It makes no difference tradutor Turco
396 parallel translation
" I don't know what they have to say, it makes no difference anyway,
" Ne anlatmak istediğinizi bilmiyorum. Aslında pek bir önemi de yok,
But it makes no difference.
Ama bu öenmli değil.
It makes no difference what you thought of him.
Adam hakkinda ne düsündügünün önemi yok.
It makes no difference to you how I feel about it.
Düşüncelerim fark etmiyor ki!
It makes no difference, we don't make a big deal of it.
Hiç farketmez, bunun için bir anlaşma yapmadık.
It makes no difference.
Hiç fark etmez.
Oh, it makes no difference about the boy.
Çocuk için fark etmez. Evet.
It makes no difference to me.
Benim için fark etmez.
It makes no difference anyway.
Çok bir şey değişmeyecektir zaten.
It makes no difference if I play or not.
Oynamamın önemi yok.
It makes no difference to me whether you're here or not.
Senin burada olup olmaman beni ilgilendirmiyor.
It makes no difference to me if you go back to the docks or drive a garbage truck! -!
Tekrar limanda çalışmaya başlaman ya da... çöp arabası sürmen benim için bir şey değiştirmez.
It makes no difference if the relief column does come.
Destek kıtasının gelmesi bile... hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- It makes no difference?
- Bir şey fark edecek mi? - Hayır.
And it makes no difference that I'm poor?
Fakir olmamın bir önemi yok mu?
It makes no difference to me that you are a cripple.
Sakat olmanın bence bir sakıncası yok.
It makes no difference to him. He's got millions. Haven't you, Toulouse?
Onun için hiç fark etmez, çünkü milyonları var, değil mi Toulouse?
Then it makes no difference.
O zaman bir şey kaybetmiş sayılmazsın.
It makes no difference whether you believe them or not, sire.
İnanıp inanmamanız fark etmez, efendim.
- It makes no difference now.
- Şimdilik bu bir şeyi değiştirmez.
What's the use of being a lady in a place where it makes no difference, sir?
Fark etmeyecekse efendim, leydi olmanın ne yararı var?
She's - - dead, it makes no difference.
O neredeyse ölü. Ne fark eder ki.
It makes no difference what I say. It's what you think.
Ne dediğimin önemi yok Sen ne düşünüyorsun?
Try it in German or Hungarian, it makes no difference to me!
Almanca veya Macarca deneyin. Benim için hiç fark etmez!
Together, alone, it makes no difference.
- Birlikte, tek başına.
If I ever find you on this hill again It makes no difference whether you're wearing a gun or not... I'll kill you.
Seni bir daha o tepede görürsem, tabanca taşıyıp taşımaman fark etmez, seni öldürürüm.
It makes no difference.
Fark etmez.
Minority, majority, we've proved it makes no difference.
Azınlık, çoğunluk, fark etmediğini ispatladık.
If it makes no difference, why have you fought so hard?
Fark etmiyorsa bunu gerçekleştirmek için niye böyle savaştık?
You or someone else, it makes no difference.
Sen veya başkası benim için hiç farkı yok. Haydi!
It makes no difference to us.
Bize fark etmez.
- It makes no difference
- Hiç fark etmez.
It makes no difference any more.
Artık farketmez.
It makes no difference where I die.
Nerede öldüğüm fark etmez.
Bligh guilty, or Bligh not guilty, it makes no difference to our lovely little island.
Bligh suçlu da olsa, suçsuz da olsa bu küçük sevimli ada için hiçbir şey fark etmeyecek.
Now... it makes no difference.
Şimdi... Farketmez.
For the moment, to Richard Kimble, it makes no difference.
Şimdilik, Richard Kimble için hiç farketmiyor.
It makes no difference.
Bir şey fark etmez.
- It makes no difference.
- Hiç fark etmez.
It makes no difference to me who kills who. But, be careful.
Kimin kimi öldürdüğü benim için önemli değil.
It makes no difference.
Hiçbir şey değişmez.
It makes no difference.
Neyse, fark etmez.
However, it makes no difference whether you welcome me or not. I am here, and I will stay.
Beni hoş karşılayıp karşılamadığınıza aldırmıyorum, buradayım ve kalacağım.
Man or woman, it makes no difference. We're human.
Kadın veya erkek, bu fark etmez.
It makes no difference to the fellow who is strung up.
Asılacak kişinin kim olduğu da fark etmez.
You may have long, short or straight hair, it makes no difference to the automatic hair-cutting machine.
Uzun, kısa, düz, otomatik saç kesme makinesi için sorun olmaz.
If you're in love, it makes no difference.
Eğer âşıksan, hiç fark etmez.
It's got to be the right person, though, or it makes no difference.
Doğru kişi olmalı ama yoksa yine aynı şey olur.
Makes no difference to me personally, but you made a bargain and you can't run out on it.
Bunu yapabilirsin.
Believe it, don't believe it, makes no difference.
İster inan, ister inanma, fark etmez.
No difference, but it makes screwing legal
Aslında bir şey değişmeyecek. Yalnızca atış yaptığımız zaman yasal olarak yapmış olacağız.
it makes no difference to me 22
it makes no sense 207
it makes sense to me 16
it makes me feel 18
it makes me happy 38
it makes sense 359
it makes me nervous 21
it makes me sick 76
it makes me sad 26
it makes perfect sense 119
it makes no sense 207
it makes sense to me 16
it makes me feel 18
it makes me happy 38
it makes sense 359
it makes me nervous 21
it makes me sick 76
it makes me sad 26
it makes perfect sense 119