I read that tradutor Turco
4,403 parallel translation
I read that the hotel director still lives in the town.
Otel müdürü kasabada yaşıyormuş hâlâ.
I was so shocked when I read that the hotel Vilina vlas near Visegrad, was a notorious rape camp during the war.
Višegrad'daki Vilina Vlas Oteli'nin savaş sırasında tecavüz kampı olarak şöhret yaptığını öğrenince şok oldum.
I read that it was impossible to cross the bridge because there was so much blood.
O kadar çok kan akmış ki köprüden geçmek imkansızmış diye okudum.
I read that people get excited when they see their girlfriends masturbating.
Erkeklerin kız arkadaşlarını mastürbasyon yaparken izlemekten hoşlandığını okumuştum.
I read that he saved you.
Seni kurtardığını okumuştum.
I read that the first 24 hours are the most critical.
İlk 24 saatin çok kritik olduğunu okumuştum.
And then I've read that on the new bridge, they killed 150 civilians in one day, and publicly raped women there.
Başka bir gün ise yeni köprüde 150 kişiyi öldürüp kadınlara alenen tecavüz ettiklerini okudum.
No, but I didn't read that it was damaged by the quake.
Hayır ama depremde hasar aldığını duymadım.
I think I read somewhere that people always pick aliases that are subconsciously derivative of their original name.
Sanırım bir yerde okumuştum, insanlar hep diğer isimlerini bilinç altlarında oluşturdukları orijinal isimlerinin türevlerinden seçerlermiş.
I read once that...
Bir yerde okumuştum.
I mean, the idea that a painting isn't a historical record is from literary people who seem to just not look at pictures and just read texts.
Yani, tablonun kendisinin ait tarihsel bir kayıt olmadığı düşüncesi olsaydı geçmişi araştıranlar resimlere bakmaz sadece yazıları okurlardı.
You know, I may not be able to read your mind anymore- - it's too bad you lost the one thing that made you interesting.
Artık zihnini okuyamayabilirim. Seni ilginç biri yapan tek şeyi kaybetmen çok yazık.
That and a pair of glasses... in case I need to read something or look smarter.
Bir de gözlük. Bir şey okumam ya da daha zeki görünmem gerekir diye.
I read about that in an issue of Neurology.
Bir sinir-hastalıkları dergisinde okumuştum.
And I've read studies where eyewitnesses claim to see a short woman that was really a six-foot-two man.
Ayrıca görgü tanıklarının 1,88'lik adamı kısa bir kadın olarak tarif ettiğinden bahseden bir şeyler okumuştum.
Well, I've read that boy, and if there's one thing I'm sure of, he is madly in love with you.
O çocuğu okudum ve emin olduğum bir şey varsa o da seni deliler gibi sevdiğidir.
In that case, you probably shouldn't read the book I'm working on.
O halde muhtemelen üzerinde çalıştığım kitabı okumamalısın.
That's funny, because I swear I read somewhere that he was the one that was murdered.
Komik... Çünkü bir yerde, öldürülenin o olduğunu okuduğuma yemin edebilirim.
The only thing I can make him do is shut me out, and given what I read in that folder about Remington, you can't afford that.
Remington dosyasında okuduklarımdan sonra, onunla ilgili yapabileceğim tek şey bu işin tamamen dışında kalmak olacak. Bunu göze alamazsın.
If you have read all of our e-mails, I'm sure that you found some phrases that read like sexual innuendo.
Eğer bütün e-postalarımızı okuduysanız eminim bazı ifadelerin cinsel içerikli olduğunu düşünmüşsünüzdür.
So if I just stop denying who I really am, whatever that means, then we'll be able to read this thing.
Tek yapmam gereken olduğum kişiyi kabullenmek, artık ne demekse. Harika. Böylece haritayı okuyabileceğiz.
I'm ready to read that journal now.
Sorunlu bir Driscoll mı?
And when I read that story about the heartless corpse...
O yaz gördüğüm şeyi açıklayabilecek bir şey. Kalbi olmayan ceset hakkındaki hikâyeyi okuduğum zaman buraya geri gelmem gerektiğini anladım.
I'm sorry we had to take his journals, but I'm not sorry that I read'em.
Günlüklerini aldık ama okuduğuma da pişman değilim.
I've read that it's difficult for mothers to accept their son's partner.
Annelerin damatlarından çok gelinleriyle sorunları olur.
- I haven't read anything about that.
- Bu konuda bir şey okumadım.
When you told me you'd read about Jennifer's suicide, it hurt more than when Jakob left, and I've analyzed why, and concluded that you're my only friend.
Jennifer'in intiharını okuduğunu söylediğinde bu beni Jakob'un evden ayrılmasından daha çok üzdü. Sebebini düşündüm ve senin tek arkadaşım olduğunu fark ettim.
I need to decrypt this password and find a safe place to read the drive, and that's gonna take time- - time that you don't have right now.
Şifresini kırmam gerekiyor..... sürücüyü okumak için güvenli bir yer bulmam gerek. Bu zaman alacak şu anda sahip olmadığın zaman.
Either way, if ten of the hundreds of things I have read about you are true, then you deserved every minute down there under all that dirt.
Öyle ya da böyle, seninle ilgili okuduğum binlerce şeyden on tanesi bile doğruysa toprağın altında kaldığın her anı hak etmişsin demektir.
I read all that on the internet.
Bu bilgileri internetten okumuştum.
That I read to?
Ona kitap okuyorum.
So the African guy that I read to, Kwami, sent me a picture of his dick.
Kitap okuduğum Afrikalı çocuk, Kwami, bana penisinin resmini göndermiş.
So Kwami, the African guy that I read to, lives in this, like, really crowded block of flats.
Kitap okuduğum Afrikalı çocuk, Kwami bu çok kalabalık binada yaşıyor.
That's why I acted like I couldn't read that box!
Bu yüzden kutuyu okuyamıyormuş gibi yaptım!
I just read it out, it was Luka that wrote it.
Ben sadece okudum, hepsini Luka yazdı.
I heard that just one of them wrote that and forced the others to read it on the radio.
Benim duyduğum, içlerinden biri yazmış ve diğerlerini radyoda okumaları için zorlamış.
I signed indicating that I read them.
Onları okuduğumu göstermek için imzaladım.
Within that range, I read the world.
Bu zaman aralığında dünyayı anlıyorum.
You know, I read somewhere that the Yanomamo tribe in the Amazon consume pieces of their deceased loved ones as an act of mourning.
Biliyor musun, ben bir yerde okumak Ölen sevdiklerinize adet tüketmek yas eylemi olarak Amazon Yanomamo kabile olduğunu.
I read somewhere that emergency room visits skyrocket during full moons.
Ben bir yerde okumuştum dolunay sırasında Acil Servislere başvuranlar çok fazla oluyormuş.
I--I thought you could take the boys to New York for a weekend and see that new steamship we read about in the paper.
Çocukları alıp hafta sonu için New York'a gidersin ve gazetede okuduğumuz yeni vapuru görürsünüz diye düşünmüştüm.
i mean, it's impossible to read that guy.
Yani, adamın yüzünü okumak imkânsız.
I never should have read that book.
Hiç okumayacaktım o kitabı.
I've read about this in my books, but I... I didn't realize it was real, or that Rumple had it.
Bunun hakkında bir sürü şey okumuştum ama gerçek olduğunu ya da Rumple'da olduğunu hiç fark etmemiştim.
Provenza : Uh, Emma, I suggest that you freak out over the psych evaluation after you've read it.
Emma, Aşırı heyecanlanmanı öneririm, psikolojik değerlendirmeyi okuduktan sonra.
I read an article that said 60 is the new 50.
Bir makale okumuştum. 60'ın yeni 50 olduğu yazıyordu.
Do you understand these rights that I've just read you?
Az önce sana okuduğum hakları anladın mı?
It's humming along at one mile per hour, so, that way, I can still type and read, and even sip my morning hazelnut latte.
Saatte 1,6 km. Böylece hem yazıp hem okuyabiliyorum. Hatta fındıklı sabah Latte'mden yudumlayabiliyorum.
Mrs. Lin, do you know where I can read these things that this person wrote?
Bayan Lin, biliyor musun bunları okuyabiliyorum nerede bu kişi yazdı?
But... there is something that I've recently found myself wanting to read.
Fakat okumak istediğim bir şey var.
For a man who breaks off his engagements like it's his hobby... I knew that you wouldn't care about a article that you won't even read about. But I heard that Tae Yi Ryung is her old schoolmate?
Bu işle hiçbir bağlantısı olmayan birisi olduğun için okuyamayacağın bir haber yüzünden "beni ilgilendirmez" diyeceğini biliyordum ama Tae Yi Ryeong'un onun sınıf arkadaşı olduğunu duydum.
i read you 52
i read a lot 24
i read 118
i read your letter 17
i read it 125
i read your book 53
i read them 17
i read the report 30
i read the book 17
i read your report 20
i read a lot 24
i read 118
i read your letter 17
i read it 125
i read your book 53
i read them 17
i read the report 30
i read the book 17
i read your report 20
i read the papers 28
i read the file 27
i read your file 42
i read about that 24
i read about it 39
read that 53
that 10639
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
i read the file 27
i read your file 42
i read about that 24
i read about it 39
read that 53
that 10639
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19
that'll be it 25
that's my best friend 28
that's my sister 96
that's good to know 269
that's for sure 889
that doesn't seem fair 27
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19
that'll be it 25
that's my best friend 28
that's my sister 96
that's good to know 269
that's for sure 889
that doesn't seem fair 27
that's my baby 48
that's me 2273
that's my man 51
that is 2872
that's my line 54
that is so lame 16
that'll be me 20
that's me 2273
that's my man 51
that is 2872
that's my line 54
that is so lame 16
that'll be me 20