I protest tradutor Turco
772 parallel translation
I protest, it is a lie.
İtiraz ediyorum, bu bir yalan.
I protest against this injustice!
Bu adaletsizlik!
I protest against being dragged away from my work!
İşimden uzaklaştırılmamı protesto ediyorum!
Mr. President, I protest!
Sayın başkan, itiraz ediyorum!
- I protest this court's partiality.
- Mahkemenin bu yanlı tutumunu protesto ediyorum.
But I protest...!
Ama itiraz ediyorum!
I protest.
Protesto ediyorum.
Your Honor, I protest against the prosecution's attempt... to force this woman to decide which one of her two sons shall live... and which shall die.
Sayın Yargıç İddia makamının bu bayanı hangi oğlunun yaşayacağına ve hangisinin öleceğine karar vermeye zorlamasına itiraz ediyorum.
I protest, Aunt Catherine!
İtiraz ediyorum!
- Okay. I don't need it. I protest.
- Tamam. ihtiyacım yok zaten.
Your Honour, I protest.
İtiraz ediyorum sayın yargıç.
How can you take their word against mine! I protest!
Nasıl onların sözlerini benimkine karşı koyabilirsiniz, protesto ediyorum.!
I protest!
Protesto ediyorum!
- I protest!
- İtiraz ediyorum.
- Your Honour, I protest.
- Sayın Yargıç, protesto ediyorum.
Your Honor, I protest.
Hakim Bey, itiraz ediyorum!
My Lord, I protest against that insinuation.
Geçmişinizi hatırlatıyor olmasın? - Efendim, bu imaya itiraz ediyorum.
Colonel Thursday, I protest.
Albay Thursday, itiraz ediyorum.
As Compound Chief, I protest at the way these bodies are left lying in the mud.
Koğuş Şefi olarak bu cesetlerin çamurda bırakılmış olmalarını protesto ediyorum.
- I protest most strongly!
- Sizi şiddetle kınıyorum!
- I protest, that's lying propaganda!
- İtiraz ediyorum, bu kara bir propagandadır!
On behalf of former sinners of the future, I protest the closing of this mission.
General, gelecekteki tövbekârlar adına bu misyonerliğin kapatılmasını protesto ediyorum.
- Yea, Richard, when I know... for I protest as yet I do not.
- Öğrenince söylerim Richard çünkü şu âna kadar anlayabilmiş değilim.
And as a duly authorised officer of the court, I must protest.
Mahkemenin görevlendirdiği bir memur olarak şikayet etmeliyim.
I'll submit a protest through my embassy regarding this!
Bunu elçiliğim aracılığıyla protesto edeceğim!
I'm going to protest!
Ben protestoya gidiyorum.
[Voices rise in protest] WOMAN : I beg your pardon, we've been here a long time!
Affedersiniz ama, sabahtan beri ağaç olduk burada!
I protest in the name of commonsense.
Sayduyu adına itiraz ediyorum.
I try to contain them, but they begin to protest
Onları idare ediyorum ama paranın nereye gittiğini soruyorlar.
Your Honor, I must protest!
Sayın Yargıç, itiraz ediyorum!
I must protest, Your Honor.
İtiraz ediyorum Sayın Yargıç.
I thought you meant to leave us in protest, Miss Bragg.
Protesto etmek için bizi bırakacaksınız sanıyordum bayan Bragg.
And I accept my dishonorable discharge without protest, but that others should suffer and be punished for my misconduct is unthinkable.
Ve hiç bir itiraz olmaksızın işten çıkarılmayı kabul ediyorum. Ancak diğerlerinin benim hatam yüzünden cezalandırılması ve acı çekmesi düşünülemez.
- I must protest!
- İtiraz ediyorum!
I'll stay there without protest.
Hiç şikayet etmeden orada seninle kalabilirim.
"I don't know this man, but I, for one, protest your scandal-sheet tactics."
"Bu adamı tanımıyorum, ama skandal merakınızı kınıyorum."
Each time I think I'm on the edge of something good it turns into the same old drool of statistics and protest.
Herşeyi denedim. Ne zaman iyi bir şey yakaladığımı sansam o eski istatistik ve protesto saçmalığına dönüyor iş.
But I see that lots of nice people who aren't people who despise it and deplore it and protest their own innocence help it along, then wonder why it grows.
Bir Yahudi'ye asla el kaldırmayan insanlar.
- I didn't know about a protest.
- Bende öyle söyledim. Bir itirazın olduğunu bilmiyordum.
I noticed thatnoneof Mark'sthingswereinthere - I wasgoingtofilea protest
Mark'ın hiçbir eşyasının orada olmadığını fark ettim.
If trembling I inhabit then, protest me the baby of a girl.
Korkar da saklanırsam, bir kızın bebeği de bana!
-... dishonorable discharge without any protest, but I don't believe the others should be made to suffer for my misconduct.
Ama diğerlerinin bundan mağdur olmaması gerekiyor.
- I wish to protest that order.
- protesto ediyorum.
"And in conclusion, I respectfully protest " the decision of my commanding officer "to saddle his troop with his female relations..."
ve son olarak, kumanda subayımın kararını saygılarımla protesto, ediyorum, askeri işleri ile ailevi ilişkilerini karıştırdığı...
I wanted to protest -
Tekzip etmek istedim...
I mean the organizers of the protest.
Protestoyu organize edenlerden bahsediyorum.
There Professor I must raise a small cry of protest.
işte, Profesör. Protesto etmek için biraz ağlamalıyım.
What Antony shall speak, I will protest he speaks by leave and by permission, and that we are contented Caesar shall have all true rites and lawful ceremonies.
Şunu da bildireceğim ki halka, o bizim isteğimiz, iznimizle konuşacak ve biz istemiş olacağız Sezar'ın şanına layık her tür törenle gereğince gömülmesini.
I would like to protest the counsel's twisting of words.
Savunmanın kelimelerle oynamasına itiraz etmek istiyorum.
This interchange of love, I here protest, upon my part shall be inviolable.
İşte burada yeminle söylüyorum, karşılıklı sevgimiz benim için asla son bulmayacak.
My lord, I hold my life as dear as yours... and never in my days, I do protest... was it so precious to me as'tis now.
Lordum, benim canım da sizinki kadar kıymetli ve inanın, hiç bugünkü kadar kıymetli olmadı.
protest 18
protestant 20
i promise 7712
i promise i won't 23
i promise you 1932
i promised him 36
i promised myself 21
i promise you that 196
i promise i will 23
i promised you 42
protestant 20
i promise 7712
i promise i won't 23
i promise you 1932
i promised him 36
i promised myself 21
i promise you that 196
i promise i will 23
i promised you 42