English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ F ] / Fucking brilliant

Fucking brilliant tradutor Turco

150 parallel translation
Fucking brilliant story.
- Süper bir hikâye lan bu.
Fucking brilliant
Biz atlattık piçleri!
It's fucking brilliant.
Harika bir romandı.
The irony was fucking brilliant.
Mükemmel bir ironiydi.
That's fucking brilliant.
Gerçekten dahiyane bir fikir.
That's fucking brilliant.
Çok ama çok zekice.
You're fucking brilliant.
Çok yeteneklisin.
Fucking brilliant parking that was.
- Çok iyi park ettin.
It's fucking brilliant, isn't it?
Bu çok iyi, değil mi?
Fucking brilliant.
Çok akıllıca.
Brilliant. Fucking brilliant.
Allahın belası zeki.
- That was fucking brilliant.
- Bu dahiceydi.
It's fucking brilliant.
Çok parlak.
Fucking brilliant!
Nefis yahu!
Fucking brilliant!
Harika!
Fucking brilliant, eh? Did you feel the brakes on that?
Gerçekten içmek istiyor musun?
Oh, fucking brilliant!
Aman Tanrım!
Fucking brilliant, man!
Lanet olasıca serseri.
- You done fucking brilliant!
- Harikasın!
- That's a fucking brilliant idea.
- Bu muhteşem bir fikir.
This is fucking brilliant.
Bu çok zekice
You're fucking brilliant.
Hayranlık uyandırıcısın.
That's just fucking brilliant, Lee.
Bu gerçekten çok anlamlı, Lee.
- Fucking brilliant!
- Zeki piç!
Insane and illegal, but stone-fucking brilliant, nonetheless.
Çılgınca ve yasadışı, ama yine de dahiyane bir fikir.
It is fucking brilliant.
Harika bir şey.
That's fucking brilliant!
Çok dâhice be!
You are fucking brilliant.
İnanılmaz parlıyorsun.
It's a fucking brilliant plan!
Harika bir plan.
That's fucking brilliant.
Manyak bir haber.
The wind up here's fucking brilliant.
Rüzgar burada oldukça iyi eser.
- It's fucking brilliant, that.
- Bu dahice bir şey.
Fucking brilliant.
Kahrolası harika bir şey.
Is this your fucking brilliant plan to move up to the National D.A. Office?
D.A. Ofisini yürütmek için kullandığınız harika planınız bu mu?
That's just fucking brilliant!
Acayip iyi oldu bu.
Finding him would've been so fucking brilliant.
Onu bulmak o kadar harika bir şey olabilir ki.
But the sound of that slaughter was fucking brilliant.
Ama bu katliamın sesi, tek kelimeyle muhteşemdi.
Oh, fucking brilliant.
- Acayip kıyak.
Fucking brilliant. Oi.
Sokayım beynine!
Wow, that's fucking brilliant...
Vay, bu acayip iyiydi...
She's fucking brilliant ; she's gorgeous.
Çok zekiydi, çok güzeldi.
- Well done. - It sounds fucking brilliant.
- Emeğinize sağlık.
- This place is fucking brilliant.
- Amına koyayım, burası şahane.
I'm fucking brilliant.
Ben bir dehayım.
"Where are they?" Brilliant fucking question!
Amma soru sordun!
That's brilliant, Lieutenant, that's abso-fucking-lutely brilliant.
Harika, teğmen, kesinlikle harika.
Fucking brilliant.
Kahrolası inanılmaz.
A FUCKING STEAK HOUSE. AND I'M SUPPOSED TO BE BRILLIANT.
Ve benden muhteşem olmamı bekliyorlar.
THAT WAS FUCKING BRILLIANT.
Bu harikaydı!
- Boy... the next word out of your mouth better be some brilliant fucking Mark Twain shit...'cause it's definitely getting chiseled on your tombstone.
Ağzından çıkacak olan bir sonraki kelime daha mantıklı olsun. Çünkü bunu mezar taşına yazacağım.
It's just a demo, you know... It's fucking brilliant.
Sadece bir demo zaten ama...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]