In the first place tradutor Turco
7,004 parallel translation
Then what were you thinking going with a hooker in the first place, dopey?
O zaman bir fahişenin evine giderken ne düşünüyorsun seni salak?
If you hadn't stolen my knife in the first place, none of it would've ever happened.
Eğer en başta benim bıçağımı çalmasaydın, bunlar hiç olmayacaktı.
But, if we so desperately need a bomb why don't we produce plutonium in the first place?
Ama biz aşırı derecede bir bombaya gerek duyuyorsak neden öncelikle plütonyum üretmiyoruz?
But how did Zoey get that woman's iPad in the first place?
Ama Zoey o kadinin iPad'ini en basta nasil almis ki?
Because I don't wish to see you make another decision you'll come to regret, such as moving to Whitehall in the first place.
Çünkü ilk etapta Whitehall'e taşınmak gibi pişman olacağınız bir karar verdiğinizi görmek istemiyorum.
Which means Markham's probably gonna get to her, sweat her into giving up his money, then sweat her some more for taking it in the first place.
Yani muhtemelen Markham Ava'yı bulacak ve paranın yerini söylemesi için hırpalayacak sonra da çaldığı için biraz daha hırpalayacak anlamına geliyor.
It was a mistake sending for you in the first place.
Seni çağırmamız hataydı zaten.
You know, your dad's the reason you're in this spot in the first place.
Babanın nedeni her şeyden önce burada olman.
No, because I had to ask for your help in the first place.
Hayır, ilk başta senden yardım istediğim için.
And if you now can't stomach that, well, then I'm a fool for having married you in the first place.
Ve eğer bunu sindiremiyorsan, en başında seninle evlenerek aptallık etmişim.
Well, if it were easy, wars wouldn't be fought in the first place.
Eğer bu kadar kolay olsaydı, ilk önce savaşlar çıkmazdı.
I think it's embarrassing to have so many expectations and a totally superficial label to put on a ban to state that they're the next big thing, because, you know, that's not our goal in the first place.
Çok fazla beklenti içinde olmak biraz utanç verici. Sıradaki büyük grup olduklarını belirtmek için müzik gruplarına üstünkörü etiketler koyuyorlar. Bu bizim amacımız değil.
I can't throw away something that never existed in the first place.
Zaten hiçbir zaman olmamış bir şeyi çöpe atamam.
It was no small feat getting those spikes in your spine in the first place, and you don't wanna risk being a paraplegic.
Bu küçük gibi görünen dikenlerden kurtulmak istemeni anlıyorum. Ancak belden aşağısı felçli olduğundan bu bir rist.
Why'd you feel like you had to kill him in the first place?
yaşadığınız gibi hissediyorum Neden ilk etapta onu öldürmek için?
For what it's worth, I know it's my fault that you're here in the first place, so I'm gonna make it right.
Ne pahasına olursa olsun, öncelikle burada olman benim hatam biliyorum. O yüzden bu işi bir hal yoluna koyacağım.
She's gonna talk about family, uh, why you got into law in the first place...
Ailen hakkında konuşacak, neden ilk başta hukuk işine girdiğini soracak...
In fact, the whole reason I came over here in the first place was to fix your door.
Hatta buraya gelmemin sebebi zaten kapını tamir etmekti.
Curious to know why you left in the first place.
Neden gitmek istedin asıl onu merak ediyorum.
If we'd listened to her in the first place, none of this would've happened.
En başında onu dinleseydik, bunların hiçbiri olmazdı.
Only right that the men would make it worth somethin'in the first place, make some money off it, same as you.
İleride para kazanmak için şimdiden kayda değer bir şeyler yapmak gerekir. Tıpkı sizin gibi.
Having a girlfriend in the first place was a pretty good hint you were ambivalent.
Kız arkadaşının olması zaten kafanın karışık olduğuna dair bir ipucuydu.
He's the one who got me into a.A. In the first place, And now it's...
Beni başta Adsız Alkolikler'e yazdıran oydu şimdiyse kendi...
Either he slithered out... Or he never was down there in the first place.
Ya sürünerek gitti ya da zaten aşağıda hiç bulunmamıştı.
- I know. And I know what you all think, but I still don't believe that Kaleb killed Walt in the first place.
Ne düşündüğüzü biliyorum ama hâlâ Kaleb'in Walt'u öldürdüğünü düşünmüyorum.
Well, who do you think tangled it in the first place?
İlk sefer de bu karmaşaya kimin sebep olduğunu sanıyorsun?
And what made him fake his suicide in the first place?
Ve neden sahte bir intihar düzenledi?
What I want to know is how the hell those nerds from WNR got the photo in the first place.
Ama önce WNR'daki şu ahmakların fotoğrafı nereden bulduğunu bilmek istiyorum - Ne fark eder.
I believe what you said about wanting to help her in the first place.
İlk başta amacının ona yardım etmek olduğunu söylediğinde sana inandım.
I wasn't the one who put her out of a job in the first place.
İlk başta kızın işsiz kalmasına sebep olan ben değildim.
If you ask me, they never should have been locked up in the first place. I guess that's a battle for another day. I'm gonna need some time to get cleaned up and gather my things.
- Peki bana sorarsan asla kilitlenmemeliydiler normalde bu bir savaş nedeni bile olabilirdi toparlanmak ve temizlenmek için biraz zaman gerek, bir saat sonra gelir misin?
Which is why I told Sarah not to go after them in the first place. Yeah.
Sarah'ya bu yüzden peslerine düsmemesini söylemistim.
Who? The person who ordered the article shortened in the first place. The editor.
- Yazının kısaltılmasını isteyen kişi editör.
Because I'm the one who took it from her in the first place.
Çünkü en başta onun elinden alan bendim.
Why did you marry her in the first place?
Onunla neden evlenmiştin ki?
- who it was in the first place? - Because he sounded like a fucking robot.
Çünkü sesi kahrolası bir robot gibi çıkıyordu.
I wish I'd never touched you in the first place.
Keşke ilk seferde sana hiç dokunmasaydım.
I was still suffering from that disease of self that got me drinking in the first place.
İlk başta içmeye başlamamı sağlayan hastalık yüzünden hala acı çekiyorum.
Because it only took us three months to properly infiltrate a man onto the island in the first place, right?
Başlangıçta bir adamı adaya düzgün şekilde sızdırmamız yalnızca üç ay sürdü değil mi?
It also begs the question why you were talking about shutting her down in the first place.
Ayrıca bu durum ilk olarak neden onun sistemini kapatmaktan bahsettiğiniz sorularını akla getiriyor.
I wasn't entrusted with in the first place.
Bana en başta güvenilmemişti.
That's how we ended up at his door in the first place.
Onun kapısına en başta bunun için gitmiştik zaten.
Something tells me she wasn't all that into Trey in the first place.
İçimden bir ses Trey'e o kadar da ilgi duymadığını söylüyor.
You know, I thought about why we split up in the first place.
Bilirsin, düşündümde.. biz ilk eteapta neden ayrıldık?
Why you going through my stuff in the first place?
Neden benim eşyalarımı karıştırıyordun ki en başta?
This would allow us to block her from creating the poison in the first place.
Bu da zehri yaratmasını önlememizi sağlar.
It's the first time I feel that everything's in place.
Ben hissediyorum ilk kez - - Yerinde her şeyin en.
You know, why do they go into it in the first place?
En başta neden bu dine giriyorlardı?
Well, this is neither the time nor the place to discuss it, but you talk to David there, and I will get you in first thing in the morning.
Bunu tartışmanın ne yeri ne de zamanı. Ama David şurada. Onunla konuşun.
Your home in Condé is the first place they'll look for you.
Bakacakları ilk yer evin olacaktır.
Why are you here in the first place?
- Bay Slater...
in the real world 60
in the meantime 2026
in the morning 1802
in the middle of the night 158
in the kitchen 217
in the name of the father 223
in the middle of nowhere 42
in there 594
in the darkness 43
in the criminal justice system 149
in the meantime 2026
in the morning 1802
in the middle of the night 158
in the kitchen 217
in the name of the father 223
in the middle of nowhere 42
in there 594
in the darkness 43
in the criminal justice system 149
in the ass 21
in the afternoon 211
in the beginning was the word 18
in the flesh 166
in the basement 109
in the house 117
in the end 1091
in the old days 114
in the 715
in the beginning 230
in the afternoon 211
in the beginning was the word 18
in the flesh 166
in the basement 109
in the house 117
in the end 1091
in the old days 114
in the 715
in the beginning 230
in the future 338
in the name of jesus 26
in the name of god 118
in the past 316
in the dark 154
in the bathroom 154
in the woods 135
in the room 59
in the back 227
in the city 96
in the name of jesus 26
in the name of god 118
in the past 316
in the dark 154
in the bathroom 154
in the woods 135
in the room 59
in the back 227
in the city 96