English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / It's only fair

It's only fair tradutor Turco

438 parallel translation
I think it's only fair to apologize to Dubois. After all, he was right.
Yapılacak en doğru şey Dubois'dan özür dilemek.
It's only fair to advise you against Fog Hollow.
Seni Puslu Çukur konusunda uyarmam gerek.
All right, it's fair, only fair.
Pekala. Fena değil, sadece o kadar.
It's only fair that it should be.
Böyle olması gayet doğrudur.
You may say it's only fair but the fact is... my cars, jewels, paintings, houses... I lost them all!
Bunun gayet manidar olduğunu söyleyebilirsiniz ama arabalarım, ziynet eşyalarım, pahalı portreler ve evler hepsini kaybettim!
I feel it's only fair to tell you.
Sana söylemenin adil olacağını düşünüyorum.
Since I'm the one who has to take all the risk... I feel that it's only fair that we establish a price... that will give me at least an even break.
Bütün riski ben alacağıma göre... yapacağım harcamaların karşılığını alacağım... bir anlaşma yapmamız adil olur.
But it's only fair to tell you I'm engaged.
Sana nişanlı olduğumu söylemek en doğrusu olur.
It's the only city that has a world's fair.
Şehir. Dünya pazarı olan tek şehir.
It's only fair to tell you, Sister... that you're being transferred.
Söylersem, size adil davranmış olurum.
Having forced my company on you, it's only fair that I should pay through the nose for it.
Size zorla eşlik ettiğime göre, benim ödemem daha adil olur. Lütfen ısrar etmeyin.
- I suppose it's only fair -
- Bence bu adil değil.
It's only fair to warn you that any further expense of breath on this subject would be a waste.
Bu konuda harcayacağın her nefesin boşa gideceği konusunda seni uyarmalıyım.
It's only fair that you get some of the things you want.
İstediğin bazı şeylere sahip olman senin de hakkın.
It's only fair, I guess.
Sanırım, bu çok adil.
Besides, it's only fair I should have her tiara.
Hem tacını almam adil olur.
- It's only fair.
- Doğru.
- It's only fair.
- Hakça olurdu.
After all, I killed him, so it's only fair that I should have the say so -
Ne de olsa onu ben öldürdüm. Söz hakkım olmalı.
It's only fair he knows it.
Adil olanın bu olduğunu o da biliyor.
You see, dear, my wife and I aren't used to places like this... so it's only fair to tell you that if we don't get a whole lot of high-class service, and in a hurry... there's likely to be a terribly embarrassing scene in this sanctum.
Biliyorsun, eşim ve ben bu tip yerlere pek alışkın değiliz o yüzden burada birinci sınıf bir hizmeti derhal almazsak bu kutsal yerde oldukça utanç verici olaylar olacağını size garanti ederim.
There is one difficulty, which it's only fair to mention.
Yalnız bir güçlük var dürüstçe söylemek gerek.
It's only fair.
Adil olan bu.
Mrs. Archer, I think it's only fair to tell you I lied to you the other night.
Bayan Archer, sanırım size söylemem doğru olacak, geçen gece size yalan söyledim.
I think it's only fair to ask ourselves this question... what harm has the man done?
Ama yine de âdil olmak için kendimize şunu sormalıyız. Bu adamın ne zararı olmuş?
But it's only fair to tell you first that I'll kill you, Stricker... and you, Dutch Henry... the physician, his father... and there might even be time for you, storekeeper.
Ama önce söyliyeceklerim var, seni öldürecektim, Stricker... ve seni, Dutch Henry... doktoru, babasını... ve tabi ki seni, Storekeeper.
Somebody else has to have a chance, it's only fair.
Başka birinin de adilce şansı olmalı.
Mrs. MacDougall, it's only fair to warn you you are now alone with a notorious sexpot.
Mrs. MacDougall, sizi uyarmam gerek... Adı kötüye çıkmış bir seks makinesiyle karşı karşıyasınız.
You know, all the visitors make an effort to look their best. It's only fair.
Tüm ziyaretçiler iyi görünmeye çalışır.
It's only fair we give it them.
İnsanlar satın almak istiyor, alsınlar öyleyse.
It's only fair.
Olması gereken de bu.
- It's only fair to warn you, after a couple of drinks my price goes up.
Birkaç içki içtikten sonra fiyatım artabilir. İlginç.
Since the question of inheritance seems to be of such great concern to you it's only fair to give you the chance to go back on your word
Madem bu miras konusu senin için büyük bir önem arz ediyor senin bana dediklerine bir şans vermek oldukça adil görünüyor
♪ I think it's only fair ♪
♪ Bence bu adil ♪
On behalf of Captain Slater, sir, it's only fair to state that if the women hadn't started singing hymns and making all that... racket...
Yüzbaşı Slater adına söylüyorum, efendim, eğer kadınlar marşlar söylemeye ve tüm o curcunaya... başlamasaydı..., gayet adilane yönetiyordu.
Since you and I are only going to be friends it's only fair that you turn me over to her.
Sadece dost olacağımıza göre beni ona devretmen yerinde olur.
It's only fair.
Böylesi adil olur.
I think it's only fair to advise you, sir, that I have boxed three years for Yale.
Sizi uyarayım bayım, Yale'de üç yıl boks yaptım.
Now, I think it's only fair that any further instructions or explanations be given on your bathroom time, not mine.
Açıklamalar sizin banyo saatinizde yapılmalı benim değil.
Gentlemen, it's only fair to tell you I'd only be interested on a temporary basis.
Beyler, size karşı dürüst olacağım. Bu görevi ancak geçici bir süreliğine yapabilirim.
It's only fair that you pay for it... since you're the one who's going to drink it.
Parasını sizin vermeniz daha uygun olur ne de olsa siz içeceksiniz.
It's only fair.
- Bunu hak etmedi,
It is only fair to give them mone y here as well even if they are Indians.
Ancak, onlara da maaş verirsek adil davranmış oluruz... Kızılderili olsalar bile.
It's only fair to say that AGIP drills into the ground... were drilling into the budget
Şunu söyleyebilirim ki... AGIP her yerde arama yapıyor. Bir taraftan bütçede de tabii.
I'd like to hear it play. It's only fair.
Radyoyu önce bir dinlesem iyi olur.
I think it's only fair to tell you I've been to outside agencies.
Sana dışardan birilerine gittiğimi söylemem gerekli.
I guess it's only fair to warn you in advance I'm gonna have to waste you a little.
Sanırım seni hacamat edeceğimi bildirmemde fayda var.
It's only fair to warn you, Hemlock, that I'm a black belt in karate.
Karatede kara kuşak olduğumu söylememde fayda var.
It's only fair and just.
Bu son derece adil bir iş.
It's only fair.
Bu çok adil.
Then it's only fair that I open the next.
Öyleyse açma sırası bende, adil olan bu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]