Feel me tradutor Turco
18,379 parallel translation
Can you feel me touching you here?
Dokunuşumu hissediyor musun?
Feel me up, Low-bo-cop.
Elle beni Robocop.
♪ Ladies, if you feel me Say, "Hell, yeah!" ♪
Hanımlar, beni duyuyorsanız "Evet!" deyin
Come on, fellas If you feel me, say, "Hell, yeah!" ♪
Beni duyuyorsanız "Evet!" deyin
Why do I feel like you're trying to outrun me, even on a treadmill?
Koşu bandında bile beni geçmeye çalıştığını, hissediyorum, neden acaba?
Sextina's music makes me feel strong, like I can do anything.
Sextina'nın müziği bana güç veriyor. Her şeyi yapabilecek gibi hissediyorum.
I mean, I have to be frank - I don't feel much like being intimate... with the threat of those pictures of me out there somewhere in the ether.
Dürüst olmam gerekirse o fotoğrafların hala buralarda bir yerde olduğu tehdidi varken pek içli dışlı olmak istemiyorum.
Seanny please just make me feel wanted.
Sean. Lütfen istendiğimi hissettir bana.
You know, it's sick, but seeing that fucker go down... made me feel so good inside, like...
Belki hasta olduğumu düşüneceksin ama o herifin geberişini izlerken... kendimi çok iyi hissettim.
Even if I did feel something for you... you want me to give up my life for you?
Sana karşı hisler beslesem bile senin için hayatımdan vazgeçmemi mi istiyorsun?
♪ What can make me feel this way? ♪
... neden böyle hissettiğimi sorabilirsin.
I could feel you, watching me... following me, that day in my training hall.
Beni izlediğini hissedebiliyordum. O gün idman salonunda beni takip ettiğini.
I almost died today and I--I realized I didn't want to die without knowing, so- - if you- - if you feel like telling me,
Bugün neredeyse ölüyordum. Bilmeden ölmek istemediğimi fark ettim. Eğer anlatmak istersen buradayım.
Is it just me, or does it feel like we're being shown something, like how it was?
Bana mı öyle geliyor yoksa bize burada olmuş şeyler mi gösteriliyor?
I just feel like I'm being pulled back into this version of me when I was, like, 12 and furious and invisible and mute.
Bu mekanda geçirdiğim her saniye ben 12 yaşımdaki kızgın, görünmez ve sessiz halime geri çekiliyormuşum gibi hissettiriyor.
I couldn't possibly know how you feel other than that you feel deeply, and you are your own person, and you're the only one who knows how to deal with your stuff, and it was wrong of me to presume.
Çok yoğun bir şekilde hissettiğin dışında nasıl hissettiğini bilemem ve senin kendi kişiliğin var ve kendi sorunlarınla nasıl yüzleşilir anca sen bilirsin. Ve ısrar etmem bir hataydı.
I'm sure you feel pretty low, but trust me there's always somebody lower than you.
Eminim moraliniz oldukça bozuktur ama inanın her zaman sizden daha kötüleri var.
In me bones I could feel we were close.
Çok yaklaştığımızı kemiklerimde hissediyordum.
I feel, as a principal shareholder, it befits me to take a more robust interest from now on.
Ana hissedar olarak, şu andan itibaren daha fazla ilgi göstermemin uygun olacağını düşünüyorum.
"I just feel like you're lying to me pretty much always."
"Çoğu zaman bana yalan söylüyorsun gibi hissediyorum."
I feel like you're trying to get me to say something about Trent that wasn't true.
Bana Trent hakkında doğru olmayan şeyler söyletmeye... çalıştığını düşünüyorum.
To answer your question, no, I don't expect you to feel sorry for me.
Soruna cevap vereyim. Hayır, bana acımanı beklemiyorum.
But the two of you... you made me feel stronger than I'd ever felt before.
Ama siz ikiniz hiç hissetmediğim kadar güçlü olduğumu hissettirdiniz.
Doesn't quite feel like the one, and it doesn't really feel like it's me.
"O" ymuş gibi hissetmiyorum, ve gerçekten ben gibi de hissettirmiyor.
Tell me how you really feel.
Gerçekten ne hissettiğini söyle.
I hate my dumb heart for making me feel things!
Aaah! Bana böyle hissettirdiği için kalbimden nefret ediyorum!
Don't know why that made me feel all sort of weird, it turned me on. Being sick.
Bunun beni neden böyle hissettirdiğini bilmiyorum garip bir şekilde, beni hastalandırıyor.
Sorry, makes me feel sick.
- Üzgünüm, bu beni sinirlendiriyor.
- Aw... - He makes me feel safe and loved and I'm so happy we're living together.
Bana kendimi güvende ve aşık hissettiriyor ve birlikte yaşayacağımız için çok mutluyum.
The cheating or the-the making me feel horrible for accusing you of cheating while you were cheating?
Beni aldattığını mı yoksa seni aldatmakla suçladığımda kendimi çok kötü hissettirdiğin için mi?
Grammy, you may have been in a coma, but I feel like it's me that just woke up.
Büyükanne komaya girmiş olan sen olabilirsin ama yeni uyanan benmişim gibi hissediyorum.
He'd he'd always feel bad the day after so he'd buy me a present.
Sonrasında hep kötü hissederdi... bu yüzden bana oyuncak falan alırdı.
I know you feel like you've compromised a lot for me, so... [sighs]
Benim için çok şey yaptığını biliyorum, o yüzden... Eğer beni hâlâ istiyorsan...
It would make me feel so much better.
Çok daha iyi hissetmemi sağlayacak.
It would make me feel so much better.
Bu beni daha iyi hissettirecek.
I can feel her yearning for him inside of me.
Kızın onun için özlem duyduğunu içimde hissedebiliyorum.
Okay, just stop trying to make me feel better.
Kendimi daha iyi hissetmem için uğraşmayı keser misin?
That supposed to make me feel better?
Şimdi kendimi daha iyi hissetmem mi gerekiyor?
So, I understand they've given you some pain meds, so hopefully you won't feel this, but... if you do, just, uh, blink twice for me, okay?
Sana ağrı kesici verildi. Bunu hissedeceğini sanmıyorum ama hissedersen iki kez göz kırp tamam mı?
Max, I feel like you're still mad at me for wanting more for us than bad seats and a struggling business.
Max, bana hala sinirliymişsin gibi hissediyorum. Sırf daha iyi bir koltukta oturalım istedim ve işle uğraştım diye. Tabii ki sinirliyim!
And I-I'm... I don't know how to do this thing that you do where you make me feel like crap and there are no words coming out of your mouth.
Nasıl yapıyorsun bilmiyorum ama ağzından tek bir kelime çıkmamasına rağmen kendimi berbat hissetmeme neden oluyorsun.
Makes me feel better knowing you have it in you.
Halen senin için bir önem arz ettiğimi bilmek iyi hissettirdi.
I feel like I've made a connection with him on some level and that he might tell me where he was being kept, where the other children are being held.
Onunla aramızda bir bağ oluştuğunu düşünüyorum belki bana kendisinin ve diğer çocukların nerede tutulduğunu söyleyebilir.
Look, I'm grateful you guys found me, but I'm starting to feel a little bit like a suspect here.
Bakın beni bulduğunuz için minnettarım ama artık burada biraz kendimi şüpheli gibi hissetmeye başladım.
Is that supposed to make me feel better?
Bunun daha mı iyi hissettirmesi gerekiyor?
Because Eric made me feel safe.
Çünkü Eric bana güven veriyordu.
When did you feel anything about me?
Ne zaman benim için bir şey hissettin?
Just made me feel...
Sadece bana hissettirdi...
And I put you down'cause it makes me feel safe.
Seni aşağılıyorum çünkü bu şekilde güvende hissediyorum.
It would make me feel better.
Daha iyi hissederim öyle.
♪ The churches never made me Feel ashamed of who I am ♪
Kiliseler neden olmadı Kim olduğumdan utanmama