Bud tradutor Turco
6,353 parallel translation
He put a bead containing the Sonic Hedgehog molecule on the opposite side of a growing fin bud.
Sonic hedgehog molekülünü içeren bir bilyeyi büyümekte olan bir yüzgeç tomurcuğunun ters tarafına yerleştirdi.
Keep at it, thanks bud.
Devam edin. Teşekkürler meslektaş.
Hey, bud, what's the good word?
Hey adamim, iyi bir haber mi?
But what happened to us getting up off our ass and growing our own bud, though... the community garden?
Ama bizim kendi ayaklarımızın üstünde durup, kendi esrarımızı yetiştirme..., planlarımıza ne oldu... Topluluk bahçesi olayı?
It'll nip this plea-deal nonsense in the bud.
Sanık uzlaşma anlaşmasını başından engeller bu olay.
You didn't even screw her, bud.
Kızı götüremedin bile dostum.
Hey, bud.
- Selam, dostum.
Soft, smooth with just a hint of breast bud on the horizon.
Yumuşak... Pürüzsüz... Daha yeni yeni tomurcuklanıyor.
Hey, Bud.
Hey, Bud.
Hey, bud?
Hey, ahbap?
Thanks, bud.
Sağol dostum.
You dropped these, bud.
- Bunları düşürdün dostum.
Hey... hey, bud.
Hey... hey, dostum.
He'll have a Bud.
O tomurcuk alacak
Thanks, bud!
Sağ ol dostum.
All right, bud.
Pekala, dostum.
Did you also read where I have every Bud Fox wannabe dumped in a local landfill?
Karşıma çıkan her Bud Fox özentisini hangi çöplüğe attığımı da okudun mu?
- See you, bud.
- Görüşürüz, dostum.
Thanks, bud.
Sağol, ahbap.
Bud, she's a friend of Nick's.
Bud, kız Nick'in arkadaşı.
No, bud, he can't see wesen.
Hayır Bud, Wesenları göremiyor.
And a woman's real age. So let's just nip it in the bud before somebody actually does take offense.
Şimdiden birileri alınmadan buna bir son verelim o yüzden.
Bud!
Lan!
If you want to quit your job, you can leave whenever you want, but if you want to keep your tenure, you're here till 3 : 15, bud.
Eğer işi bırakmak istiyorsan istediğin zaman gidebilirsin ama görev süren devam etsin istiyorsan saat 15 : 15'e kadar burdasın dostum.
Hold on, I got to take this, bud.
Dur biraz, bunu açmam lazım. Selam Nick.
Sorry, bud.
Kusura bakma dostum.
- Hey! I got to go, bud.
- Ben artık gidiyorum.
Get these engines running, bud.
Bu motorları çalıştır, dostum.
That ended five minutes ago, bud.
5 dakika önce vaktimiz sona erdi.
Bud Caligari.
Bud Caligari.
Hey. Uh, bud, listen.
- Dostum, dinle.
I'm Bud. We sort of ran into each other when you broke up the wedding.
Düğünü böldüğünde karşılaşmıştık.
Bud, if this is a police matter, I can still help you.
Bud, polislik bir durum varsa hâlâ yardımcı olabilirim.
Hey, Bud, what are you doing here?
Bud, burada ne işin var?
My God, Bud, you brought a Grimm to my shop?
Bud, dükkânıma Grimm mi getirdin?
- Bud, I got this.
- Bud, bana bırak.
Well, if it ain't Bud Wurstner, the Grimm lover.
Grimm âşığı Bud Wurstner değil mi bu?
Forget the talk, Bud.
- Konuşmayı boş ver Bud. Hayır, hayır!
He threatened you too, Bud.
- Seni de tehdit etti Bud.
I want to be your couch bud.
Senin ekürin olmak istiyorum.
Now, just relax your face, bud.
Şimdi yüzünü rahat bırak, dostum.
Hey, sorry, bud.
Hey, üzgünüm ahbap.
- Yeah. But we do need to nip it in the bud.
Fakat bunu başlamadan durdurmamız gerekiyor.
You need to nip this in the bud.
Bu olayı daha yolun başındayken çözmen gerek.
- Hey, Max. - Hey, bud.
Selam, Max.
- Hey, little bud. Hello.
- Hey, küçüğüm.
- How was school, bud?
- Okul nasıldı ahbap?
It's the only way to nip this in the bud.
Bunu başından engellemenin tek yolu bu.
- Come on, bud.
- Baba!
I...
Ben Bud.
♪ in foreign land ♪ Hey, bud.
- Hey, ahbap.