English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ B ] / Blue sky

Blue sky tradutor Turco

786 parallel translation
His eyes are like the blue sky... his hair the colour of ebony.
Gözleri gökyüzü mavisi saçları abanoz karası.
The day, the flowers, the blue sky make me dizzy
# Gündüz, çiçekler, mavi gök # Döndürüyor başımı
... in the bright, blue sky
Parlak mavi gökyüzünde
And then out of a clear blue sky I'm hired by a handsome sheik to ride across yon burning desert sands on a secret mission.
Sonra beklenmedik bir anda yakışıklı bir şeyh tarafından yakıcı kumlarla dolu bir çölden geçeceğim gizli bir görev için tutuluyorum.
Whit Sterling at the Blue Sky Club in Reno.
Reno'da Blue Sky Kulübünden Whit Sterling.
I call up the house, and out of the blue sky Eve tells me...
Evi arıyorum ama en beklenmedik anda... - Eve dedi ki... - Evet, tabii.
Over there, in the delight Of that blue sky
# Uzakta, güzel gökyüzü altında #
In March, a blue sky shows behind the clouds.
Bulutlar yüzünden martta gökyüzü mavidir.
Always so military. Martine, come look at this blue sky.
Ne kadar güzel, değil mi?
A new club called Blue Sky.
Blue Sky diye yeni açılmış bir kulüp.
They didn't hit nothing but blue sky.
Onlar iyi bir damara denk geldiler.
Last week they busted out on the far side and there wasn't nothing there but blue sky.
Onlar geçen hafta diğer tarafta kırma yaptılar ve orada hiçbir şey bulamadılar.
Everything is dead : no blue sky, no penumbras, no life and no sound.
Her şey öldü : mavi gökyüzü yok, gölgeler yok, hayat ve ses yok.
They don't see them way up in that high blue sky near the sun.
Güneşin yanında yüksek mavi gökyüzünde göremezler onları.
To stop our winged friends from being nostalgic for the big blue sky, the flying birdcage.
Aylak dostlarımın mavi göklerde nostalji yapmaları için.
You can see the flame of it coming into clear, blue sky up in the sunlight, beginning to gleam.
Kümülüsün gri renginin üstündeki alevini görebilirsiniz. Güneş ışığında parlamaya başladı.
The great red and blue silver rocket, leaving a white trail against the blue sky.
Muhteşem kırmızı, mavi ve gümüş roket, mavi gökyüzünde beyaz bir iz bırakarak havalandı.
A white trail against the blue sky.
Mavi gökyüzünde beyaz iz.
How could it rain with a blue sky like that?
Böyle mavi bir gökyüzü varken nasıl yağabilir?
" The private plane awaited in the blue sky.
" Özel uçak mavi gökyüzünde beklemekteydi.
I gaze in silence at the bright blue sky
# Işıldayan mavi gökteki sessizliğe dalar gözlerim #
The blue sky, the blue oranges, the Andalusian sun... Yes, a poet...
Evet, bir şair...
Birds soar high In the blue sky
d Kuşlar yüksekten uçar... d d.. mavi gökyüzünde d
Far in the blue sky
# Uzaklara, mavi gökyüzüne
I want you to take a long last look at the blue sky, the green grass the trees and the river, all of which I loathe personally which is why a juicy stretch in a cozy French prison doesn't bother me at all.
Mavi gökyüzüne, yeşil çimlere, ağaçlara ve göle son kez uzun uzun bakmanı istiyorum ve ben şahsen bunlardan zaten hoşlanmadığımdan, sıcak bir Fransız hapishanesi'nde zaman geçirme düşüncesinin beni neden rahatsız etmeyeceğini anlatmaya çalışıyorum.
But then one day when the sky was blue Came a man who didn't bother wooing He tossed his hat on the peg in my room
Ama sonra bir gün gökyüzü masmaviyken geliverdi bir adam, anlamıyordu nezaketten odamdaki askıya fırlattı şapkasını bilemez oldum birden nasıl davranacağımı.
The sky is blue, and the larks are singing... and the brooks are brimming full.
Gökyüzü mavi ve tarla kuşları şarkı söylüyör... ve derelerin suyu çoğalıyor.
You wore a sky-blue hair ribbon.
Gökmavisi bir bandajın vardı.
The blue was the blue of the free, open sky.
Mavi de o engin, açık gökyüzünün mavisi.
A sky so blue and the white sails.
Günler nasıl geçiyor farkına bile varmıyoruz.
How blue and tender is yonder sky
Gökyüzü ne kadar mavi ve yumuşak
The greatest assembly of artists in the world will entertain you under the blue canopy of the open sky.
Dünyanın en büyük artistler birliği Sizleri mavi gökkubbenin altında eğlendireceğiz.
The light ringing of the small bell rose to the sky like a weak voice soon drowned in the blue immensity
Küçük çanın hafiften çalışı, zayıf bir ses gibi gökyüzüne yükselmiş kısa bir süre sonra da mavi sonsuzlukta boğulmuştu.
ocean all green, sky blue, earth good.
Masmavi okyanus ve gökyüzü, bereketli topraklar.
But you cannot see the sun on the water... or the blue of the sky.
Ama suyun üzerindeki güneşi göremezsin... ya da gökyüzünün maviliğini.
- But the sky is so blue!
- Ama gökyüzünde tek bir bulut yok!
In May that sky was light blue.
Mayıs ayında gökyüzü açık maviydi.
The sky is as blue as it is for the giants.
Gökyüzü devlere göre de mavi, bize göre de.
And in the summer, the sky spreads out like a tall, blue sail.
Yazları da gökyüzü büyük, mavi bir yelken gibi yayılır.
So big, it was big and empty like that big, empty, blue sea and sky.
Öyle büyük, o kadar büyük ve boştu ki mavi deniz ve gökyüzü gibi büyük ve boştu.
The sky's as blue as a tragedy.
Gökyüzünün maviliği sanki bir felaket habercisi.
Or some blue, like the color of the sky.
Ya da gökyüzü gibi mavi.
The captain means the oranges that grow beneath the blue Valencian sky.
- Kaptan, Valencia'nın mavi gökleri altında yetişen portakallar edmek istiyor.
The sky is blue.
Gökyüzü mavidir.
Where the sky's as blue as the South Seas
Göğün Güney Denizleri kadar mavi olduğu yer.
Florence, where the sky's as blue as the South Seas
Floransa, göğün Güney Denizleri kadar mavi olduğu yer.
The sky's blue, ain't it?
Gökyüzü mavi, değil mi?
Flowers... animals... the blue of the sky... music.
Çiçekler böcekler gökyüzünün maviliği müzik...
Oh, I don't know. It's the blue of the sky, our relationship.
Bilmiyorum, gökyüzünün maviliği gibi, işte bizim ilişkimiz böyle.
Yes, you see, the sky was so blue today...
Evet.
Alva, the sky is not white, it's blue.
Alva, gökyüzü beyaz değil, mavi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]