yenebilmenin tek yolu, ülken için savaşmış tekerlekli sandalyede gezen, lezbiyen, yerli bir amerikan olmandı.
My dad beat me with a math book till I was 16.
Babam beni 16 yaşıma kadar matematik kitabıyla dövdü.
I think someone may have already beat me to that.
Birisi bu konuda benden hızlı çıkmış olabilir.
Beat me all to hell, broke all my fingers. Left me for dead.
Öldüresiye dövüp, bütün parmaklarımı kırıp orada ölüme terk ettiler.
He made his daughter watch while his men beat me.
Onun adamı bana vururken beni kızına izletti.
Are you taking me up to the rooftop to beat me up?
Yoksa çatıya çıkarıp dövecek misin beni?
Those guys think they're gonna beat me by going through the dunes?
Bu herifler kum tepelerinden giderek beni geçeceklerini mi sanıyorlar?
You can't beat me, Oliver.
Beni yenemezsin Oliver.
Hey. How did you beat me to the car?
Beni arabaya kadar nasıl takip ettin?
Even if he's in Class A and a genius, he can't beat me at that.
A sınıfından dahinin teki bile olsa bu konuda beni asla yenemez.
Tong would get mad and beat me up again
Sonra Tong yine sinirlenip beni döver.
There's no way you can beat me.
Beni yenmene imkan yok
You gonna beat me with a sandwich?
Beni sandviçle mi döveceksin?
You think you can beat me one on one?
Teke tekte beni yenebilir misin sence?
He doesn't beat me physically, but emotionally, I am starting to feel scarred.
Fiziksel olarak bana vurmuyor ama duygusal olarak, yara aldığımı hissediyorum.
But Kendall was just like Brittany Bernardi, who beat me in that sixth-grade singing contest.
Ama Kendall aynı beni 6. sınıfta şarkı yarışmasında yenen Brittany Bernardi gibiydi.
You had to have her beat me up?
Beni dövdürmen mi gerekiyordu yani?
What, beat me to a pulp?
Beni döver misin?
I said humanity needs to venture into the outside world at some point and then they beat me up and called me a heretic.
Sonra da eninde sonunda insanoğlunun dışarı çıkması gerekeceğini söylediğimde bana vurdular ve kafir dediler.
This man has given me stress, so I'm going to the spa to have Hans beat me with reeds until it goes away.
Bu adam benim sinirlerimi bozdu. O yüzden, şimdi kaplıcaya gidip Hans'dan sinirlerim düzelene kadar beni kamışla dövmesini isteyeceğim.
Hopefully, my relationship with Hans is strong enough that he'll agree to beat me for free.
Umarım Hans ile güzel bir ilişki inşa etmişizdir de bana para almadan sopa atmayı kabul eder.
Did you have to actually beat me up that hard?
Dövmen mi lazımdı?
Ma beat me so bad, I couldn't sit for a week.
Annem o kadar fena dövmüştü ki, bir hafta oturamamıştım.
You didn't have fun with me last time? I even let you beat me.
Bunu yapabilmesi için izin veren bir yargıç.
- I don't know, to beat me to it?
- Bilmem, benden önce söylemek için?
You think you can beat me?
Sence beni yenebilir misin?
You can beat me any day.
Sen beni normalde de yenersin.
First time I ever drove was to take him to the store so he could buy a belt to beat me with.
İlk araba sürüşüm onu mağazaya götürdüğüm zamandı. Beni dövmek için kemer alsın diye.
The only problem I have is figuring out how to beat Denver after the bye, so if you'd let me get back to my job, I'd appreciate it.
Benim sahip olduğum tek sorun aradan sonra Denver'ı nasıl yeneceğimizi bulmak. İşime dönmeme izin verirsen memnun olacağım.
On a janky dirt road peppered with land mines in the middle of a third world country, yes, maybe you may have me beat.
Bir 3. dünya ülkesinin ortasındaki mayın döşeli, kötü, tozlu bir yolda beni geçersin.
What was his name? You want me to beat him up for you?
Onu senin için dövebilirim istersen.
So just so I'm clear, you expect me to believe that Sterling beat both of you up then shot Cyril?
Durumu anlamış mıyım bakalım. Sterling'in ikinizi dövüp sonra Cyril'i vurduğuna inanmamı mı bekliyorsunuz?
Because someone could try to beat it out of me.
Çünkü birileri bunu benden öğrenmeye çalışabilir.
You know, someone once told me to beat a monster you have to... get down on their level.
Bir keresinde biri bana bir canavarı haklamak için onun seviyesine inmem gerektiğini söylemiştil.
I can only beat what you put in front of me, Uncle.
Karşıma ne koyarsan onu haklarım, amca
This is why you didn't want me to go to the Ewings after Harris Ryland beat the crap out of you for dating Emma!
Bu yüzden Harris Ryland'ın seni Emma'yla çıktığın için hırpalamasından sonra Ewing'lere gitmemi istemedin!
But let me tell you the next beat in this story of yours.
Ama bu hikâyedeki sıradaki darbeyi söylememe izin verin.
That cop's going to beat the shit out of me.
Polisler ağzımın orta yerine sıçacak.
Up next is the best beat here, trust me.
Sıradaki beat, programın en iyisi. Bana güvenin.
But, hey, thanks for almost getting beat up for me.
Ama benim için neredeyse dayak yediğin için teşekkür ederim.
You can't beat me.
Beni yenemezsin.
First you follow me home, then you beat up my husband?
Önce beni takip ediyorsun sonra da kocamı mı dövüyorsun?
You look about as beat as me.
Benim kadar vurulmuş görünüyorsun.
Trust me, I think I got you beat.
İnan bana, benimkiler kadar kötü değildir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]