Blue water tradutor Turco
192 parallel translation
In the blue water and the blue firmament the violins sow their haunting strains and the love vows of the sender ever sweeter and more tender hold you in love's embrace again
Mavi sular ve mavi gökyüzünde Kemanlar zor unutulan nağmeleri çalmakta Göndericinin yaptığı kur, her daim daha tatlı ve daha dokunaklı
How you'd have loved the North Cape and the fjords and the midnight sun, to sail across the reef at Barbados, where the blue water turns to green, to the Falklands where a southerly gale rips the whole sea white!
Kuzey kutbunu ne kadar sevebilirdin. Ya fiyortları ve gece yarısı güneşini. Mavi suların yeşile döndüğü Barbados'sun kayalıklarından, güneyli fırtınaların denizleri beyaza çevirdiği Falkland adalarına yelken açmak ne kadar hoşuna gidebilirdi.
Looking at him, I could see white sails and blue water.
Ona bakarken, beyaz yelkenlileri ve mavi suları görebiliyordum.
I'll call it Blue water... "Blue Waves".
Adını "Mavi Dalgalar" koyacağım.
One bait was down 40 fathoms, the second was at 75 and the third and fourth were down in the blue water at 100 and 125 fathoms.
İlk yem 40 kulaç, ikinci yem 75 kulaç, 3. ve 4. yemler sırasıyla 100 ve 125 kulaç derinlikteydi.
Sunshine, blue water... mandoIins.
Güneş, deniz, kumsal. Mandolin.
You can't beat the Greek Islands for sand and blue water.
Hiç bir şey Yunan adalarındaki deniz ve kumun yerini tutmaz.
But that hot sand, that blue water, that's for me.
Ama o sıcak kumlar, masmavi deniz.
One gentlemen invited Jeffrey into the men's room to play with the blue water.
Bir adam, Jeffrey'yi tuvaletteki mavi suyla oynamaya davet etti.
On one hand endless forests... and on the other hand the blue water of the Mediterranean.
Bir yanda uçsuz bucaksız ormanlar diğer yanda ise masmavi sularıyla Akdeniz.
Spread open upon the surface of the blue water.
* Mavi suyun yüzeyine dağılıyor *
A blue water view and the fireplace he loved so much.
Deniz manzarası ve çok sevdiği o şöminesi.
Over waves of blue water I see your innocent face with a scent of beads I see your black eyes.
Mavi suyun dalgaları üzerinde masum yüzünü ve boncukvari siyah gözlerini görüyorum.
The blue water's not good for him?
Mavi su ona yaramaz mı?
- In the blue water off Miami today...
- Bugün Miami açıklarında...
In the blue water off Miami Beach today, divers...
- Bugün Miami sahili mavi sularında, dalgıçlar- -
It's beautiful beaches and blue water.
Orası güzel kumsallar ve masmavi bir deniz.
Abundant blue water.
Bol, masmavi bir su.
I want papyrus growing on the banks. Like the ones in Alexandria,... and blue water full of fish
Aynen İskenderiye'deki gibi ve mavi renkli su, balık dolu olsun.
You heading for blue water?
Açılacak mısın?
And this is where we set up the bar... and everything like that, tequila, champagne... and this is the blue water.
Barı buraya kuracağız..... tekila, şampanya gibi ve mavi su.
Blue sun, blue water.
Mavi güneş, mavi su.
You can look out and that water ain't exactly blue, and it ain't exactly purple.
Bakarsın, su ne tamamen mavi ne de tamamen mordur.
When this war is over, I shall lie in my own bathtub filled with blue Italian water, and sing and sing and sing.
Bu savaş bittiğinde mavi İtalyan suyuyla dolu küvetime uzanıp şarkı söyleyeceğim.
The water is clear and blue and very cool.
Su berrak, mavi ve serin.
Now, the good professor's been kind enough to invite me to lunch with him at the exclusive Greenview Club, where the blue blood flows like water and the carpets are thicker than porterhouse steaks.
Profesör, özel Greenville Club'da beni öğle yemeğine davet etti. Orada mavi kan, su gibi akar ve halılar, biftekten kalındır.
That water's even hotter, and that soap gives out as much lather as blue cheese.
Altıncı cadde kürkü gibi sıcaklamış ve yorulmuş bir şekilde buraya geliyorum ve üstelik su sıcak ve sabun da peynir kadar bile köpürmüyor.
But you cannot see the sun on the water... or the blue of the sky.
Ama suyun üzerindeki güneşi göremezsin... ya da gökyüzünün maviliğini.
Now he speeded up as he smelled the fresher scent and his blue dorsal fin cut the water.
Taze kokuyu alınca hızını arttırdı. Sırtındaki mavi yüzgeç suyu yarıyordu.
The seven branches of the delta estuary of the river Ota drain and fill at their usual hour, precisely at their usual hour, with fresh water rich with fish, grey or blue, depending on the season and time of day.
Ota Irmağı'nın delta üzerindeki... yedi kolunda,... her gün belli saatlerde,... her gün tam o saatlerde, alçalıp yükseliyor sular. Balık dolu serin sular. Kimi zaman külrengi, kimi zaman mavi.
Give him freedom and he will sit in the water until he turns blue.
Ona biraz özgürlük ver ve maviye dönene kadar suyun altında otursun.
The water was cool and clear, blue.
Su serin, temiz ve maviydi.
The water is so blue.
Deniz ne kadar da mavi.
That interaction between starlight and petal- - or water, or Van Gogh- - is what makes blue.
Yıldız ışığı ile yaprak, su veya Van Gogh arasındaki bu etkileşim mavi olarak bildiğimiz rengi doğuruyor.
A place with blue nitrogen skies oceans of liquid water cool forests soft meadows. A world positively rippling with life.
Mavi nitrojenden gökyüzü ile, sivi haldeki okyanuslariyla, serin ormanlariyla, yumusak çayirlariyla, her yerinden hayat fiskiran bir dünya.
You open a box of blue soap. You run your hands under the water to feel the temperature.
bir kutu mavi sabun açıyorsun sıcaklığına bakmak için elini suyun altına sokuyorsun
" Lobster are red, water is blue.
"Istakozlar kırmızıdır, deniz mavidir."
We got blue skies, nice warm water and a cold beer.
Mavi gökyüzü, hoş ılık su ve soğuk bir bira.
You go down to the bottom of the sea... where the water isn't even blue anymore... where the sky is only a memory... and you float there in the silence.
Denizin dibine gidersin... suyun artık mavi olmadığı ve artık gökyüzünün sadece bir hatıra olduğu yere. Sessizlikte yüzer... ve orada kalırsın.
Water's wet, the sky's blue, women have secrets.
Su ıslak, gök mavi, kadınların sırları var.
Water's wet, the sky is blue and old Satan Claus is out there, just getting stronger.
Su ıslak, gök mavi Ve eski Şeytan Claus da güçlenecek almak, orada bir yerde.
" If the water turns blue, a baby for you.
" Eğer sıvı maviye dönerse hamilesiniz
I know you were concerned about how the layout was gonna be, but I'm picturing'you and beautiful white beaches, and powder-blue skies, crystal beautiful water.
Düzenlemelerle ilgili kaygilandigini biliyorum, ama seni ve kumsallari gözümün önünde canlandiriyorum, masmavi gökyüzünü, ve kristal berrakligindaki denizi.
- Blue toilet water!
- Mavi tuvalet suyu!
The King's water is blue, sir. So?
- Kralın sidiği mavi, efendim.
Whether a man's water is blue or not is neither here nor there.
Bir adamın sidiğinin mavi olup olmamasının bir önemi yoktur veya burada olup olmamasının da.
There are three million litres of water underneath the Blue Dunes.
Mavi kumların altında 3 milyon litre su vardı.
The yellow of the sun and the blue of the water make the green of plants.
Bitkileri yeşillendiren, suyu mavileştiren Güneşin sarısı.
Blue Water, you clear?
Mavi 1, güvende misin?
One of those island beaches where the water's way too blue.
Suyun masmavi olduğu adalardaki sahillerden birindeyim.
He let go on the sixth race in Chicago, won by Drinkable Water by two lengths over Vegetable Soup and five over Blue Foundation.
Şikago'da İçilebilir Su'nun kazandığı, sebze Çorbası'nın... iki boy ve Mavi Çeşmenin 5 boy önde gitmesine izin verdi.
water 1797
waterloo 19
waters 51
waterfalls 20
watermelon 24
waterford 37
waterboy 18
water under the bridge 69
water bottle 23
water running 52
waterloo 19
waters 51
waterfalls 20
watermelon 24
waterford 37
waterboy 18
water under the bridge 69
water bottle 23
water running 52
water dripping 16
water will keep running 21
water splashes 16
blue bloods 102
blue shirt 26
blue jeans 16
blue eyes 153
blue moon 21
blue one 16
blue team 58
water will keep running 21
water splashes 16
blue bloods 102
blue shirt 26
blue jeans 16
blue eyes 153
blue moon 21
blue one 16
blue team 58