Everything's in place tradutor Turco
195 parallel translation
Then I like opening oysters, and I like the clowning around in Joe's Place... and the laughs and the music and everything.
O halde istiridye açmayı seviyorum, Joe'nun Yeri'nde soytarılık etmeyi gülmeyi, müziği ve her şeyi.
He's still there and everything's in place.
Hâlâ oradaydı. Her şey hazır.
Everything else seems to be in a different place.
Ama bunun dışında her şey yer değiştirmiş gibi.
Yes, sir. In the first place, Buckley, you look at this house and everything and you probably think, He's well-off.
Öncelikle, Buckley, bu eve ve içindekilere baktığında muhtemelen bu adamın durumu bayağı iyidir diye düşünüyorsundur.
Everything - every single thing that took place in that courtroom says he's guilty.
Her şey - o mahkeme salonunda yer alan en küçük şey onun suçlu olduğunu söylüyor.
Miss Paisley, if you had entered Rinditch's apartment, and done everything you said, your fingerprints would be all over the place.
Bayan Paisley, Rinditch'in dairesine girmiş ve söylediğin her şeyi yapmış olsaydın, parmak izlerin her tafarta olurdu.
You must shut out from your minds everything except what will take place in this court.
Sizden beyninizi bu mahkeme salonu içinde gerçekleşenler dışında her şeye kapamanızı istiyorum.
Everything is in place for the ceremony to begin.
Törenin başlaması için her şey hazırlanmış durumda.
Everything in its place. Everything in it's own good time.
Her şeyin bir yeri ve zamanı vardır.
- Everything's in its place. Except us.
- Bizim dışımızda her şey yerinde.
So it's nice when everything's in its place.
Her şeyin yerli yerinde olması güzel.
There's a place for everything, and everything in its place.
Her şeyin bir yeri vardır, her şey yerli yerinde olmalıdır.
- Everything's in place.
- Her şey yerli yerinde.
Everything's in place.
Her şey çok uygun.
Everything's in place!
Her şey tıkırında!
- Everything's in place, so relax.
Her şey yolunda, rahat ol. Evet, çantalar hazırlandı.
Everything's in place.
Her şey düzgün gibi.
We're in the place, everything's going fine.
Oradayız, herşey yolunda gidiyor.
Everything's in place.
Her şey yerli yerinde.
It's about the end to everything... and it starts here in this place... with an evil that returns and takes over Hobb's End... piece by piece, starting with the children.
Her şeyin sonunun gelmesi hakkında. Ve her şey burada başlıyor. Bir kötülük geri dönüyor ve yavaş yavaş çocuklardan başlayarak Hobb Çıkmazı'nı ele geçiriyor.
Everything's put in its place.
Yardım istermisin? Her şey yerli yerinde.
So everything's in its place, right, Cristina?
Yani, her şey olması gerektiği gibi. Değil mi, Cristina?
Everything in mine has its specific place and it's all arranged just so.
Benim odamda her şeyin belli bir yeri vardır ve çok düzenlidir.
Everything has its place in the flow of life.
Hayatın akışında herşeyin bir yeri vardır.
Then I like opening oysters, and I like the clowning around in Joe's Place and the laughs and the music and everything.
O halde istiridye açmayı seviyorum, Joe'nun Yeri'nde soytarılık etmeyi gülmeyi, müziği ve her şeyi.
Everything's in place.
Her şey hazır.
I'll contact Sheridan as soon as everything's in place.
Hazırlıklar tamamlanır tamamlanmaz Sheridan'la bağlantı kuracağım.
It would appear that everything is in place.
Her şey çok iyi hazırlanmış bence.
The woman who's going to own this place and everything in it.
Bu yerin ve içindeki herşeyin sahibi olacak kadın.
Everything's in place, police, security, the works The international press will be at the reception
Her şeyi hazırladık Basında burada
If the worst were to happen, then our own dear Roger would do everything in his power to step into Osborne's place.
Eğer en kötüsü olursa o zaman sevgili Roger'ımız Osborne'un yerini alır.
Everything's in the same place, but...
Herşey eynı yerde, ama.
If we can reach them, it's worth everything : the waiting, the risks... And if I didn't believe in taking risks, I never would have met Dylan in the first place.
Onlara ulaşırsak, yapılan her şeye değecek beklemeye, tehlikelere ve riske girmeye inanmasaydım Dylan'la daha işin başında tanışmazdım.
No techs, no nurses or anything in the whole place... and so all the kids are going crazy... and all the little couples are sitting there making out... while they have the chance and everything...'cause there's no one around watching.
Teknoloji yok, hemşireler yok hiç bir şey yok... bu nedenle tüm çocuklar şansa ve her şeye... sahiplerken deliriyor... ve bütün küçük çiftler orada oturup aşk yaşıyorlar... çünkü kimse onları, izlemiyor.
And Tara's in her new place and everything?
Tara yeni yerine geçti demek?
It's gonna be a big chain, they'll come marching in... with their business models, and their architects and designers... change everything, the place will lose all its personality and charm.
Burası büyük bir zincirin halkası olacak. Şirket mimarları ve tasarımcılarıyla gelip her şeyi değiştireceklerdir. Burası kişiliğini ve büyüsünü kaybedecek.
And the thing that helps me deal with it is having a place that hasn't changed like everything else in my life.
Ve bununIa baş etmemi sağIayan şey... ... hayatım gibi değişime uğramamış bir yerin oIması.
Okay, everything's in its place.
Battaniyeye arkadaşlık etsin diye.
I understand everything's in place for the coup.
Darbe için herşeyin yerli yerinde olduğu anlaşılıyor.
You hit the pause button, and everything just stays in that one place... and to the characters... that one moment becomes their whole world, because it's the only thing that exists to them.
Duraklat tuşuna bastığında her şey bir anlığına duruyor. O an, karakterlerin tüm dünyaları haline geliyor çünkü var olan tek şey bu.
And in the light of this, everything falls into place.
Ve bu gerçeklerin ışığında, her şey yerli yerine oturuyor.
- Everything's in place, Mr President.
- Her şey hazır Sayın Başkan.
But what if you've seen all the places and everything's already in its place and you still can't sit still?
"Peki ya her yeri gördüysen ve her şey yerli yerindeyse..." ".... ama yine de kabına sığamıyorsan. "
Almost everything's in place.
Nerdeyse herşey hazır.
Methylene chloride's found in aerosols, paint removers, metal cleaning products, polyurethane- - basically everything that was used to rebuild this place.
Metilen klorür spreylerde bulunur, boya çıkartıcılarda, metal temizleyicilerde, poliüretanda... kısacası burayı onarmak için kullanılan her şeyde.
They obviously knew they were going to come to a safe place, and one of the keys that tells you it's going to happen is when one of the team pokes its head out of the water in order to make sure that everything is safe on the bank.
Güvenli bir yerde sahile çıkacaklarını biliyorlardı. Bunun olacağını gösteren önemli noktalardan biri ekipten bir yunusun kafasını sudan çıkararak kıyının güvenli olduğunu kontrol etmesidir.
Anatomically, everything's in the right place, it's in perfect working order and I'm really quite bright, so what seems to be the problem?
Anatomik olarak her şey doğru yerinde ve gayet de iyi çalışıyor. Oldukça da zekiyimdir, sorun ne?
Everything's in place.
Gitmeliyim. Her şey yolunda.
Would gluing everything in this room to the ceiling so that it's in exactly... the same place but upside down be going too far?
Bu odadaki her şeyi tavanda aynı yere ama ters olarak yapıştırmak çok ileri gitmek mi olur?
You know, I would have invited you over to my place but everything's still in boxes from when I moved back so...
Seni kendi evime çağırırdım ama her şey kolilerde, geri döndüğümde...
Everything's in place.
Her şey yerinde.
everything's in order 22
in place 22
place 132
places 252
placed 18
place your bets 158
place of birth 22
everything is fine 327
everybody 7095
everyone 6978
in place 22
place 132
places 252
placed 18
place your bets 158
place of birth 22
everything is fine 327
everybody 7095
everyone 6978
everything 4202
every 358
everywhere 595
everyday 85
everything will be fine 299
everything is awesome 16
everything's gonna be okay 291
everything will be alright 53
everything is good 35
everything is possible 23
every 358
everywhere 595
everyday 85
everything will be fine 299
everything is awesome 16
everything's gonna be okay 291
everything will be alright 53
everything is good 35
everything is possible 23