I looked down tradutor Turco
424 parallel translation
When I looked down from my hospital room. I noticed that the sunroof was left open so I came down here to get some money.
Odamdan üst camın açık olduğunu görüp para almaya geldim.
When I looked down- - ages afterwards, it seemed- - she was lying on the floor.
Yere baktığımda - sonradan asırlar sürmüş gibi gelmişti - öylece yatıyordu.
I looked down.
Aşağıya baktım.
I looked down again at the docks of Gibraltar.
Tekrar aşağıya, Cebellitarık limanın baktım.
And then I looked down from our bridge and saw our captain's palm tree.
Köprüden aşağı baktığımda kaptanımızın palmiyesini gördüm.
As I looked down at the license, the whole plan came to me.
Başımı eğip sürücü belgesine bakınca, bütün plan gözlerimin önüne serildi.
And then as the ship pulled out of the dock, I looked down and saw all of these cups.
Sonra gemi limandan ayrılırken... aşağı baktım ve kahve fincanlarını gördüm.
I looked down at her and thought with hatred of Riago... our Apache scout, who led us to this place.
Ona baktιm ve bizi buraya yönlendiren... Apaçi keşif erimiz Riago'yu nefretle andιm.
I looked down during the number.
Sahneden baktım.
When I looked down again, I saw a sort of garden.
Aşağıya doğru tekrar baktığımda, bir tür bahçe gördüm.
I looked down onto the square.
Meydana baktım.
I looked down and it was the motherfuckin'police.
Aşağı baktım lanet olası polismiş.
I looked down at his plate and discovered that all the time we had been talking, I'd been cutting up his meat for him.
Tabağına baktım ve bütün bir sohbet boyunca onun tabağındaki eti kesmiş olduğumun farkına vardım.
But then I looked down at this cat in my lap and I thought, "Who would take care of Elizabeth?"
Ama sonra kucağımdaki kediye baktım ve şöyle düşündüm "İyi ama o zaman Elizabeth'e kim bakar?"
When I looked down and saw that suitcase missing.
Arkamı dönüp, bavulumun yürütüldüğünü anladığımda.
Then I looked down... and standing there in the street was Cosmo... looking up at the windows.
Sonra, aşağıya baktım ve caddede dikilmiş pencerelere bakan Cosmo'yu gördüm.
As I looked down... he missed the net.
Aşağıya baktığımda... ağı ıskalamıştı.
I looked down and thought I could see the reflection.
Yere bakarken üzerindeki yansımayı fark ettim.
I looked down and saw what kind of a tiny little creature I was dealing with.
Ona baktığımda, minnacık şeyin nasıl bir yaratık olduğunu gördüm.
Then you were in my arms and I looked down at those little crossed eyes, and I knew you were gonna break my heart.
Sonra kucağımdaydın ve küçük şaşı gözlerine baktım, kalbimi kıracağını anladım.
I looked down on the long, gaunt figure of Kurtz, the hollow cage of his ribs,
Yukarıdan Kurtz'un uzun ve kuru sıfatına baktım.. Onun içi boş kafesine..
- Because I looked down her dress. - No, no.
- çünkü onun elbisesinin altına bakmaya çalıştım - hayır, hayır
I made her lie down when I looked in after the theater.
Tiyatrodan sonra uğradığımda onu yatırdım.
He saw I looked a trifle down.
Üzüntülü göründüğümü fark etmiş.
I would have taken it down, only I couldn't find a pencil. I looked.
Yazacaktım ama kalem bulamadım.
I looked for you but they told me I can find you down here.
Sizi aradığımda burada bulabileceğimi söylediler.
I had landed myself in the driveway of some big mansion... that looked run-down and deserted.
Yıkık ve terk edilmiş gibi görünen bir malikanenin garaj yoluna girmiştim.
I looked in. They're hanging upside down like in a slaughterhouse.
Kesimhanedeki gibi baş aşağı asılı duruyorlardı.
I came out and stood on the steps of the summerhouse, looked down at him.
Çardağın merdivenlerine çıkıp ona baktım.
I saw Verber walking down the street. He looked kind of jumpy.
Verber'i yolda gördüm.Gergin görünüyordu.
Just stood up there and looked down at me... hopin'I'd drown.
Orada durup... boğulacağımı umarak bana bakıyordu.
So I got myself all decked out in my highest heels and my lowest cut dress... and I walked down to that supper table... and those boys looked at me as if I was stark naked.
Ben de en yüksek topuklu iskarpinlerimle, dekoltesi en derin elbisemi giydim... Aşağı indim, masaya oturdum oğlanlar bana çırılçıplakmışım gibi bakmazlar mı?
I've looked up and down this boat and I can't find Mr. Holden.
Gemide her yere baktım ama Bay Holden'ı bulamadım.
I could have looked down my nose at you too.
Ben de sana öyle tepeden bakabilirdim.
But as I was being wheeled down the hall in the hospital, I looked up... and there was Maish.
Salondan hastaneye götürülürken kafamı kaldırdım... ve Maish'i gördüm.
In England I looked up to God and royalty and down upon everybody else.
İngiltere'de Tanrı ve krallığa saygıyla, kalan herkese de tepeden baktım.
- Cousin Martha, I always figured you looked down... on the Texas side of the family.
- Kuzen Martha, hep ailenin Teksas bağını hor gördüğünü sanırdım.
I looked all over down here, and I don't see them anywhere.
Buraya baktım, ama bir tane bile bulamadım.
When I went home, everyone looked down on me They couldn't protect their own daughter When I came back unharmed... they insulted me instead
evime döndüğümde, herkes bana aşağılar gibi bakıyordu kendi kızlarını bile koruyamadılar ama onun yerine suçlamayı seçtiler sağ salim döndüğümde tek yaptıkları beni suçlamaktı
" I looked you up, I looked you down.
" Sizi aradım durdum.
I think it's about time the politicians came down and looked and saw what is on these trains.
Düşünüyorumda politikacıların işe el etme zamanı bu zaman trenlere baktığımda neler görüyorum.
I was brought up in Wudang since I was a kid and everyone looked down on me...
geldiğim günden beri aşağılandım! ve sonunda Ustayı öldürdüm diye... bana suç atmaya kalkıştılar!
He asked me to lie down on a couch. I had to take off my clothes and he looked at me.
Bir kanepeye yatmamı istedi.
No more being looked down upon by people that think they're better than I am, because they're rich.
Artık sırf zenginler diye benden daha iyi olduğunu düşünen insanlar tarafından küçük görülmek yok.
I walked down through the French quarter, looked out over the Mississippi and swore I'd never leave.
Fransız mahallesinden aşağı yürüyüp, Mississippi'ye yukarından bir bakınca,... hiç ayrılmayacağıma yemin ettim.
And when I looked I saw the moon shining down on him.
Ve baktığımda ay ışığının onun yüzüne yansıdığını gördüm.
And..... when I looked down into the street,
Ve... Caddeye baktığımda, ben yoldan geçen... arabalar gördüm!
I wasn't exactly sure what a TV crew from Toledo looked like... but apparently the ruse worked, as we filmed the last truck going down the line.
Toledo'dan gelen televizyon ekiplerinin nasıl olduğunu bilmiyordum ama hilemiz işe yaradı ve üretim bandından çıkan son kamyonu çekmeyi başardık.
He understands more than you I looked at the sign, and he knew to take it down.
Benim işaretlerimi senden daha iyi anlıyor, Şunu indirmeyi de biliyordu.
- I wish I looked like him down there.
- Keşke benimde onun gibi şeyim olsaydı.
Yes, Roy too was exercised but when I looked out just now there was nothing and he since quieted down.
Evet, Roy çok fazla talim yaptı ama dışarıya baktığımda hiç bir şey göremedim. ve o da sessizce oturuyordu.
i looked it up 118
i looked up to you 18
i looked 86
i looked everywhere 87
i looked into it 48
i looked up 43
i looked all over for you 17
i looked for you 34
i looked everywhere for you 19
i looked around 20
i looked up to you 18
i looked 86
i looked everywhere 87
i looked into it 48
i looked up 43
i looked all over for you 17
i looked for you 34
i looked everywhere for you 19
i looked around 20
down 3353
downtown 201
downstairs 319
downs 77
downey 56
downton abbey 33
downers 18
down the street 38
down on your knees 79
down the hall 119
downtown 201
downstairs 319
downs 77
downey 56
downton abbey 33
downers 18
down the street 38
down on your knees 79
down the hall 119
down low 42
down the stairs 50
down the road 38
down the line 26
down on the floor 28
down there 402
down the hatch 65
down below 33
down the drain 18
down you go 36
down the stairs 50
down the road 38
down the line 26
down on the floor 28
down there 402
down the hatch 65
down below 33
down the drain 18
down you go 36
down here 450
down on the ground 130
down to business 31
down in one 23
down now 22
down to 41
down in front 26
downing street 23
down on the ground 130
down to business 31
down in one 23
down now 22
down to 41
down in front 26
downing street 23