Forgive me tradutor Turco
14,744 parallel translation
Forgive me, Belle.
Affet beni, Belle.
He'll forgive me.
- Sonsuza kadar zaman tanısan da bazı şeyler affedilmez. - Beni affedecek.
Lord, forgive me, it may be no reason, but we have a pagan who claims knowledge regarding the Dane army.
Lordum bağışlayın ama anlaşılan o ki iyi bir sebep yüzünden değil. Hükümdarlığımızda Danimarka ordusuna ilişkin bilgi sahibi olduğunu söyleyen bir pagan var.
- Forgive me, lord, he is Uhtred of Bebbanburg. - ( AETHELRED ) Pagan?
Pagan mı?
My lady, forgive me.
Leydim bağışlayın.
Father, forgive me, but my Lord is in need of rest.
Peder bağışlayın ama Lordumun dinlenmeye ihtiyacı var.
Forgive me.
Bağışlayın.
Forgive me, Lord.
Bağışlayın Lordum.
Forgive me, my Lord.
Bağışlayın Lordum.
Forgive me, Lord, it's never happened before.
Lordum! Bağışlayın Lordum! Daha önce hiç olmadı.
Forgive me.
Affet beni.
Forgive me, but I am told that you believe me dead?
Bağışlayın fakat bana öldüğümü sandığınız söylendi.
Lord, forgive me!
Affedin beni!
Forgive me, Lord, but I cannot help but feel afraid.
Bağışlayın Lordum ama korkmamak elimde değil.
So we started this thing I was just doing it to kiss your ass so Jessica would forgive me, but you're the real deal.
Suits'in önceki bölümlerinde... Bu işe başladığımızda, bunu sadece sana yalakalanmak için yapıyordum. Bu yüzden Jessica beni affedecekti.
Forgive me if I don't offer you tea.
Çay ikram etmediğin için üzgünüm.
She will never forgive me.
Annem beni asla affetmeyecek.
I trust her. The only thing she's going to forgive me with is a knife in the back.
Ona güvendikten sonra beni ancak, sırtımda bir bıçak varken affeder.
Please, Father, forgive me.
Lütfen baba, bağışla.
May your mother forgive me, and may you be forgiven for your treason.
Annen beni bağışlarken sen de ihanetin için bağışlan.
Then forgive me, because I am.
O zaman beni bağışla, çünkü yapıyorum.
Forgive me for eavesdropping, but as I see it, there's a simple solution.
Kulak misafiri olduğum için kusura bakmayın. Bana kalırsa basit bir çözüm var.
God forgive me.
Allah'ım beni affet.
Oh, God forgive me.
Beni affet.
Whatever happens now, I hope you can forgive me.
- Ne olursa olsun, umarım affedersin.
I begged God to forgive me.
Ve Tanrı'ya beni affetmesi için yalvardım.
Max, uh... it's none of my business, so forgive me, but that file that you're reading, you're not gonna find your mother in there.
Max, şey benim haddim değil o yüzden beni bağışla ama o okuduğun dosyada anneni bulamayacaksın.
Forgive me, the past 36 hours have been a blur.
Affedersiniz. Son 36 saati hiç hatırlamıyorum.
Forgive me for intruding.
İzin almadığım için kusurabakma.
Forgive me, but I don't draw my evidence from the popular press.
Bağışlayın ama kanıtlarımı, popüler basına dayanarak almıyorum.
Forgive me.
Beni bağışla.
Could you find it in your heart to forgive me?
Beni affedebilir misin?
I had to try, Nate... Not so you'd forgive me, but because... I miss you.
Ama çabalamak zorundaydım Nate beni affetmen için de değil, sadece seni özlediğim için.
Forgive me.
Lütfen affedin.
Forgive me, sir!
- Bağışlayın efendim!
You need to decide whether you want to forgive me.
Beni affetmek istediğine karar vermelisin.
Couple of points of public opinion could make all the difference, so if you'll forgive me, I have to get back to work.
Kamuoyunun birkaç fikri bile farklılık yaratabilir o yüzden izin verirseniz işime dönmem lâzım.
Move! Forgive me, Senator.
- Çekilin, çekilin, çekilin.
Uh, forgive me if I'm missing the obvious, but, um, how does one get to the underworld?
Gözden kaçırdıysam kusura bakmayın ama Yeraltı Dünyası'na nasıl gideceksin?
Forgive me.
Beni affet.
Forgive me, mom.
Beni affet, anne.
Please forgive me!
Lütfen beni affet!
You forgive me, too...
Sen de beni affet...
Forgive me!
Beni affedin!
Forgive me if I'd hurt your feelings.
Affet, seni üzdüysem.
Forgive me!
Beni affet!
Please forgive me.
Lütfen beni affet.
So you can forgive Regina and Gold for everything they've done, but not me?
Regina ve Gold'u yaptıkları için affedebiliyorsun ama beni affedemiyor musun?
I think, in time, with me whispering in his ear, I might persuade Alak to forgive you.
Sanırım zamanla onun kulağına fısıldamamla Alak'ı sizi affetmesine ikna edebilirim.
And I hope one day you will forgive me, bud.
Ve umarım bir gün bunun için beni affedebilirsin, dostum.
No, I told him I would forgive him if he gave me Aaron Rodgers, his fantasy quarterback.
Hayır, sanal oyun kurucusu Aaron Rodgers'ı bana verirse onu affedeceğimi söyledim.