English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / Is it that bad

Is it that bad tradutor Turco

1,013 parallel translation
Is it that bad?
O kadar kötü mü?
Is it that bad?
Çok mu kötü?
Is it that bad?
Bu kötü mü?
Is it that bad?
Nasıl birisi?
Is it that bad?
Bu çok mu kötü?
Is it that bad?
Çok mu kıskandın?
Is it that bad?
Durum o kadar kötü mü?
- Is it that bad?
- Bu kadar kötü mü?
Is it that bad?
O kadar ağır mı durumu?
- Is it that bad in there?
- Sahiden durum o kadar kötü mü?
Is it that bad?
O kadar mı kötü?
You know, I think that if a person is taught good things for a long time, and if it's done from the heart, anybody, even a very bad man, will change.
Bilirsin, bence bir kişi uzun zaman iyi şeyler öğretirse, ve bunu gönülden yapıyorsa, çok kötü bir adamı bile değiştirebilir.
Now, it isn't as bad as all that, is it?
O kadar da kötü değil ama, değil mi? Evet, öyle.
If you get that dough and dust with it, it'll be very, very bad.
Mangırı alıp da toz olursan bu iş çok ama çok kötü neticelenir.
He isn't certain that it's a bad thing, if you remain silent, then it is you who are at fault.
Tek aptal görünen ben değilim... Sessizliğin senin isteksiz olduğunu düşündürüyor.
But that picture of mine is so bad that anything they see after it will seem great.
Ama benim filmim o kadar kötü ki, ondan sonra gördükleri her şeyi harika bulacaklar.
- Is that good or bad? It's good.
- Bu iyi mi, kötü mü?
It's terrible that bad things happen, and all we do is stand by and watch.
Koetue seyler olurken izlemekten baska bir sey yapamamamiz korkunc.
Furthermore... It's the gossips who see that Irma is prettier than they are but a pretty woman's one thing, a bad woman another.
Üstelik dedikoduların nedeni, Irma'nın onlardan daha güzel olması ama güzel kadın olmak başka bir şey, kötü kadın olmak daha başka.
Now it is necessary to give them a punishment that I believe unfair because it has been provoked from your bad mood and from your incapability.
Kendi huysuzluğunun ve beceriksizliğin yüzünden şimdi onlara haksız yere ceza vermemiz gerekecek.
That is a bad route, no one takes it anymore.
Güzergahı kötü, artık kimse girmiyor o yola.
But you gotta help me a bit, cos I can't put on that this is all as bad as you make it.
Ancak bana biraz yardım etmelisin, çünkü yaptığını tek başıma düzeltemem.
- It is that bad!
- Bu çok kötü. Bu acıyor.
Something of benefit to the public or something that could conceivably be conceived as a benefit to the - Well, my job is to see that the public knows it. And what if this x Corporation does something bad?
Halkın yararına olan bir şey ya da halkın gözünde iyiymiş gibi görünen bir şey...
About women... is it true that if a guy treats them bad... then acts sympathetic toward them...
Kadınların kendilerine kötü davranıldığında erkeklere çok daha kolay aşık oldukları doğru mu?
I, Kal, say that it is a bad knife.
- Ben, Kal, bunun kötü olduğunu söylüyorum.
Oh! That's not too bad, is it?
O kadar da kötü değil, değil mi?
"Just after you eat is alright, it's later that's bad."
"Tam yemekten sonra sorun değil ama sonrası kötüdür."
If something bad happens to me, it will be Oranges Inc., or the Emir of Sakali, that is responsible...
Eğer başıma kötü bir şey gelecek olursa, bilin ki bundan, Portakallar Şti. ya da Sakali Emiri sorumludur.
If it is, if things are that bad, I'm sure there'll be some changes.
Doğruysa, durum o kadar kötüyse, eminim bazı şeyler değişecektir.
It's that bad, is it?
O kadar kötü, değil mi?
And that's as bad as there is. I knew it.
Biliyordum.
Is it as bad as that?
Durum bu kadar kötü mü?
Maybe that is because my memory, it is very bad.
Belki öyledir çünkü benim hafızam gerçekten çok kötüdür.
If you're a bum, if you can't break off with the booze or whatever it is that makes you a bad risk, then get out.
İçkiyi bırakamıyorsanız, ya da sizi baş belası haline getiren bir şey varsa, çekip gidin.
Mr Legrain, that's not bad, is it?
Hey, Mösyö Legrain! Fena değil, değil mi?
– Is it really that bad?
- O kadar kötü mü?
It's an easy step to the belief that violence is the way to change bad conditions into good conditions.
Kötü koşulları iyiye çevirmek için şiddetin gerektiğine inanmak kolaylaşıyor.
- That's not so bad, is it?
- Ne yapmış böyle? - O kadar önemli değil.
That's how bad it is.
Ağır bir suç.
I mean, you tell him you are the queen of the giant Kluck-luks from Inner Siberia and he starts dripping in his pants, and the only way he's gonna get it off is to have you crawl around the floor, talk bad to you, spit on you, things like that.
Yani, ona iç Sibirya'daki dev soluk benizlilerin kraliçesi olduğunu söyle, pantolonunu ıslatmaya başlar ve seni yerde süründürüp, sana kötü sözler söylemeden, tükürmeden falan tatmin olmaz.
It is very difficult to describe to who it is in land what it is a hard trip, that is with bad weather. Over all in the Winter. What it is to pass two weeks in the sea living to the meat base canneded and cookies.
Denizde yaşamayan birine, konvoyda geçen çetin zamanı çetinden kastım kötü hava koşulları... ( Edward Butler, Eski Deniz Assubayı )... özellikle de kış aylarında iki haftadan fazla süren bu yolculuğu salamura et ve galeta yemeyi, anlatmak çok zordu.
That's not bad for a day's work, is it, Mr Caul?
Bir günlük iş için fena değil, değil mi, Bay Caul?
After all, if we find out... that the cause is medication that we manufacture... and it was administered over a long period of time... it'd be bad for you and worse for us.
Tüm bunlardan sonra, eğer... buna sebep olan bizim ürettiğimiz ilaç ise... ve bu ilaca uzun süredir izin verildiği için... Bu senin için kötü ; bizim için daha kötü olur.
Is it really that bad?
O kadar da mı kötüydü?
It's not that bad, is it?
O kadar da kötü değil, değil mi?
But it says in here somewhere... that strenuous exercise after you eat is very bad.
Belki biraz daha sıcak tutacak bir şey.
I thought I'd better tell you that my sister and my brother-in-law... haven't been hitting it off, and the truth is... they've been having some pretty bad rows.
Size söylesem iyi olur diye düşündüm. Kız kardeşimle eniştem... son günlerde pek geçinemiyorlar. Doğrusu... çok kötü kavga ediyorlar.
Is it this damn book that brought me such bad luck?
Bana böylesine bir uğursuzluk getiren lânet kitap bu mu?
I know this wasn't easy and this is a bad time for you, but it's gotta be done, you can understand that, right?
Kolay olmadığının ve kötü anlar geçirdiğinin farkındayım. Ama bunları sormamız gerekiyordu. Anlıyorsun, değil mi?
Whether it's good or bad, that's what is so.
İyi de olsa kötü de olsa, gerçekleşen budur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]