English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / Is it over

Is it over tradutor Turco

6,394 parallel translation
Well, today's not over, is it?
Pekâlâ, bugün daha bitmedi değil mi?
Well... I'd like to know whose it is so they can come over here and fix these cabinets.
Kimin olduğunu bilsem iyi olurdu bari buraya gelsinler de şu dolapları tamir etsinler.
It's like that last scene in "remains of the day," where this old man is looking over these waves, wondering what could have been.
"Günden Kalanlar" ın son sahnesindeki yaşlı adamın dalgaların üzerinden baktığı ve neler olabileceğini düşündüğü gibi bir durumda kalmak istemedim.
Then tell that to Jessica,'cause when it's over, she's gonna fire him.
O zaman bunu Jessica'ya söyle çünkü bu iş bittiğinde onu kovacak.
The fact that it doesn't get dented when he runs over a tree is just flat-out impressive.
Ağaca çarptığında kaportasının göçmemesi tamamen etkileyici.
Once this thing is on asphalt, it's all over.
Bu şey asfalta ulaşınca her şey biter.
Yes, and I know that you're mad that I'm here, but you're about to get over it, because I know who the mole is.
Evet, şu an burada olduğum için kızacağını da biliyorum ama bu olayı aşmak üzeresin. Çünkü köstebeğin kim olduğunu biliyorum.
But over the last two weeks, what I have finally realized is that the worst possible draft of my life is the one without you in it.
Ama, iki haftadan fazladır, içinde senin olmayan bir hayatın en kötü muhtemel senaryo olduğunu fark ettim.
♪ Pray God you can cope I stand outside ♪ ♪ This woman's work This woman's world ♪ ♪ Ooh, it's hard on the man Now his part is over ♪
- This Woman's Work #
You dug up something behind my back and then - - and then held it over my head, all the while sitting on the fact that you were married!
Arkamdan iş karıştırıp geçmişimi kurcaladın ve bununla beni kontrol etmeye çalıştın hemde evli olduğun gerçeği ortadayken. Evet.
If there is a war, it'll be over in a month.
Savaş çıksa bile bir ayda biter.
This is it, it's over.
Bu kadar, bitti.
Leak to the trades that Andrew Garfield's agent is taking meetings with his ex, get it all over town, wait an hour, then get me lunch with Andrew on the books for this weekend, someplace Italian.
Andrew Garfield'ın menajerinin eski sevgilisiyle görüşeceğini basına sızdır, herkes duysun, bir saat bekle, hafta sonuna Andrew'la öğle yemeği ayarla. İtalyan restoranı olsun.
Nice try, Theo, but what Liam nees is to talk it all out over some grille cheeses at Millie's iner.
İyi deneme, Theo, ama Liam'ın ihtiyacı olan şey, bu konuyu Millie'nin Lokantasında ızgara peynir yerken, konuşarak atlatmak.
Look... if this whole thing is about somebody wanting to get to Hetty... maybe it's time we just hand her over.
Bak... Tüm bu olaylar birinin Hetty'yi istemesinden dolayı oluyor. Belki onu teslim etmenin zamanı gelmiştir.
It is over!
Bitti!
Well, if this is, indeed, as important as you say it is, you should probably hand it over. Along with any other HYDRA assets you happen to have in your possession.
Pekâlâ, eğer bu dediğin kadar önemliyse belki de elindeki tüm Hydra varlıklarıyla beraber teslim etmelisin.
- Nice thing is this is as scary as it gets. Once you jump, physics takes over.
İyi yanı ise bundan daha korkuncu olmaması.
Well, it is a lot quieter around my house since you helped him cross over.
Öbür tarafa geçmesini sağladığından beri evim daha bir sessiz.
I mean, my life is, like, completely over as I know it.
Yani hayatım bildiğim kadarıyla bitmiş vaziyette.
Since New Orleans is a port city, it's easy for them to move girls in from all over the world.
New Orleans bir liman kenti olduğundan, kızları burdan tüm dünyaya dağıtmak onlar için çok kolay. Sebastian, bir karşılaştırma yapabilir misin..
The President likes you, but it's over. I'm sorry.
Başkan seni seviyor ama bu iş bitti.
I think it's over, you know, the weeks when they have times, to get lawyers really sort of go, "This is a special situation. How can we interpret this to our advantage?"
Bence, bu adamların avukatları bulup, "Bu özel bir durum bunu nasıl avantaja çevirebiliriz?" diye düşünmeden önce haftalar geçecektir.
We shall see to it that your diplomatic mission here is over.
Görünüşe göre buradaki diplomatik göreviniz sona erdi.
Matty asked to come over tonight and I thought I'd make it special since this is our last New Year's Eve together.
Ben de bu beraber geçireceğimiz son yılbaşı olduğundan özel olsun istedim. Bekle.
I believe the expression is, "Bring it on over," Dr. Wells. No.
- Sanırım söylenecek olan "Elinizden geleni getirin" olacak, Dr. Wells.
Okay, sulfuryl fluoride is highly regulated, so much so that only one company in all of DC is licensed to use it- - a company called Insects No More- - so they're sending over the names of their most recent jobs.
O kadar sıkıdır ki, DC'de sadece bir firmanın kullanma izni var. "Böceklere Son" adlı bir şirket. Son zamanlarda yaptıkları işlerin listesini yolluyorlar.
Not to over state it, but I'm definitely gonna die alone, and work is all I have.
Gözüne sokmak istemem ama kesin yalnız öleceğim ve tek sahip olduğum şey iş.
That job has Fatima's name written all over it.
Bu iş Fatima için.
You did a great job, but it's over.
- İyi bir iş çıkarttın ama artık bitti.
It's already over between you and the handsome dog owner so maybe this is actually for the best?
Yakışıklı köpek sahibiyle aranızdakiler bitti, belki de böylesi daha iyidir.
It's really over?
- Bu iş gerçekten bitti mi?
It is really over.
Gerçekten bitti.
The violent conflict over transport is underway, and it is even more senseless and vile than many remember.
Ulaşım üstüne yapılan sert mücadele devam ediyor. Ve herkesin hatırladığından bile daha duygusuz ve iğrenç.
It looks like Scarlett O'Hara over here is hiding something.
Scarlett O'Hara gibi duruyor. Şurada bir şey saklıyor.
- Nothing else has worked, okay, and the best way to get over a crush is just to do something about it. Yeah, makes the most sense. What?
- Evet kesinlikle.
I know how hard it is for you to hand over the reins, but you have got to trust me. I do trust you. It's just easy to forget the little things.
- Sana güveniyorum ama küçük şeyler unutulabiliyor.
- No, no. 'Cause what it looks like is me taking over the cooking duties has allowed my girls here to let down their hair and have fun for a change.
Çünkü görünen o ki benim yemek pişirme görevini devralmam kızlarımın biraz gevşeyip eğlenmelerine fırsat yaratmış gibi.
Ma'am, it's not our job to follow up once a call is over.
Hanımefendi, biz işimizi yaparız gerisiyle ilgilenmeyiz.
But over time, it starts to wonder if solving problems is really the most efficient way of getting its button pressed.
Ama zamanla problem çözmenin düğmesine basılmasının en etkili yolu olup olmadığını merak etmeye başlar.
My life is, like, completely over as I know it.
Bildiğim, hayatımın tamamen bittiği.
( groans ) Yeah, it's over our heads, Which is why big brain's gonna help us...
Evet, bu iş bizi aşar, bu yüzden bizim koca beyinli yardım edecek.
Just say what you have to say, and let's get it over with.
Söylemek istediğini söyle de bu iş bitsin.
His DNA is all over it.
Her yerde DNA'sı var.
Yeah, it is, Ruby, because I called all over town until I finally found one that has taro root on the menu.
- Evet, öyle Ruby çünkü şehri taradım ta ki menüsünde gulgas kökü bulunduran bir yer bulana kadar.
The thing is- - over the years, five other women have gone missing and never been heard from again, and each time the place where they disappeared from, it has the same smell.
Olay şu ki yıllar boyunca diğer 5 kadın da kaçırılıp haber alınamamaış. Ve her seferinde kaçırıldıkları yerde aynı koku varmış.
Archie Bunker's chair is in the Smithsonian and this piano's in the corner of the room with blankets over it and a bunch of stuff on top of it.
Bu piyanoysa bir köşeye atılmış üzerine battaniye örtülmüş ve üstüne bir sürü şey konmuş.
His DNA is all over it.
Her yerde DNA'sı vardı.
And oksana's not taking it lying down, or bent over like she usually is.
Ama Oksana yattığı yerde sıkıntı çıkartıyor ya da hep yaptığı gibi götünü dönüyor.
I'm all over it.
- İş başa düştü.
Whatever it is you think you're accomplishing here, it's over.
Burada her ne yaptığınızı sanıyorsanız bitti artık.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]