In your own words tradutor Turco
188 parallel translation
In your own words, why not?
Sizin deyiminizle, neden olmasin?
What is it? Suppose you tell Father O'Malley in your own words.
Peder O'Malley'e bildiğin gibi anlat.
Mrs Holland, will you tell Their Lordships in your own words the substance of the conversation you had with your husband the evening before his death?
Bayan Holland, Lord hazretlerimize, kendi kelimelerinizle anlatır mısınız... ölümünden önceki gece kocanızla yapmış olduğunuz konuşmanın konusu neydi?
I shall say, speak to me of love in your own words.
Kendi kelimeleriyle bana sevgiden bahsetmesini söyleyeceğim.
Tell us in your own words.
Kendi kelimelerinle anlat.
Now, in your own words... why did Cassius refer to Julius Caesar as a "colossus"?
Şimdi, senin deyiminle Cassius, Sezar'a neden "ızbandut" derdi?
Hey, Squirrel, in your own words... why did Cassius refer to Julius Caesar as a "colossus"?
Hey, Squirrel, senin deyiminle Cassius, Sezar'a neden "ızbandut" derdi?
Please tell us, in your own words, about the events of the evening of October 14.
Lütfen bize kendi cümlelerinizle, 14 Ekim gecesi neler olduğunu anlatır mısınız?
Will you tell us in your own words, please, what happened?
Lütfen neler olduğunu bize anlatır mısınız?
- If you'll pardon me, Dr. Mortimer... I want just the plain facts in your own words.
- Pardon ama Dr. Mortimer gerçekleri sizin ağzınızdan sadece bir şekilde duymak istiyorum.
And now, Miss Beecher, in your own words, will you kindly acquaint the court with all the circumstances that lead up to your first meeting with the accused, Sergeant Rutledge?
Ve şimdi, Bayan Beecher, kendi sözcüklerinizle, burada sanık olarak bulunan Çavuş Rutledge ile ilk kez karşılaşmanıza yol açan olayları sırasıyla, mahkememize açıklarmısınız?
Tell me in your own words, when was the last time you saw Sergeant Rutledge?
Kendi sözcüklerinizle anlatın, Çavuş Rutledge'ı en son ne zaman gördünüz?
Well, just describe the action to me in your own words.
Olayı bana kendi sözcüklerinle tasvir et.
Now, Mr Ewell... you tell us, just in your own words... what happened on August 21.
Şimdi, Bay Ewell... bize 21 Ağustos günü neler olduğunu... kendi sözlerinizle anlatın.
In your own words, it would be "an interesting test of power."
Kendi deyişinizle "ilginç bir güç testi" olurdu.
Sorry, super. Constable, will you please tell the court In your own words what happened.
Olanları kendi sözlerinizle mahkemeye anlatır mısınız?
In your own words.
Kendi cümlelerinizle.
All right, now, Mrs. Maier, if you'd just tell us your story in your own words.
Bayan Maier, başınızdan geçen olayı bize şöyle bir anlatabilir miydiniz?
Whatever happened, in your own words.
Her ne olduysa kendi bildiğin gibi anlatır mısın?
It's all there, detective, in your own words.
Hepsi orada dedektif. Kendi sözlerinizle.
Would you describe, in your own words, what happened that night?
O gece olanları kendi ifadenizle anlatır mısınız?
Now, tell me in your own words, did you, Satin, on certain nights last Garethstide, indulge, albeit I accept, in all innocence,
Şimdi, kendi kelimelerinle söyle bakalım Atlas, Geçen ay, muayyen gecelerde, gerçi kabul ediyorum, tüm saflığınla teslim olup,
Just in your own words what happened.
Sadece ne olduğunu kendi cümlelerinle anlat.
Perhaps it would be useful if you told the court in your own words the events of April 28th last year.
Geçen sene 28 Nisan'da cereyan eden olayları mahkememize... kendi sözlerinizle açıklamanız muhtemelen yararlı olacaktır.
Tell us in your own words.
O zaman bize kendi kelimelerinle anlat.
There's a telephone in there and I want you to go in there and call Malcolm... and tell him in your own words exactly what went down today.
Şuradan telefon et Benjy. Gidip Malcolm'ı aramanı ve bugün olanları... - anlatmanı istiyorum.
Well, I'd love to hear about this in your own words, Mr. McMullen.
Olayı bir de sizden dinleyelim Bay McMullen.
Tell us in your own words, tell us what happened.
Bize kendi sözlerinizle olayı anlatın.
In your own words- - this is not our affair.
Daha önce de söylediğiniz gibi, bu bizim meselemiz değil.
Tell the jury, in your own words what happened on the day of the accident.
Jüriye, kendi cümlelerinle kaza günü neler olduğunu anlat.
Mr. Burns, relate in your own words what really happened on the day of the accident.
Bay Burns, Jüriye, kendi cümlelerinizle kaza günü gerçekten neler olduğunu anlatır mısnız?
And could you describe for us in your own words Bart's "intense mental anguish and suffering"?
Ve bize Bart'ın şiddetli zihinsel ıstırap ve acılarını anlatmanız mümkün mü?
You should just sort of, uh, paraphrase them... uh, put them in your own words.
Onları yorumlamalısın... kendi sözlerinle yeniden yazmalısın.
Would you please tell the court, in your own words what happened on the afternoon of September 10th?
Mahkemeye, kendi sözlerinizle, 10 Eylül öğleden sonra ne olduğunu anlatabilir misiniz?
I'll let you describe your work, "Elegy In Green," in your own words.
Ben geri çekilip izin vereyim de "Yeşil Elegy" isimli resminizi bizzat kendiniz anlatın.
Is there something else that you want to tell me in your own words?
Bana kendi sözlerinle ifade etmek istediğin bir şey mi var?
"In your own words."
"Kendi sözcüklerinle."
Tell us in your own words.
Sizden "kendi sözcüklerinizle" anlatmanızı isterler.
Next time they tell you to say something in your own words say, Nik flak flarnee kloundo floo.
Bundan sonra sizden "kendi sözcüklerinizle" bir şey ifade etmenizi istediklerinde "hede hödö hebele hübele" deyin.
If you will, in your own words, tell us exactly what happened....... in the next few minutes.
Yapabilirsen, kendi sözlerinle, bize daha sonra neler olduğunu tam olarak anlat.
Tell me, in your own words.
Bana kendi sözlerinle söyle
Of course not, but I want to hear it in your own words.
Elbette değil, ama senin sesinden duymak istiyorum.
Please give it to me straight in your own words!
Lütfen birkaç kelimeyle açıkla!
A lawn that is cut in your own words, Gonzo.
Çimi keserek kendi sözlerinizi yazın, Gonzo.
Dogbert, in your own words what motivated you to create Dogbert Day?
Dogbert bize Dogbert Gününü çıkarma fikri nereden aklınıza geldi söyler misiniz?
In other words, it means, supposedly the best way to get back at someone is by being happy and successful in your own life.
Ama birinden intikam almanın en iyi yolu, kendi hayatında mutlu ve başarılı ol anlamında değil.
In other words, you can exercise your own judgment within certain limits, of course.
Başka bir deyişle, kendi inisiyatifini kullanabilirsin. Belli sınırlar içinde tabii.
Marcie, in the words of your own people :
Marcy, kendi insanlarının lisanıyla söylüyorum :
And-And might you summarize the letter in your own delightful words?
O tatlı kelimelerinizle mektubun özetini yapabilir misiniz?
Tell us in your own innocent young words, is he gay?
Bize tüm masumiyetinizle söyler misiniz? O eşcinsel mi?
In other words, follow your own genius, to where it leads... without regard for the apparent needs of the world at large... which has no needs of such, but just moments of exhaustion... in which it is incapable of prejudice.
Başka bir deyişle, kendi dehanı izle, sana yön göstersin... şu koca dünyanın görünürdeki gereksinimleri... tükenişin saniyelik... önyargılarından başka nedir ki.
in your mouth 17
in your dreams 215
in your hands 23
in your 51
in your heart 60
in your face 181
in your own time 47
in your house 29
in your absence 21
in your room 49
in your dreams 215
in your hands 23
in your 51
in your heart 60
in your face 181
in your own time 47
in your house 29
in your absence 21
in your room 49