English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / I'll try not to

I'll try not to tradutor Turco

478 parallel translation
- I'll try not to.
- Elimden geleni yapacağım.
I'll try not to.
Elimden geleni yapıyorum.
- I'll try not to be.
- Ben olmamaya çalışacağım.
I'll try not to.
Denerim.
I'll try not to.
Çalışırım.
- I'll try not to.
- Peki, denerim.
I'll try not to fail you.
Seni hayal kırıklığına uğratmamaya çalışacağım.
- I'll try not to.
- Çalışırım.
I'll try not to hurt you, Lawson.
Canını yakmamaya çalışacağım Lawson.
I'll try to be everything you want... and I'll not even look at another fella, never!
Hep istediğin gibi olmaya çalışacağım başka bir erkeğe bakmayacağım bile, asla!
And I'll try not to remember you.
Seni unutmaya çalışacağım.
I'll try not to keep you waiting.
Sizi bekletmemeye çalışacağım.
They'll be here in a minute. I'm gonna try to take them alive. But if that doesn't work, I promise you not one of them will have a chance.
- bir dakika içinde burada olacaklar - onları canlı yakalamaya calişacağım eğer bu olmazsa sana söz veriyorum hiçbirinin sansı olmayacak ne yapma mı istiyorsun?
I've made a fair start. While you're my prisoner, it will make it a lot easier if you'll give me your word not to try to escape.
Ben ufak bi baslangıc yaptım sen benim mahkumumken daha kolay olacak.
Yes, sir. I'll try to learn not to hate hoods so much.
Bir polis memurunun ne yapıp, ne yapmaması gerektiğini öğrenmelisin.
Don't worry about me. I'll try not to.
Çalışacağım.
I'll try to get one to him too.
Bende bir not vermeye çalışacağım.
No, but I promise I'll try not to laugh at you.
Gülmemeye çalışacağıma söz veririm.
Should you ever think of me in Earls Court, that's where I'll be, helping Harry's parents with the lodgers, if you do ever think of me, try not to let it be too harshly.
Earls Court'da, pansiyonerlere hizmet için Harry'nin ailesine yardım ederken düşünebiliyor musun beni? Hiç aklına gelir miydi çok sert olmamaya çalış.
- I'll try not to.
- Etmemeye çalışacağım.
Try not to. I'll be back as soon as I can.
Çabuk dönmeye bakarım.
- I'll try not to.
- Binmemeye çalışırım.
Well, I'll try to explain, but not here.
Açıklamaya çalışacağım ama burada değil.
And I'll try hardest of all not to get conceited.
En çok da, şımarmamak için çalışacağım.
- I'll try not to see him tomorrow.
- Onu yarın görmemeye çalışacağım.
I'll try not to disturb you, Mr. Avery.
Sizi rahatsız etmemeye çalışacağım Bay Avery.
I'll try not to embarrass you.
Sizi zor durumda bırakmak istemem.
I'll try not to be.
Öyle olmamaya çalışacağım.
I'll try not to break down.
Ağlamamak için kendimi zor tutuyorum.
We know you've had rather a shock, Polly, and talking about it may be disturbing, but I'm afraid we must ask you a few questions, so I'll be as quick as I can, and you just try not to let it upset you. Hmm? Oh, it don't.
Oldukça sarsıldığını biliyoruz, Polly, ve ondan söz etmek rahatsız edici olabilir, fakat korkarım sana bir kaç soru sormamız gerekiyor, dolayısıyla olabildiğince çabuk olacağım, ve sen de canını sıkmamaya çalış.
I'll try to find you one but such things are not easy to come by in Belgrave Square.
Bulmaya çalışayım ama Belgrave Meydanı'nda böyle şeyler bulmak zor.
I'll try very hard this time... not to cause you further worry
Dertlerine bir dert daha eklememek için bu sefer canımı dişime takacağım.
I'll try not to do it so loudly.
Yüksek sesle yapmamaya çalışırım.
He'd better not do anything to try me or he'll soon discover how soft I am.
Beni zorlamasa iyi olur yoksa ne kadar yumuşak olduğunu görür.
- I'll try not to.
- Gayret ederim.
So I'll try not to be too long. Go on, darling. Wait at the hotel.
Hadi canım sen otele git ve orada bekle beni.
- I'll try not to wake him.
- Tamam. Uyandırmamaya çalışırım.
Well, I'll try not to anymore.
Peki, artık sıkmamaya çalışırım.
I'll not try to stop you.
Gidiyorum, o kadar. Seni durdurmayı denemeyeceğim.
I told her you were coming. She'll look at you. Try not to smile.
Yüzüne bakıp gülümsememeye çalışacak. "Zayıf ama güzel" diyecek.
Well, the next time I see them killing an English priest, I'll try not to be.
Gelecek sefere bir İngiliz rahibi öldürdüklerini görürsem orada olmamaya çalışırım.
You're very sweet, and I'll try not to keep your husband for too long.
Çok tatlısınız... Elimden geldiğince kocanızı fazla tutmamaya çaışacağım.
I'll try not to do anything sensible with it.
Bununla mantıklı bir şeyler yapmamaya çalışacağım.
I'll try not to hurt you, David.
Canını yakmamaya çalışacağım.
I'll try not to go too fast.
Hızlı gitmemeye çalışırım.
I'll try not to, Doctor.
Endişenmemeyi deneyeceğim, Doktor.
Why, yes, I suppose I am... yes it's a way of looking at it, but I'll try not to look at it too often!
Galiba öyleyim. Bu nasıl baktığına bağlı. Ben o açıdan düşünmemeye çalışıyorum.
I'll try not to fight.
Kavga etmemeye çalışırım.
"I've collected from that one. That one, not yet. I'll have to try her."
"Bu verdi.", "Bu henüz değil.", "Şundan isteyeceğim." gibi ayırım yapıyorum.
I'll try not to be underfoot.
Ayakaltında olmamaya çalışacağım.
I'll try not to.
Öldürmemeye çalışırım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]