English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / I'm beat

I'm beat tradutor Turco

3,622 parallel translation
Man, I'm beat.
Dövüldüm.
Sorry, I haven't, and I've been on the beat all morning.
Üzgünüm, Detektif, görmedim. Bütün sabah buradaydım. Hey.
I hope so, because if you try to find one more excuse not to accept the money, I'll have to beat you about the head.
Umarım. Çünkü eğer parayı kabul etmemek için bir başka bahane bulmaya çalışırsan kafana vurmak zorunda kalacağım.
When we win, when we beat them, I want everyone to know that Etta is responsible for the world being saved.
Kazandığımız, onları alt ettiğimiz zaman bu dünyayı Etta'nın kurtardığını tüm dünyaya haykıracağım.
I beat up some of those yahoos when I got into town.
Şehre yeni geldiğim zaman birkaçını pataklamıştım.
Oh, I'm sorry Mrs. Beat.
özür dilerim Beat Hanım.
Now I have to beat a Hunter thing?
Şimdi de bu avcı olayını mı yenmem gerekiyor?
I'm supposed to beat you at stuff, but we'll never know, right?
Benim seni bu tarz şeylerde yenmem gerekiyordu. Ama asla bilemeyeceğiz, değil mi?
And I was kept in a pit where they made me beat my best friend to death.
Ve ben de bir çukurda yaşıyordum. En iyi iki arkadaşımı ölene kadar dövmememi sağladılar.
I'm gonna get you a list of kids from the third grade that used to beat the crap outta me.
Üçüncü sınıfta canıma okuyan çocukların listesini vereceğim sana.
Aaron, I swear to God, I'm gonna beat you unconscious and take it.
Aaron, yemin ederim seni bayılana kadar döver alırım.
I have been trying to beat that sucker 24 / 7 every night since.
O gerizekalıyı yenmek için 7 / 24 her gece çalıştım.
No, I'm gonna beat up Guthrie instead.
Hayır, senin yerine Guthrie'yi öldüreceğim.
I had my first threesome at seven, and once, I beat up a police horse.
İlk 3'lümü 7 yaşındayken yaptım ve bir keresinde bir polisin atına vurmuştum.
Look, I-I know I may not be a... like, a typical beauty, and... no one's gonna ever pay me to walk the runway on Fashion Week or I'm not gonna cure cancer, write the Great American Novel, but if you give me a stage to sing on, I know, in my gut, that there's no one that can beat me.
Bak, alışılagelmiş anlamda güzel bir kız olmadığımı biliyorum ve Moda Haftası'nda kimse podyumda yürümem için para vermeyecek veya kansere çare bulmayacağım ya da Great American Novel'ı yazmayacağım ama bana şarkı söyleyeceğim bir sahne verirseniz içgüdüsel olarak biliyorum ki kimse beni orada alt edemez.
If you tell the others, I'll beat the green off you, but... you're an awesome guy.
Bunu söylediğimi diğerlerine iletirsen, eşek sudan dönünceye kadar pataklarım seni ama, bence muhteşem birisin sen.
Dad, I'm too beat to help with the tree.
Baba, çok yorgunum, ağaca yardım edemeyeceğim.
I beat up bad guys and I leap over things.
Kötü adamları pataklarım ve şeylerin üzerinden atlarım.
What I'm not gonna do is beat myself up for playing video games instead of saving the world.
- Yapmayacağım şey ise oyun oynamak yerine dünyayı kurtarmıyorum diye içimi kemirmek.
I'm sure I would beat you.
Seni yeneceğime eminim.
And I don't need some sheriff who's one month on the beat trying to tell me how to do my job.
Göreve geleli daha bir ay olan bir şeriften işimi nasıl yapacağımı öğrenecek değilim.
So, I know this goes without saying, but if either of you tell Leonard you helped me rewrite this paper, I will beat you both with a bag of oranges.
Şimdi söylememe bile gerek yok ama olur da biriniz, Leonard'a bana yardım ettiğinizi söylerse ikinizi de ıslak havluyla döverim.
We get in there, and if you beat me, I'll buy you any boombox you want.
Oraya çıkarız sen beni yenersen, istediğin boombox'ı alırım.
I'm gonna beat that right now.
Hemen seni geçmeliyim.
Well, first of all, Maddie, I'm gonna beat you.
Her şeyden önce, Maddie, seni yeneceğim.
And then I'm gonna beat the Republican, Kresteva.
Daha sonra da cumhuriyetçi Kresteva'yı alt edeceğim.
Do I need to beat this guy up or not?
Bu oğlanı dövsem mi yarına mı bıraksam?
Afraid your heart will beat once you see I Su?
Yi Soo'yu görünce kalbinin çarpmasından mı korkuyorsun?
Well, that wouldn't be so bad, but I beat the crap out of him, the cops came, and I was arrested.
Kanlar içinde bırakana kadar dövmemiş olsaydım o kadar kötü olmazdı. Polisler geldi ve göz altına alındım.
Beat me... and I'll put you to work.
Yen beni... Seni çalıştırayım.
I'm feeling pretty beat right now, so I'll pass.
Kendimi bitkin hissediyorum.
I... I tried to beat it out with a towel, I...
Havluyla söndürmeye çalıştım ama...
I'm not going to beat around the bush.
Lafı dolandırmayacağım.
If I had to listen to that animatronic band one more time, I was going to beat that purple bear to death with his own bongos.
Efekt müziği yapan grubu bir kez daha dinlemek zorunda kalsaydım mor ayıyı kendi bongosuyla ölesiye dövecektim.
I mean, I know initiation is supposed to be about jackass, old-school bonding stuff, but Derek would literally beat me with a paddle.
Üyelik alımının eşek şakalarıyla, eski tarz şeylerle olduğunu biliyorum Derek resmen kan kustururdu bana.
If I ever meet that skinny bitch, I'm gonna beat the "O holy" crap out of her.
Eğer o sıska karıyla karşılaşırsam o şarkıyı ağzından burnundan getireceğim.
Because, for the first time ever, I have a chance to beat Snotlout, to quiet him down.
Çünkü şimdiye kadar ilk defa Snotlout'u yenip onu susturma şansım var.
Now, I've got most of the security beat, but there's one thing we do not have time to deal with once we're inside.
Güvenliğin büyük bir kısmını hallettim ama içeri girdiğimizde icabına bakmak için yeterli zamanımızın olmayacağı bir şey var.
I'm frustrated, but since I beat him up for you, it wasn't a complete waste.
Yine de senin yerine onu benzettiğim için çabam boşa gitmemiş oldu.
If taking their son away so that he can find my dead daughter means he might die... then even if they were beat me to death, I'd have nothing I can say to them about it.
Ölmüş kızımı bulması için oğullarını onlardan uzaklaştırdığım için dayak yemeyi hak ediyorum. Bu konuda bir şey söylemeye hakkım yok.
It's a great joke, but I'm gonna beat your ass.
Güzel espriydi ama yine de kıçını tekmeleyeceğim.
I understand that you bought my daughter's engagement ring with beat-off money.
Kızımın nişan yüzüğünü, asılma paranla almışsın.
No, I'm sorry I bought your ring with beat off money.
Yok, sana asıldığım parayla yüzük aldığım için ben üzgünüm.
I didn't join the police to be some constable out on the beat or to sit behind a desk.
Çatışmadan kaçmak veya masa arkasına saklanmak için polis olmadım ben.
You know what? If I want your opinion, I'll just beat it out of you.
Bak ne diyeceğim, fikrini istersem onu senden söke söke alırım.
I bet you that we beat your ratings tonight.
Bahse varım bu gece reytinglerde seni geçebiliriz.
Chani, you make my heart beat so fast that my right arm hurts and I forget where I am and what I am doing.
Chani, kalbimin öyle hızla çarpmasına yol açıyorsun ki sağ kolum ağrıyor ve nerede olup ne yaptığımı unutuyorum.
I think that would be the day I decided not to let my injury beat me.
Sanırım bu sakatlığımın beni alt etmesine izin vermemeye karar verdiğim gündür.
So, I support him and I'm the dead beat?
Yani, onu destekliyorum, şimdi işim bitti mi?
Question, if I cover up that you helped Dorrie killed Jen... Do you promise to love forever and never beat my face again?
Soru, Dorrie, Jen'i öldürürken ona yardım ettiğini gizlersem beni sonsuza kadar seveceğine ve bir daha yüzüme vurmayacağına yemin eder misin?
I called the cops, wanted him arrested, he beat my face.
Polisleri aradım, onun tutuklanmasını istedim, yüzüme vurdu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]