I really like you tradutor Turco
5,137 parallel translation
I really like you.
Senden gerçekten hoşlanıyorum.
I really like you, but I love Lexi.
Senden çok hoşlanıyorum ama Lexi'yi seviyorum.
I really like you.
Senden çok hoşlanıyorum.
I really like you.
Hem de çok.
I have to say something. I was told this is a leaderless movement, and I'm feeling uncomfortable with the fact that you're really... I feel, acting like a leader.
Bunun lidersiz bir hareket olacağını söylemiştim ve senin lidermişsin gibi davranmandan rahatsızım.
Maybe all of the guys that I've been with so far... have just been really bad in bed, but I'm telling you... it's like I just discovered what sex is supposed to be.
Belki şimdiye kadar birlikte olduğum tüm adamlar yatakta çok kötüydü, ama sana söylüyorum, sanki seksin nasıl olması gerektiğini yeni keşfediyorum.
I mean, you should have really picked someplace warm, like Florida.
Daha sıcak bir yerleri tercih etmen gerekirdi. Florida mesela.
I pulled a book off the shelf that was from like 1900, and showed to him and said, "You know, this is really just an extraordinary place."
Raftan 1900'lü yıllardan kalma bir kitap çıkarttım ve dedim ki, burası ilahi derecede sıradışı bir yer.
He comes up to me and is like, "Ben, there's this really awesome thing that I'm working on." "You need to hear about it!"
Sonra yanıma gelip şunu söyledi, "Ben, acayip süper bir şey üzerinde çalışıyorum, duyman lazım."
You know, that's one library every 22,000 square miles, I believe, so it wasn't like really convenient.
Her 57.000 kilometre kareye bir kütüphane yani. Pek kullanışlı değildi.
I like that you laugh at my jokes even though you're not really smart enough to get them.
Şakalarıma gülmen hoşuma gidiyor onları anlayacak kadar zeki olmasan bile.
And I like you, Joel, I really do, but... it's just something I have to do, and I can't do it with you.
Ve senden hoşlanıyorum, Joel, gerçekten hoşlanıyorum, ama... Bu gerçekten yapmam gereken bir şey ve bunu seninle yapamam.
Last couple months I just get this bad, bad feeling, you know, like somebody is watching me, somebody malicious, who really doesn't like me.
Son birkaç ayda kötü bir hisse kapılıyorum sanki birileri beni izliyormuş gibi kötü niyetli, benden hoşlanmayan biri.
I always forget that, I guess because you guys don't really act like friends.
Bunu hep unutuyorum. Sanırım bu birbirinize arkadaşça davranmadığınız için.
Because I'm getting married, and I'd really like you to be there.
Çünkü evleniyorum ve orda olmanı gerçekten isterim.
It's about my mother and my brother and even if wasn't something, I really like to see you.
Annem ve abim ile alakalı ve meşgul değilsen seni görmek gerçekten çok hoşuma gider.
You know, I read that one person is really like three people.
Bir yerde okumuştum. Bir insan aslında 3 kişiliğe sahipmiş.
I mean, it's like you find this really sexy, crush-worthy... pair of kitten heels, and then you discover no matter how hard you try to break them in, they keep on resisting you and won't open up to you.
Yani, çok seksi olduğunu düşünüyorsun, sonuna kadar değecek bir çift cici ayakkabı, sonra da sen ne kadar uğraşırsan uğraş onlar sana uymamak konusunda ısrar ediyorlar.
I really like those guys, you know? A lot.
Ekiptekileri çok seviyorum.
No, I mean, like, you're a badass. Really.
Tam bir sert çocuksun.
No, really, I really should have gotten myself a backup career, you know, like... like accountant.
Hayır, aslında kendime yedek bir kariyer bulmalıydım, muhasebecilik gibi.
I really did like her, but I should've been honest with you from the start.
Onu gerçekten sevdim ama en başından sana karşı dürüst olmalıydım.
I'd really like to take you out again sometime.
Bir ara tekrar gitmek isterim seninle.
Ah, you know, Shawn, I really would like to help you, but, you know, I have the opening hat ceremony and then the Horcrux scavenger hunt and then the Quidditch tournament.
Bilirsin, Shawn, sana gerçekten yardım etmek isterdim ama şapka açılış töreninde olacağım, sonra da Horcrux çöpçü avı oyununa oradan da Quidditch turnuvasına katılacağım.
I mean... not really, you know, just like hardly.
- Yani, tam olarak değil hani hemen hemen...
But, if you'd let me, I'd really like to help you over the rough patches.
Ama izin verirsen sana bu zor günlerinde yardım etmeyi çok isterim.
I guess someone like you could never understand. Really?
Galiba senin gibi biri bunları anlamaz.
What I wanna know really is like... how you feel. What does it feel like.
Benim asıl bilmek istediğim ne hissettiğin olurdu.
Ok? I'm sure that was really hard for you to see me like that.
Eminim beni o şekilde görmek çok zor olmuştur.
Um, look, I want to say something to you, babe, and there's never a really good time to say it, so I feel like if I just say it right now, then I'll just say it.
Sana birşey söylemek istiyorum bebeğim.. .. ve bunu söylemenin belli bir zamanı yok. Söylemek istiyorum.
I mean, yes, he does have a really good smell to him, and you wouldn't expect something like that from a Glossner.
Gerçekten güzel bir kokusu var ve bir Glossner'dan böyle bir şey beklemezsin.
I mean, I really thought that the whole place was gonna be messed up for good, but here, you did it... you figured out that crazy solution, like you always do.
Yani gerçekten bütün her yer sonsuza dek mahvolmuş şekilde kalacak diye düşündüm, ama yaptın işte o çılgın çözümü buldun. Her zamanki gibi.
Well, I mean, you do it, and you seem like a guy who really has it all together.
Eh, sen yaptığına göre. Aklı başında bir adama benziyorsun.
If you're really desperate to meet women and like having food eaten out of your mouth, I could set you up with my mom.
Kadınlarla tanışmak için yanıp tutuşuyorsan ve ağzından yemek yenmesi hoşuna gidiyorsa annemi sana ayarlayabilirim.
I'm really sorry I'm devouring you like this.
Seni böyle yiyip bitirdiğim için üzgünüm.
You really partied like a champ tonight, I think you should just go and rest.
Bu akşam gerçekten bir şampiyon gibi parti yaptın. Bence şimdi dinlenmelisin.
If you know anyone who is interested, it would make a really great spot for like a start-up. I think.
Eğer ilgilenen birini tanıyorsan, başlangıç için çok iyi bir nokta olabilir diye düşünüyorum.
Believe me, Olivia, I really, really like you.
İnan bana, Olivia. Senden gerçekten, gerçekten hoşlanıyorum.
I'm not offended, I mean, I can't be offended, because you're crazy, so it would look really harsh of me to pretend like that was insulting, so that's cool.
Alınmadım, yani buna alınmam çünkü sen delisin, benim için, bunu küçük düşürücü görmek çok zor. Yani sorun değil.
I mean, it would be easier if we believed in heaven and that'cause then I could tell you that your dad is, like, really happy, and that if you behave yourself then you will get to see him again.
- Tamam. Eğer cennete inansaydık her şey çok daha kolay olurdu. Çünkü sana, baban gerçekten mutlu ve sen de iyi bir insan olursan...
I think you really have changed, not like before when you were a bit shy and wishy-washy.
Sanırım gerçekten bambaşka biri oldun. Eskiden olduğun gibi utangaç ya da iradesi zayıf biri değilsin.
It seems I... may really be just like you.
Ben... gerçekten senin gibi olabilirim.
And I would really like to be with you.
Seninle olmayı gerçekten çok istiyorum.
And I-I should tell you that... I-I really do like your son.
Söylemeliyim ki oğlunuzdan çok hoşlanıyorum.
I'm having a really interesting night, and you look so much like this guy Dirk who took me out and then had sex with me at a theme restaurant and then never called me again.
Çok tuhaf bir akşam yaşıyorum, ve sen de şu Dirk dediğime çok benziyorsun. Beni bir restorana götürmüştü ve orada sevişmiştik ama sonra hiç aramadı.
I need someone to teach me how to slap my friend just like really hard right in his stupid face. Can you teach me that?
Birinin bana, arkadaşımın o şapşal suratına okkalı bir tokadı nasıl atacağımı öğretmesi gerek.
But I would really, really like to meet you.
Ama seninle tanışmayı gerçekten çok istiyorum.
I guess I just felt like that you weren't really attracted to me.
Bana bağlı olmadığını düşündüm sanırım.
Look, I have been thinking about what happended this morning and I'd really like to see you.
Dinle, bu sabah olanlar üzerinde düşünüyordum da seninle görüşmek isterim.
If you have a minute I'd really like to see you.
Eğer bir dakikan varsa, buluşmak isterim.
I'd really like to see you.
Seninle görüşmek isterim.
i really appreciate it 275
i really do 1223
i really miss you 52
i really love you 95
i really don't care 95
i really missed you 63
i really like it 60
i really don't know 273
i really don't 369
i really don't understand 26
i really do 1223
i really miss you 52
i really love you 95
i really don't care 95
i really missed you 63
i really like it 60
i really don't know 273
i really don't 369
i really don't understand 26