English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ E ] / Everything changed

Everything changed tradutor Turco

1,373 parallel translation
Then, everything changed when the Fire Nation attacked.
Sonra, Ateş Ulusu saldırınca her şey değişti.
Then, everything changed when the Fire Nation attacked.
Sonra Ateş Ulusu saldırınca her şey değişti.
Long ago, the four nations lived together in harmony then everything changed when the firenation attacked
Uzun zaman önce, dört ulus birlikte uyum içinde yaşadı. Sonra Ateş Ulusu saldırınca her şey değişti.
Then, everything changed when the Fire Nation attacked.
Ateş ulusunun şavaş ilanıyla birlikte her şey değişti.
His family in Tehran became very political, more religious, and everything changed.
Tahran'dakl ailesi siyasileşti. Daha da dindarlaştı. Ve her şey değişti.
Well, after that, everything changed.
O olaydan sonra, her şey değişti.
See, I assumed that you were prepping me for father-in-law duty, and... then everything changed.
Sanırım beni kayınpeder görevine hazırlıyordun, ama sonra her şey değişti.
Before the meteor shower. After that, everything changed.
Ondan sonra her şey değişti.
Then, everything changed when the Fire Nation attacked.
Zamanla herşey değişti ve ateş ulusunun saldırıları başladı.
And that's when everything changed.
Ve o an her şey değişti.
And thereafter, everything changed forever.
ve sonra, herşey sonsuza dek değişti.
But then everything changed again.
Ama sonra her şey yine değişti.
Since that day, everything changed.
İşte o zaman olaylar biraz sapmaya başladı.
Then, everything changed when the Fire Nation attacked.
Sonra, Ateş Ulusu'nun saldırısıyla her şey değişti.
And then he found Jesus, and everything changed.
Sonra Tanrı'yı buldu ve herşey değişti.
Suddenly, in the middle of all the fighting, everything changed.
Bir anda, kavganın tam ortasında her şey değişti.
Not anymore, now everything has changed.
Daha fazla değil, ama şimdi her şey değişti.
Listen, everything's changed.
Dinle, herşey değişti.
In all these years nothing has changed, everything is exactly the same.
Bütün bu yıllar boyunca hiçbir şey değişmedi... her şey olduğu gibi kaldı.
You gotta know that everything just changed.
- Pekala. Durumun tamamen değiştiğini bilmen gerekiyor.
A toxic world with no hope of life. Then everything changed.
Bundan sonra herşey değişti.
Everything is changed now.
Artık her şey değişti.
All I do know is now that the consul's been killed, everything has changed.
Tek bildiğim Konsolos'un öldürüldüğü ve her şeyin değiştiği.
A few hours later, everything's changed.
Birkaç saat sonra, her şey değişti.
That night changed everything.
Elde edebileceğim her şeyi almaya hakkım var.
Besides everything had changed between us.
Ayrıca aramızdaki her şey değişmişti.
Everything has changed including me.
Oğlumu büyütüyorlardı. Her şey değişmişti... ben de dahil.
Everything has changed... Including me.
Her şey değişmişti... ben de dahil.
Everything has changed including me.
Her şey değişmişti... ben de dahil.
Everything has changed...
Oğlumu büyütüyorlardı.
Then I met you... and everything changed.
Ve en nihayet güvenebileceğim, ve bana güvenebilecek... birisiyle tanıştım.
Everything has changed including me. They're raising my son.
Oğlumu büyütüyorlardı.
- I don't know.But he changed his thinking everything about the way he lived.
- Bilmiyorum. Ama düşünceleri değişmiş... yaşam şekli hakkında.
Then he changed his meds, his immune system rebounds, his viral load drops, everything's getting better, but he's getting sicker.
... bağışıklık sistemi kendini toplamış, virüz sayısı düşmüş, herşey iyiye gitmiş ama kendisi daha çok hastalamış.
Well, actually, I was thinking, I've had quite a big think about everything and, um, I think I've changed my mind.
Şey, aslında düşünüyorum da konu üzerinde uzun uzun düşündüm ve sanırım fikrimi değiştirdim.
You've changed everything.
Her şeyi değiştirdin.
Tru, everything has just changed.
Tru, her şey değişti.
Everything's changed.
Her şey değişti.
for me everything has changed now.
Artık benim için her şey değişmişti.
On Wednesday, Harold's wristwatch changed everything.
Çarşamba günü, Harold'ın kol saati, her şeyi, birden değiştirdi.
I mean... you changed everything.
Her şeyi değiştirdin.
That meteorite changed everything between us.
O göktaşı aramızdaki her şeyi bitirdi.
After the Rapture, everything's changed.
Göğe Yükseliş'ten sonra her şey değişti.
My way of being in the world, it just changed everything for me.
Dünyadaki var oluş nedenim dahil, her şeyi değiştirmişti.
When Jack changed breach point, I modified everything, including explosives.
Jack arayıp gedik noktasını değiştirince, patlayıcılar dahil, her şeyi değiştirmek zorunda kaldım.
He's changed almost everything that he does.
Daha önce yaptığı hemen her şeyi değiştirmiş.
Everything has changed... Including me.
Ben de dahil her şey değişmişti.
Everything has changed... including me.
Ben de dahil her şey değişmişti.
Everything has changed... including me
Ben de dahil her şey değişmişti.
It's fin i changed everything up.
Her şey yolunda, her şeyimi değiştirdim.
One generation just changed everything.
Ama bir nesilde her şeyi değiştirmiş.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]