I believe tradutor Turco
103,252 parallel translation
I believe his name was Humphrey.
- Adı Humphrey'ydi.
Because I believe in my side.
Çünkü kendi görüşüme inanıyorum.
I believe the term you're looking for is "Masshole."
Massachussetts pisliği demek istiyorsun.
I believe you're referring to the modern cultural Jew who typically doesn't believe in a stringent concept of heaven and hell.
Genellikle cennet kavramına inanmayan modern kültürel Yahudilerden bahsediyorsun sanırım.
I believe I've had, uh, quite enough fun for a while.
Bu kadar eğlence bana bir süre yeter.
I believe it concerns your pet gorilla.
Evcil gorilinle ilgiliymiş.
I believe that we've caught the attention of park authorities.
Sanırım park yetkililerine yakalandık.
Ms. Tafani, I believe that Scarpa needs something he's never needed before.
Bayan Tafani, Scarpa'ya daha önce lazım olmayan bir şey lazım.
Because I believe you when you say more like him are coming.
Çünkü çok daha fazlası gelecek dediğinde sana inandım.
I believe him.
Ona inanıyorum.
What I believe... is the universe is so extraordinary, only God could have created it.
Benim inancıma göre evren o kadar olağanüstü ki onu sadece Tanrı yaratmış olabilir.
Sir, I want you to know that I believe I called you here in good faith.
Efendim, sizi buraya iyi niyetle çağırdığıma inanıyordum.
Why should I believe anything you say when you've been lying to me my entire life?
Hayatım boyunca yalan söylediğinize göre şimdi size niçin inanayım ki?
I believe you knew his father Gary?
Sanırım babası Gary'yi tanıyordun?
I tell them what I believe to be true.
Doğru olduğuna inandığım şeyi.
I believe you.
Sana inanıyorum.
I wonder where they got such an idea. Do you honestly believe I need to conspire to make the boys see what they witness with their own eyes?
Kendi gözleriyle tanık oldukları şeyi çocuklara göstermek için komplo kurmam mı gerek sence?
Naturally, I didn't believe his ideas had merit, but then he showed me his proof, and Albert, your theory does not, in fact, satisfy mach's principle.
Doğal olarak fikirlerinde gerçeklik olduğuna inanmadım ama bana ispatını gösterdi. Albert, kuramın gerçekten Mach'ın ilkesine uymuyor.
- I can't believe you bit me.
- Beni ısırdığına inanamıyorum!
I gotta believe things'll be better on the outside.
Dışarıda her şeyin daha iyi olacağına inanmalıyım.
I can't believe I'm lookin'at you.
Seni gördüğüme inanamıyorum.
But you better believe that when I get out, you are the first bitch that I am gonna go find.
Çıktığımda da ilk seni bulacağım, kaltak.
I believe his name was Humphrey.
Yarım metre ötemde bir mahkum gelip bir gardiyanı soğukkanlılıkla vurdu. Sanırım adı Humphrey'ydi.
I'd like to believe you. Really, I would.
Size inanmayı istiyorum.
Red, I wanna believe you, but you're making it impossible.
Kızıl, sana inanmak istiyorum ama bunu imkansız hale getiriyorsun.
I'm sorry I didn't believe you.
Sana inanmadım.
I can't believe that man is going to walk free.
O herifin serbest kalacağına inanamıyorum.
And believe me, I get that it's no fun to barf on sea life, but you drink some water, you take a nap and you move on.
İnan bana, deniz canlılarının üzerine kusmanın eğlenceli olmamasını anlıyorum ama biraz su içersin, uyursun ve hayatına devam edersin.
I didn't believe you.
Sana inanmadım.
I am so sorry if anyone from MCC led you to believe that they have a say in inmate sentencing...
YIK'den biri, mahkûm ceza sürelerinde söz hakkı olduğunu ima ettiyse üzgünüm...
I get it. Believe me.
İnan bana.
- I don't believe that for a second.
- Buna zerre kadar inanmıyorum.
I got pushback from the precinct captains like you wouldn't believe.
Bölge amirlerinden itiraz geldi.
Sir... when it comes to Matthews, I don't believe he'll deliver.
Efendim bence Matthews taleplerimizi karşılamayacak.
I can't believe you're doing this.
Bunu yaptığına inanamıyorum.
But now, I've come to believe a university that celebrates our heritage is essential to the future of our youth.
Ama artık, mirasımızı kutlayan bir üniversitenin gençliğimizin geleceği için elzem olduğuna inanıyorum.
According to Bohr. But I do not believe God plays dice with the universe.
Bohr'a göre öyle ama ben Tanrı'nın evrenle zar attığına inanmıyorum.
I will work my ass off, and I will make you believe me when I do stuff, even if it's just hair pulling.
Çok çalışacağım ve saç bile çeksem yaptığım şeyin inandırıcı olmasını sağlayacağım.
I know you don't want to believe it, but your daughter is about to be responsible for something truly awful.
Buna inanmak istemediğini biliyorum, ama kızın gerçekten korkunç bir şeyin sorumlusu olmak üzere.
I didn't believe it at first, but that bastard Hahn, he actually did it.
Almanlar atomun çekirdeğini ayırmış. Başta inanmamıştım ama o şerefsiz Hahn gerçekten başarmış.
Holy Loretta! I can't believe how many you just caught.
Yuh, bu kadar çok yakaladığına inanamıyorum.
Uh, I mean, I don't believe that... people actually need a reason to do the things they do. I mean, sometimes people just act.
Bence insanların yaptıkları şeyler için gerekçeye ihtiyaçları yoktur.
So, personally, I'm inclined to believe that you're on the outs with your employer... and us taking care of you might be doing him a favor.
İşvereninle aranızın pek de iyi olmadığını düşünüyorum. Seni temizleyerek ona bir iyilik yapmış olabiliriz.
I can't believe that I just said that out loud.
Yüksek sesle söylediğime inanamıyorum.
You wouldn't want me to sign something I don't completely believe in, would you?
İnanmadığım bir şeyi imzalamamı mı istiyorsunuz?
- I don't believe that.
- Buna inanmıyorum.
Uh, well, I mean, aside from that anomaly and a few other discrepancies, you know, it all sort of... it leads me to believe that maybe half of these accounts are... are casuistic.
Bu usulsüzlüğün ve birkaç tutarsızlığın yanı sıra şuna inanıyorum ki bu hesapların belki de yarısı keyfî düzenlenmiş olabilir.
I don't believe this.
Buna inanmıyorum.
I literally didn't do a fucking thing and no one's gonna fucking believe me.
Bir sikim yapmadım ama kimse bana inanmayacak.
God, I still can't believe what's happened.
Olanlara hâlâ inanamıyorum.
I can't believe you actually grew up down here.
Buralarda büyüdüğüne inanamıyorum.
i believe i can fly 18
i believe in god 50
i believe in you 281
i believe you 1112
i believe her 65
i believe i am 28
i believe that 143
i believe it is 47
i believe i will 16
i believe so 315
i believe in god 50
i believe in you 281
i believe you 1112
i believe her 65
i believe i am 28
i believe that 143
i believe it is 47
i believe i will 16
i believe so 315