Do you trust me tradutor Turco
1,241 parallel translation
- Do you trust me?
- Bana güveniyor musun?
Do you trust me?
Güveniyor musun?
- Do you trust me?
Bana güveniyor musun?
Hank, do you trust me?
Hank, bana güveniyor musun?
Rex... do you trust me on this?
Rex... bana bunda güveniyor musun?
Do you trust me?
Bana güveniyor musun?
- Do you trust me?
- Bana güvenmiyor musun?
Do you trust me or don't you?
Bana güveniyor musun, güvenmiyor musun?
You've gotta ask yourself, Jeffrey... do you trust me?
Artık yolumuz bir. Ben senin için çalışıyorum. Kendine şunu sor Jeffrey...
Do you trust me?
Bana güveniyor musun? Bana güveniyor musun?
God - - "susan, do you trust me?"
Tanrım - - "Susan, bana güveniyor musun?"
So do you trust me?
Peki sen bana güveniyor musun?
You don't trust me, do you?
Bana güvenmiyorsun, değil mi?
After all that's happened, how do you expect me to trust you?
Olan biten bunca şeyden sonra, benden sana güvenmemi nasıl beklersin?
Trust me, you don't want to know me the way you think you do.
İnan bana, Gerçekte, beni tanımak istemezsin.
You don't trust me, do you?
- Haklısın, haklısın. - Bana güvenmiyorsun değil mi?
What can I do to make you trust me?
Bana güvenmen için ne yapabilirim?
Suggests that you do not trust me, madam?
bana güvenmemenizi öneririm, hanımefendi?
You trust me to do this?
Bu konuda bana güveniyor musun?
You still don't trust me, do you?
Bana hala inanmıyorsun değil mi?
- Do you not trust me?
- Bana güvenmiyor musun?
And why do you trust my teacher over me?
Hem, öğretmene benden daha fazla nasıl güvenebiliyorsun?
I trust you will stand in my stead and do everything in your power to bring my daughter back to me.
Yerime geçip kızımı bana sağ salim getirmek için elinden geleni yapacağına inanıyorum.
You don't trust me to do my job?
İşimi yapacağıma güvenmiyor musun?
You ask me to do something that could hurt me if I didn't trust you.
Benden sana güvenmezsem, zarar göreceğim birşey yapmamı iste.
None of it had anything to do with you or how much I love you, Nathan, you have to trust me.
Hiçbiri ne seninle ne de sana olan sevgimle ilgili değildi Nathan, bana güvenmelisin.
You still do not trust me, do you?
Bana hala güvenmiyorsun, değil mi?
How can I do my job if you don't trust me?
Eğer bana güvenmezseniz, işimi nasıl yapabilirim?
You want details, or do you want to trust me?
Detayları mı istiyorsun yoksa bana güvenmek mi?
You do not wanna go in there, trust me.
Emin ol oraya girmek istemezsin.
I know you trust me, Mr. Köves, but there's a proper way to do things.
Bana güvendiğini biliyorum, Bay Köves, ama her işin bir adabı vardır.
They're bad guys. Trust me, Linda. I know'em a whole lot better than you do.
Onları senden iyi tanıyorum.
Trust me. You do not wanna be the kid that's on the other end of the bench.
Yedek kulübesine çakılıp kalmış bir çocuk olmak istemezdin.
you do trust me, don't you? I don't right now. - Well, all right.
ve Benim bebeğim açlıktan ölüyor lütfen beni dile...
And I do appreciate you putting your trust in me.
Ve bana olan güveninizden dolayı size minnettarım.
Well, you know, people do trust me.
Bilirsin, insanlar bana güvenirler.
If we could just switch roles and you could be the parent and I would be the child and you could tell me what to do and I would listen to you and I would trust you.
Rolleri değiştirebilseydik ve.. .. sen ebeveyn ve ben çocuk olsam... Ve bana ne yapacağımı anlatabilirdin.
You could really do something, trust me.
Gerçekten de bir şeyler yapabilirsin, inan bana.
- Trust me, Shalini I do. Are you telling me the truth?
Bana doğruyu söylüyorsun, değil mi?
You don't trust me, do you?
- Marshall...
How long do we have to be married, Lynette, until you actually trust me?
Lynette bana güvenmen için daha ne kadar evli olmamız gerek?
Trust me, you do not want to go up there.
Güven bana, Oraya çıkmak istemezsin
- How do you know what I'll say? Trust me.
- Ama ne diyeceğimi nereden biliyorsun?
Son, you trust me. You will not do well in prison.
- Evlat, inan bana hapishaneyi pek sevmezsin.
Now all you have to do is just trust your instincts and let me watch for the ball.
Yapman gereken tek şey, içgüdülerine güvenmek. Topu izleme işini bana bırak sen.
Yeah, I know, but at a certain point, she needs to just... you know, trust me to do the right thing.
Evet, biliyorum, ama bazen, sadece bilirsin, doğru şeyi yapacağıma dair bana inanmasını istiyorum.
And trust me, once you get to know Jules, you're gonna love her just as much as I do.
Ve inan bana, Jules'u tanıdıkça, onu sen de benim kadar seveceksin.
- So why do you not trust me now?
Öyleyse artık neden bana güvenmiyorsun?
Please, sheriff, you have to trust me, I can do this.
Lütfen Şerif. Bana güvenmek zorundasınız.
Plus, you do not want to mess around at this depth, trust me.
Ayrıca, bu derinlikte şaka olmaz. İnan bana.
Trust me, you don't want to do this, pal.
Güven bana, bunu yapmak istemezsin, dostum.
do you 11143
do you understand me 803
do you understand english 18
do you understand 3234
do you love me 464
do you speak english 171
do you know me 118
do you remember me 298
do you like music 40
do you want to marry me 20
do you understand me 803
do you understand english 18
do you understand 3234
do you love me 464
do you speak english 171
do you know me 118
do you remember me 298
do you like music 40
do you want to marry me 20
do you know 1210
do you hear me 1638
do you really love me 16
do you know what that's like 19
do you remember 811
do you mind 1332
do you play 74
do you know who i am 370
do you copy 753
do you see 360
do you hear me 1638
do you really love me 16
do you know what that's like 19
do you remember 811
do you mind 1332
do you play 74
do you know who i am 370
do you copy 753
do you see 360