It would have tradutor Turco
16,060 parallel translation
And if they did, it would have its own day in Congress.
Ve eğer öyleyse, Kongrede kendi günü olurdu. Sonraki.
It would have not made a difference.
Hiçbir şey fark etmeyecekti.
It would have taken you 15 minutes.
Alt tarafı 15 dakikanı alırdı.
Fifteen minutes, and it would have meant a lot to me.
O 15 dakika benim için çok değerli olurdu.
- You really think it would have been that bad?
- O kadar kötü olacağını cidden düşünüyor musun? - Evet.
Um, like I said before, I thought it would have something to do with satellites.
Önceden de dediğim gibi uydularla bir bağlantısı olabileceğini düşündüm.
It would have started with "I'm sorry."
'Üzgünüm'ile başlaması gerekiyordu.
It would have been cruel to inflict it on him.
Bu işi onun üzerine yıkmak zalimce olurdu.
You know, I don't know if I had played Kirk that it would have dawned on me to have a sense of humor with Spock.
Kirk'ü ben oynamış olsaydım Spock'la dalga geçmek aklıma gelir miydi bilmem. AKTÖR / UZAY YOLU SÜPER HAYRANI
It would have been more comfortable to remain silent. I took no initiative to inform anyone.
Herhangi birisini bilgilendirmek yerine, sessiz kalmak daha rahatlatıcı olabilirdi.
Yeah, it would have been nice to hear that from Belinda.
Bunu Belinda'dan duymak iyi olurdu.
It would have taken me at least five minutes.
Benim en az 5 dakikamı alırdı.
The captains'party was - - it would have been last Saturday.
- Kaptanları partisi... - Geçtiğimiz cumartesi günü oldu.
Would you still have done it?
Hâlâ yapmış mıydın?
Without it, they would have nothing to incite the hearing.
Onsuz, duruşmayı kışkırtacak hiçbir şeyleri olmazdı.
And if your father hadn't done it, I would have.
Bunu baban yapmasaydı ben yapacaktım.
I figure if it wasn't important, you would have just called me.
Önemli olmasa beni aramazdın diye düşündüm.
They must have known that someone would... would try to find it.
Neden görmedik?
Truth is, I would be lucky to have it.
- Aslında, alırsam çok mesut olurum.
He never would have did it without his maid of dishonor.
Kepaze nedimesi olmadan asla yapamazdı.
And the truth is, even if that ship hadn't sailed, I probably would have found a way to sink it before it left the harbor anyway.
Gerçek şu ki, eğer gemi kalkmamış olsaydı bile muhtemelen ben limanı terk etmeden önce zaten onu batırmanın bir yolunu bulurdum.
Patrick, the risk would have been trying to make it work.
Patrick, risk işe yaraması için denemek olurdu.
The risk would have been putting in the hard graft to make it work.
Risk, işe yaraması için sert kılıfın içine koymakla olurdu.
Did you also think that if I wanted him arrested. I would have done it a long time ago?
Onun tutuklanmasını isteseydim bunu çok daha uzun zaman önce yapmış olacağımı da düşündün mü?
I have summoned you here because it seems that I have made a mistake, when I announced that Lagertha and I would rule together.
Sizi buraya çağırttım çünkü görünen o ki Lagertha'yla birlikte hüküm süreceğimizi ilan ettiğimde bir hata yapmışım.
They say she would have perished if it hadn't of been for the ducks.
Ördekler olmasa helak olup giderdi diyorlar.
No, he would have relished it.
Hayır, hoşuna giderdi.
It would mean a lot to this city to have you on our team.
Senin takımımızda yer alman şehir için de çok faydalı olur.
They would have turned it off after she called.
Maddie aradıktan sonra kapatmışlardır.
What would you have done if he hadn't coughed it up?
Eğer ötmeseydi ne yapacaktın?
I wanna know what you think about it, because it would be... a very public campaign. And I want you to have a say.
Ne düşündüğünü bilmek istiyorum çünkü reklam kampanyası da olacak ve fikrini almak istiyorum.
I don't know that I would have thought of that, but Shatner's take on it was, "I can fuck with Spock."
Bunu düşünür müydüm bilmem ama Shatner'ın yaklaşımı "Spock'la kafa geçebilirim" idi.
How difficult would it be to have him come before a sympathetic judge?
Anlayışlı bir yargıç tarafından yargılanması ne kadar zor olabilir?
Would you have listened to it if it had gotten there?
Eğer sana gelmiş olsaydı dinler miydin?
Unless the judge ordered it, they would have no reason to.
Hakim kabul etmemesine rağmen, herhangi bir sebepleri yok.
I thought if maybe I washed Hannah's fur, then it wouldn't bother Daddy's allergies as much and then he would go back to sleeping in your guys's room and I could have my room back.
Düşündüm de, Hannah'yı yıkarsam belki babamın alerjisi hafifler, ve o da kendi odasında uyuyabilir. Böylece ben de odama dönebilirim.
I thought it would be nice for the kids to have one while we're talking.
Biz konuşurken çocuklara birer tane ısmarlasak, iyi olur diye düşündüm.
Oh, well, do share. I have been on pins and needles ever since I learned it would be in an old bone boiling plant.
I have been on pins and needles ever since I learned it would be in an old bone boiling plant.
" that it would be irresponsible if this baby did not have ninja skills.
" bu bebeğin ninja yeteneklerinin olmaması sorumsuzluk olur.
If you'd opened your door, it would never have happened.
Kapıyı açsaydınız bu hiç olmazdı.
I would red-line it, but... I'm not allowed to have a pencil.
Üstünü kırmızıyla çizerdim ama kalem sokmama izin vermiyorlar.
It would be really good to have you back here.
Sizi burada görmek güzel olur.
I should have rung, but I thought it would be interesting to see where you lived.
Zili çalmalıydım,... nerede yaşadığınızı görmenin ilginç olacağını düşündüm.
If they could have their own news, which they were reading to us, I suppose it would be very interesting.
Eğer bize okudukları kendi haberleri olsaydı,... işte o zaman gerçekten ilginç olurdu.
Not the way he would have liked to have done it, but he's in the final.
Her zaman yaptığı gibi değildi ama yine de finalde.
If it wasn't for that, I would have ran easy a 9.80.
Bu olmasaydı 9,80'i çok kolay koşardım.
I would say injuries have been his biggest rival throughout his career, so for it to come at this time isn't ideal, but I think he knows how to deal with it.
Kariyeri boyunca en büyük rakibinin sakatlıklar olduğunu söyleyebilirim. Bu zamanda gelmesi hiç iyi değil ama nasıl başa çıkacağını bildiğini düşünüyorum.
As fate would have it.
Kaderin cilvesi işte.
If I'd have known it was gonna be like this, I would've... I would've been applying all over town.
Böyle olacağını bilseydim kasabadaki her yere başvururdum.
I spent so many nights since he died wondering what would it have been like if he'd taken that job.
Öldüğünden beri her gece eğer o işi kabul etseydi nasıl olurdu diye düşünüp duruyorum.
I never would have thought of it.
Hayatta aklıma gelmezdi.
it would have been 21
it wouldn't matter 49
it would be nice 40
it would be great 34
it would be my honor 25
it would be a pleasure 19
it would be my pleasure 61
it would be 199
it wouldn't be the first time 64
it wouldn't 89
it wouldn't matter 49
it would be nice 40
it would be great 34
it would be my honor 25
it would be a pleasure 19
it would be my pleasure 61
it would be 199
it wouldn't be the first time 64
it wouldn't 89