English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / I read it

I read it tradutor Turco

6,357 parallel translation
I know, I read it.
- Biliyorum, okumuştum.
Of course I read it, Anna.
- Tabii ki okudum Anna.
I read it on the plane.
Uçaktayken okudum.
I read it on the plane.
Uçakta okudum.
So I bought a copy and I read it.
Ben de birini alıp okumaya başladım.
That's not how I read it.
Bence bu yüzden değil.
I read it every summer.
Her yaz okurum.
I read it front to back.
Baştan sona okudum.
I read it on a website, okay?
Bir web sitesinde okudum, tamam mı?
- I read it.
- Okudum.
I read it on his Facebook page.
- Facebook sayfasında okudum.
Everything changed as soon as I mentioned Lucy was coming home. I read it on his face.
Her şey Lucy'den bahsedince değişti, suratından belliydi.
Do you think if I'd learnt to read Arabic, it would have made my job a whole lot easier?
- Arapça okumayı öğrenseydim, işimi kolaylaştırır mıydı sence?
It doesn't matter what I say or what you read there.
Benim söylediğim ya da sizin okuduklarınız etki etmez.
I haven't read much, but there's a lot that I want to say, but I don't know how to say it.
Pek okuyan biri değilim ama...,... söylemek istediğim pek çok şey var onu da nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum.
I read your son's paper, it is lazy, slapdash crap.
Oğlunun sınav kâğıdına baktım, kıytırık ve lakayıt saçmalıklarla doluydu.
- I already read it.
- Okudum.
Yeah, it's the only way I can read now.
Evet, ancak o şekilde okuyabiliyorum.
You're not telling me anything I don't already know because, newsflash, I can read your fucking thoughts, you get it?
Bildiğim şeyleri söylüyorsun. Önemli bir haber vereyim düşüncelerini okuyabiliyorum, anladın mı amına koyayım?
Yes, I've read a great deal about it.
Evet, ben bu konuda bir hayli okudum.
Arthur, I read all 147 of your books and it's all clear to me now.
Arthur, yazdığın 147 kitabı da okudum ve her şeyi anladım.
No, I didn't,'cause I deleted it the minute I read "intestine vagina" in the subject.
Hayır çünkü iç vajina yazısını okuduğum an sildim.
I read almost all of it.
Ben hemen hemen her şeyi okudum.
No, I'm your sister from another mister about to beat your ass down if you don't read that book till you know it cold.
Hayır, başka bir adamdan kızkardeşinim. eğer o kitabı derhal okumazsan seni dövecek olan.
I just read it.
Okudum işte.
Yeah, I heard it's a good read.
Evet, okumasının keyifli olduğunu duymuştum.
If I were you, I'd have read it first, if only out of curiosity.
Sizin yerinizde olsaydım öncelikle sırf meraktan okurdum.
It's the third book of his I've read this week.
Bu hafta okuduğum üçüncü kitabı bu.
I can't read it.
- Okuyamıyorum.
I really think you should read it.
Bence bunu kesinlikle okumalısın.
I've determined I'd much rather read about nature than experience it.
Doğayı yaşamaktansa kitaplarda okumayı daha çok isterim.
I heard that it makes it worse. I read that on the Internet.
İnternette okudum, daha da kötü yapıyormuş.
I want to read it myself first.
Kendim okumak istiyorum.
hey Chris, it's Darren, I might be going crazy here but... please tell me what you read about that substation stuff, I keep hearing this noise it's like a...
Chris, ben Darren. Delirmek üzere olabilirm ama... Bana şu istasyon şeyi hakkında ne okuduğunu anlatsana.
Well, then, why did I read about it in your good book?
O zaman neden bunu o güzel kitabından okudum?
I'll read from it.
Okuyayım.
You know, I saw the outline of his penis through his pants at the table read the other day, and it was freakishly big.
Geçen gün senaryoyu okurken pantolunun üzerinden penisinin hatlarını gördüm, gerçekten dev gibiydi.
It's not like I was read-in on your mission.
Görevde bilgilendirilmediğin için olmasın?
It doesn't matter what you read, how many studies claim that they're harmless, I can show you better studies that claim the contrary.
Zararsız olduğuna dair ne kadar araştırma görmüş olsanız da size aksini iddia eden daha iyi araştırmalar gösterebilirim.
I think, you over-privileged kids with your electronic tablets and your talking phones, wouldn't know a good piece of fiction if your iPod read it to your ass.
Bence, sizin gibi eletronik tabletli konuşan telefonlu aşırı şımartılmış gençler kurgunun ne demek olduğunu, tahmin bile edemezler. Tabi I-podunuz hepsini kıçınıza okumadıkça.
I don't know if it'll read this.
Bunu okur mu bilmiyorum.
Normally that would mean that you read it and you'll go to the place that I- -
Demek oluyor ki okudun. Buluşma yerine de gittin.
Ha ha. Okay, well, that just means I'm gonna have to read it to you...
O zaman bu demek oluyor ki ben sana okurum.
I was telling her that I read that it was real.
Ona, cyperin gerçek olduğunu okuduğumu söylüyordum.
I read this article online, actually an in-depth blog, and it was saying how they consistently have better, more-fulfilling relationships than americans because they aren't so...
İnternette okuduğum bir makalede, aslında detaylı bir blog'du ve diyordu ki Amerikalılara göre daha istikrarlı ilişkiler yaşıyorlarmış.
I mean, have you ever really read it?
Gerçekten, hiç okudunmu ki?
I'll let you read it first.
- İlk sana okuturum.
I just like hearing you read it.
Okumanı duymak istiyorum o kadar.
I haven't had a chance to read it yet. Yeah, Jane?
Evet, Jane.
I wouldn't read too much into it, Madison.
Yerinde olsam bundan büyük anlamlar çıkarmazdım, Madison.
I read about it.
Bununla ilgili okumuştum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]