Impress me tradutor Turco
660 parallel translation
I only came for the free beer and no matter how much you want to impress me...
Yolculuğun sırasında Greta Garbo'yu görebilirsin demiştin. Nerede o? - Zor biridir.
He didn't impress me as a scientist. Last night when he collapsed, I became actually alarmed.
Bir bilim adamı gibi görünmüyordu ve dün geceki krizden sonra alarma geçtim.
Your words impress me deeply.
Çok iyi anladım...
If Abrahams doesn't impress me, I'll try Van Dick or Kent.
Abrahams'ı beğenmezsem eğer, Van Dick veya Kent'i denerim.
He was also anxious to impress me, With the idea that his mill was a sound financial investment.
Keza fabrikasının iyi bir mali yatırım olduğu fikrini kullanarak beni de etkileme hevesindeydi.
You impress me as a man who needs a new suit of clothes or a new love affair.
Yeni bir takıma ve yeni bir aşka ihtiyacı olan bir adam gibi görünüyorsun.
Movies are entertaining for the masses but the personalities on the screen don't impress me.
Sinemalar kitleler için eğlendirici ama perdedeki kişilikler beni etkilemiyor.
Jeff, you don't have to be deliberately repulsive just to impress me I'm wrong.
Jeff, sırf beni haksız çıkarmak için mahsus iğrençleşmene gerek yok.
You should have said 25 to impress me.
Beni etkilemek için 25 demeliydin.
- You impress me, Mr Egerman.
- Beni etkilediniz, Bay Egerman.
Money doesn't impress me.
Para beni etkilemez.
You could be a captain and all that, but you don't impress me so hot.
Yüzbaşı falan olabilirsin ama bunlar bana sökmez.
That outfit doesn't impress me as a bunch who would like to get robbed.
Kim parasının çalınmasını ister ki, bunda bir bit yeniği var.
Do not try and impress me by looking either too penitent or too proud.
Fazlasıyla kibirli ya da tövbekar gözüyle bakarak beni etkilemeye çalışmayın.
You know, Miss Jelkes, honey, you impress me.
Bayan Jelkes, tatlım, beni etkiledin.
You can't impress me with your drivel.
Saçmalıkların beni etkileyemez.
You trying to impress me?
Beni etkilemeye mi çalışıyorsun?
Impress me? Well, why don't you stand on it, old man?
Dayanamıyor musun, ihtiyar?
Threatening phone calls don't impress me.
Tehdit telefonları beni etkilemez.
Izo, you impress me.
Izo, sana hayranım.
People often talked about you, but you don't impress me much.
İnsanlar hep sizden bahsediyor, ama beni etkiliyemediniz.
You're just trying to impress me.
Bana gösteriş yapıyorsun.
He just doesn't impress me today, do what he will.
Beni bugün etkileyemiyorsa, ne yaparsa yapsın artık!
Italian whores don't impress me!
İtalyan orospuları bana vız gelir!
But you were so cute, trying to impress me with William Blake and all your grand plans.
" Ancak William Blake ve o müthiş planlarınla beni etkilemeye çalışırken o kadar şirindin ki!
I imagine he was trying to impress me.
Sanırım beni etkilemeye çalışıyordu.
I think you're just doing all of this to impress me.
Bence bütün bunların hepsini beni etkilemek için yapıyorsun.
The thoughts of death do not impress me, Captain.
Bu ölüm düşünceleri beni etkilemez Kaptan!
Your little scene doesn't impress me, but I will grant you the time.
Bu numaraların bana sökmez, ama size zaman tanıyacağım.
Because your complaints don't impress me that much.
Çünkü şikayetleriniz beni pek fazla etkilemiyor.
He's just trying to impress me.
Beni etkilemeye çalışıyor sadece.
Flowery speeches don't impress me...
Süslü konuşmalar beni etkilemez.
– Sir, the possibility of successfully navigating... –... an asteroid field is approximately 3,720 to 1. – You don't have to do this to impress me.
– Bana hava atmak için bunu yapma.
So you did all this to impress me?
Bunların hepsini beni etkilemek için mi yaptınız?
Sweetheart, the opinion of a madman doesn't impress me or anyone else.
Tatlım, bir delinin görüşü ne beni, ne de başkasını etkiler.
Till then you can impress me by doing what you're told.
Mahkemeye kadar söylediğim her şeyi yaparsan senin için iyi olur.
Somehow Garthe doesn't impress me as a political animal.
Garthe'ın siyasi bir hayvan olması, her nasılsa beni pek etkilemedi.
I hope he's not trying too hard to impress me.
Umarım beni etkilemek için kendine çok yüklenmez.
He's doing this to impress me, so I'll take him back.
Onu tekrar kabul etmem için beni etkilemeye çalışıyor.
A man who really wanted to impress me probably would've brought flowers.
Beni Gerçekten İsteyen Bir Adam, Çiçek Getirir ve Beni Etkiler..
The guy comes all the way out here to impress me.
Eleman bütün o yolu beni etkilemek için gelmiş.
But let me impress upon you gentlemen that she is of most unusual woman
Fakat şunu ifade etmeme izin verin, o en sıra dışı kadınlardan biridir.
Of course you didn't, you married me because you thought I was pretty enough to dress up this house and wear fashionable clothes and impress people you could use.
Elbette öyle,... benimle evlendin çünkü,... benim, evde güzel elbiseler giyeceğimi,... modaya uygun kıyafetlerle,... kullanacağın insanları etkileyeceğimi düşündün.
During the past few days in keeping you from my presence Forces me to impress upon you The tribulations of the true artist.
Geçtiğimiz birkaç gün boyunca sizleri huzuruma çağırmayıp ihmâl etmem, beni bir kez daha gerçek bir sanatçı çilesi olan fikirlerimi sunmaya zorladı.
El Libre's followers may yet show their hands... and give me a chance to impress the Baron.
El Libre'in taraftarları yine de ellerini gösterebilir... ve Baron'u etkilemek için bana bir şans verebilirler.
Then I blew it to impress a guy who knows me like a book.
Ama beni çok iyi tanıyan bir adamı etkilemek için avucumdan kaçırdım.
He invited me to dinner to impress his guests from Venezuela.
Geçen akşam bana telefon açtı. Venezuela'dan iş adamları gelmiş, iyi izlenim bırakmak için beni yanında istedi.
Now, impress me.
Şimdi beni etkileyin.
Now... let me impress on you, any relatives of a Mongol... are usually as normal as you or I.
Şimdi.. Şunu söyleyebilirim. bir Mongol'un akrabaları..
First of all, let me impress upon you that the timing is everything.
Her şeyden önce, şunu iyice bilmenizi istiyorum : Zamanlama her şeydir.
Had to impress me.
Beni etkilemek.