It makes a difference tradutor Turco
244 parallel translation
Ray Todd must think it makes a difference where he lies out there.
Ray Todd şurda yattığı yerde farkettiğini düşünüyor olmalı..
- It makes a difference?
- Bu bir şeyi değiştirir mi?
It makes a difference in the Army, Phil.
Orduda yapar, Phil.
It makes a difference to me.
Benim için fark eder.
It makes a difference to Gigi.
Gigi için fark eder.
And it makes a difference in a man when he can walk on floors that belong to him.
İnsanın kendisine ait bir evde yürümesi içinde farklı bir duygu yaratır.
It makes a difference.
bir farkı var.
Aye, it makes a difference...
Evet, bu bir fark oluşturuyor...
but she says, "Five... " now it makes a difference. "
... ama kız dedi ki, "Beş" artık farkeder. "
Well, you know, it makes a difference.
Şey, bilirsin bu bir fark yaratır.
I don't think it makes a difference.
Çok farklı olacağını sanmıyorum.
You think it makes a difference what you think about yourself or others.
Kendin ve başkaları hakkında düşündüklerinin farklılık yarattığını sanıyorsun.
- It makes a difference.
- Büyük farkı var.
It makes a difference, damn it!
Fark eder, lanet olası!
! It makes a difference to me...
Benim için farkeder...
Like it makes a difference.
Sanki fark edermiş gibi.
Jesus Christ, not that it makes a difference on the first fucking place.
İnsan olarak kızgın olmak benim görevim.
There is a certain difference in our walks of life, sir, which makes it impossible for me to sit at the same table with yourself, sir.
Sosyal sınıflarımız arasında... sizinle aynı masaya oturmamı imkansız kılan belirgin farklar var, efendim.
Of course, I don't suppose it makes a lot of difference, because even with the costumes on, girls in this show ain't exactly overdressed.
Çok fark edeceğini sanmıyorum çünkü kostümlerle bile bu şovdaki kızlar fazla giyinik değil.
Makes no difference to me personally, but you made a bargain and you can't run out on it.
Bunu yapabilirsin.
It makes no difference, we don't make a big deal of it.
Hiç farketmez, bunun için bir anlaşma yapmadık.
It makes no difference to me if you go back to the docks or drive a garbage truck! -!
Tekrar limanda çalışmaya başlaman ya da... çöp arabası sürmen benim için bir şey değiştirmez.
Isn't it amazing what a difference that little rooster makes?
O küçük horozun bu kadar fark yaratması ne garip.
Catching these men makes a great deal of difference, doesn't it?
O adamları yakalamak çok şey değiştirir, değil mi?
If anything happens to Frye after we get out into space... I don't suppose it makes any difference, crashing from 1,500 miles up, or dying on earth. Either way, you're just plain dead.
Uzaya çıktığımızda Frye'a bir şey olursa... 2400 kilometreden Dünya'ya çakılıp ölmekle Dünya'da olup Bellus'un Dünya'ya çarpmasıyla ölmek arasında bir fark göremiyorum.
To the 1500 people who work for you, it makes a lot of difference.
Sizin gazetenizde çalışan 1500 kişi için çok şey fark eder.
It makes no difference to me that you are a cripple.
Sakat olmanın bence bir sakıncası yok.
It makes little difference whether he was a bishop.
Yapan ha piskopos, ha değil.
What's the use of being a lady in a place where it makes no difference, sir?
Fark etmeyecekse efendim, leydi olmanın ne yararı var?
Ask a satisfied customer. Frankie, that, that, that dawg I got ya makes a big difference in ya life, don't it?
Sana bulduğum şu köpek hayatında büyük bir değişiklik yaptı, değil mi?
I don't think it makes a particle of difference.
Bunun bir şeyi değiştireceğini sanmıyorum.
Oh, it makes a lot of difference to Charlie here.
Burada bu çok şey fark eder, Charlie.
- It makes a lot of difference!
- Çok şey fark eder!
If I ever find you on this hill again It makes no difference whether you're wearing a gun or not... I'll kill you.
Seni bir daha o tepede görürsem, tabanca taşıyıp taşımaman fark etmez, seni öldürürüm.
I've spent a lot of time thinking that it makes little difference whether one dies at the age of 30 or 70.
İnsanın 30 ya da 70 yaşında ölüp ölmemesinin çok bir şey ifade etmediğini düşünerek epeyce zaman geçirdim.
Will forthwith and forever be revoked and canceled. " Not that it makes a goddamn bit of difference to you, I suppose.
Bunu çok da umursadığını sanmıyorum.
Oh, it makes a lot of difference.
Çok şey fark ettirir.
A fat lot of difference it makes to him now, though...
Burada bir sürü farklı şişman olsa da...
What a difference it makes, Ebenezer, to travel the rough road of life with the right female to help bear the burden.
Ne kadar farkettiriyor bilemezsin Ebenezer, hayatın zorlu yollarını yanında yükü seninle birlikte omuzlayacak doğru kadınla geçirmek.
I don't suppose it makes any difference to you, but there's a very weird Chinese guy up in Mike's room.
Mike'ın odasında tuhaf bir Çinli var
It makes no difference to me that you're a woman.
Bir kadın olmanın benim hiç bir önemi yok.
If it's any reassurance, it makes no difference to me that you're a man.
Eğer içinizi rahatlatacaksa, benim için de sizin bir erkek olmanızın hiç bir önemi yok.
IT MAKES A HUGE DIFFERENCE IN THE WAY WE FEEL.
Bu, hissettiklerimizde büyük fark yaratıyor.
It makes no difference to you between a man and a machine?
Bu, bir adamla bir makine arasında fark yaratmıyor mu?
I haven't a clue, and I don't think it makes much difference if I did.
Delilim yok ve bilsem bile pek bir şey değişmeyecekti.
A millisecond, a year, it makes no difference.
Bir milisaniye ya da bir yıl, bir fark yaratmaz.
It's important to have a job that makes a difference.
Farklılık yaratan bir işe sahip olmak önemli, çocuklar.
It makes a lot of difference.
Fark çok eder.
- It makes a big difference to me.
Ama benim için çok önemli.
- It makes a real difference.
- Gerçekten fark yaratır.
But I don't see what difference it makes if a man was bushwhacked yesterday today or 27 damn years ago.
Ama, takdir edersiniz ki, ben bırakamam, çünkü bir adamın, dün, bugün ve 27 yıl önce katledilmesi arasında bir fark göremiyorum doğrusu. Bu size nasıl görünüyor? - Ben--
it makes no sense 207
it makes me feel 18
it makes sense to me 16
it makes me happy 38
it makes sense 359
it makes no difference 88
it makes me nervous 21
it makes me sick 76
it makes me sad 26
it makes perfect sense 119
it makes me feel 18
it makes sense to me 16
it makes me happy 38
it makes sense 359
it makes no difference 88
it makes me nervous 21
it makes me sick 76
it makes me sad 26
it makes perfect sense 119