Close to tradutor Turco
26,337 parallel translation
If the description is close to what the manager described... we will believe you.
Eğer müdürün anlattığına yakınsa sana inanacağız.
UCLA? It's too close to home.
- Kaliforniya Üniversitesi, Los Angeles?
The farmer shoots the magpie when it flies too close to the barn.
Ambara yakın uçtuğu zaman çiftçi onları vurur.
You have to get close to the Shogun, and in order to do that, you have to be able to harden.
Şogun'a yaklaşmalıyız ve bunun için de. sertleşmen gerekiyor.
It's also got about a dozen men making sure nobody gets close to him.
Ayrıca kimse yanına yaklaşamasın diye bir düzine de adamı var.
All right, I've got a plan to get us close to Turnbull.
Pekala, Turnbull'a yaklaşabilmemizi sağlayacak bir planım var.
Not in large ways, but in some ways, in smaller ways, and, uh, meaningful ways for all of you or anybody that's close to me.
Çok büyük şeyler değil ama bazı şeyler küçük şeyler, sizin için anlam taşıyan şeyler farklı.
Our Intel tells us that a group of Chechen rebels is close to obtaining it.
İstihbarata göre bir Çeçen grup bunları ele geçirmeye çok yakınmış.
Tell me if you can get me close to him.
Beni ona yaklaştırabileceğini söyle.
I shouldn't be anywhere near close to you or the mayor of our city.
Senin yakınında olmamam lazım ya da şehrin belediye başkanı.
He's trying to prove to me that everyone I--I--I come in contact with, everyone close to me dies, and he's right.
Bağlantım olan, bana yakın olan herkesin öldüğünü kanıtlamaya çalışıyor bana.
And I am this close to using whatever little power I have in this position to get rid of you.
Ve senden kurtulmak için elimdeki küçük güce başvurmama ramak kalmış durumda.
But a mind like Collins'can advance that science to where a sensitive enough neurological implant can read the electrical impulses of someone close to it, even if that person doesn't have any electrodes on them.
Ama Collins'inki gibi zekâlar bu bilimi yeterince hassas bir nörolojik implantla ona yakın birinin elektriksel vuruşlarını okuyabilecek bir noktaya taşıyabilir o kişide herhangi bir elektrot olmasa bile. - Zihin okuma mı?
Now, do not get too close to the corium.
Şimdi, koryuma çok yaklaşmayın.
So I need you to promise that you're gonna stay close to your mother and stay hidden.
Annenin yanında kalacağına ve saklanacağına dair söz ver.
Stay close to the shoulder.
Bankete yakın git.
Those close to him must always take care not to follow suit.
Ona yakın olanlar, davranışlarını taklit etmekten daima kaçınmalı.
I'm sorry, but, uh, if you think that they killed your husband and that they are trying to kill you, why are you staying so close to their campus?
Üzgünüm ama, eğer kocanı öldürdüklerini ve seni öldürmeye çalıştıklarını düşünüyorsan neden yerleşkelerine bu kadar yaında kalıyorsun?
It felt amazing to be close to you the other night.
Geçen gece sana yakın olmak o kadar iyi hissettirdi ki.
- You're not close to your in-laws?
- Onun ailesine yakın değil misiniz?
Let me know when we get close to Raleigh.
Raleigh'e yaklaştığımızda haber verin.
If you can get me close to Roman, I will see this through.
Beni Roman'a yaklaştırabilirsen, bu işi halledebilirim.
I was only close to my daughter was when I strangled her to death.
Benim kızıma yakın olabildiğin tek zaman onu öldüresiye boğduğum zamandı.
keeps it close to the vest, but I know he's disappointed.
Babamı bilirsin, belli etmez ama eminim hayal kırıklığına uğramıştır.
It has two bedrooms, and it's really close to some really great schools.
İki yatak odası var. Çevredeki büyük okullara da çok yakın.
I don't know... just to see if it came close to what we had.
En azından ne yapmak üzere olduğumuzu daha iyi görebilirdik.
And you're too close to this by a mile.
Ve sende buna oldukça yakınsın.
When murder hits this close to home... it makes you see the world in a new way.
Cinayet bu kadar sarsıcı olduğu zaman Dünya'ya yeni bir açıdan bakmanızı sağlar.
That is, wind velocity, core temperature. We need to know how fast and how close that tornado is at all times, so hack a government weather satellite.
Sürekli olarak kasırganın ne kadar hızlı ve ne kadar yakın olduğunu bilmemiz lazım yani bir devlet hava uydusunu hackle.
I don't have to be anywhere. You know, if you'd told me this is what you do after you close... I would've been here every night.
Eğer kapattıktan sonra böyle olduğunu söyleseydin her gece buraya gelirdim.
Now I think it's time to bring this sit-in to a close.
Sanırım artık sona erdirmemiz gerekiyor.
She meant : how close are we to the Pentagon office?
Demek istediği : Pentagon ofisinden ne kadar uzaktayız.
We have to close the door.
Kapıyı kapamalıyız.
How close are you to formulating a workable vaccine?
Tesir edecek bir aşı bulmana ne kadar kaldı?
She told me, when she had to do a sad scene, she couldn't get emotional, because her throat would close up, and she couldn't sing.
Bana dedi ki, üzücü bir sahne yapması gerektiğinden boğazı tıkanacağı ve şarkı söyleyemeceği için üzgün olamadığını söyledi.
It's'cause he thinks you're trying to close the place down.
Çünkü burayı kapatmaya çalıştığını düşünüyor.
Well, I, for one, am not waiting for them to close this shelter at the end of the week, and I am not wandering on foot for 20 miles to find my way to another shit hole that they'll close next week to open a box store or um... a paper store, a bag store, or a goddamn pet store!
Şahsım olarak, bu haftanın sonunda bu barınağı kapatmalarını beklemeyeceğim yerine bir kutu mağazası ya da bir kağıt mağazası, çanta mağazası veya lanet bir hayvan mağazası açmak için sonraki hafta kapatacakları kapatacakları başka bir çöplük bulmak için 32 kilometre yürümeyeceğim!
But there are 18 buildings in close proximity to the tower.
Fakat kulenin yakınlarında 18 bina var.
Not too close. Well, we have to get close enough to get a radiation measurement from right next to the Elephant's Foot.
Pekâlâ, Fil Ayağı'nın hemen yanından radyasyon ölçümü yamak için yeterince yakına gelmemiz lazım.
C.O.D. is a close-range GSW to the back of the head- - no witnesses.
Ölüm nedeni kafasına yakın mesafeden aldığı kurşun. Görgü tanığı yok.
Go to... go to all the open houses, case the joint up close, check out all the security stuff.
Satılık eve gider, mahalleyi yakından görür ve güvenliği detaylıca incelersin.
It's like, a vessel is supposed to close after birth, and Lucy's didn't.
Bu, doğumdan sonra kapanması gereken damar gibi bir şey ve Lucy'ninki kapanmamış.
She on the last-ditch attempt to close the valve before her open-heart surgery tomorrow.
Kapağın kapanması için son çareyi denediler yarınki açık kalp ameliyatından önce.
Maybe it was just the dose she needed to close the vessel.
Belki de verdiğimiz tam da damarın kapanması için gereken dozdu.
I want to get a real close up of that genitalia of yours.
Cinsel organlarına yakın olmak istiyorum.
Well, I'd actually like for us to be close, but maybe we start with our favorite books and work our way up to my husband's sex organs.
Aslında yakın olmamızı isterdim ama en sevdiğimiz kitaplarla başlayarak kocamın cinsel organına doğru çıksak daha iyi olur.
- Yeah, it's horrible, but my mom said that detectives are under so much pressure to close their cases, and some of them are just willing to do whatever it takes.
- Evet, bu korkunç ama Annem, dedektiflerin davalarını kapatmak için çok baskı altında olduklarını ve bazılarının da ne gerekiyorsa onu yaptıklarını söyledi.
I didn't want to close that door.
Kapıyı kapatmak istememiştim.
- I'm ready to close.
- Kapatmaya hazırım.
Then you tried to frame her new dealer. Am I getting close?
Öldürüp suçu yeni torbacıya attın.
Just keep your phone close, and I'll let you know when to come in, okay?
Telefonunu yakında tut ki ne zaman geleceğini haber vereyim, tamam mı?
close to you 34
tomas 217
touche 95
toto 177
toes 106
to infinity and beyond 21
toma 39
tomo 54
today is my birthday 30
tone 191
tomas 217
touche 95
toto 177
toes 106
to infinity and beyond 21
toma 39
tomo 54
today is my birthday 30
tone 191