Lighten tradutor Turco
1,349 parallel translation
We're having fun. Lighten up.
- Eğleniyoruz, neşeleniyoruz.
Lighten up?
- Neşelenmek mi! ? - Evet.
Also, tell that bozo gang of yours to lighten up!
Çetendeki salaklara da dikkatli olmalarını söyle.
Whoa, lighten up on that aftershave, buddy.
Vay, tıraş kolonyanı biraz düşür, evlat.
If I lighten up, would you consider marrying my daughter?
Eğer sana karşı yumuşarsam kızımla evlenir misin?
Would you lighten up a lot?
Fazlasıyla yumuşar mısın?
Does he ever lighten up?
Hiç içini döker mi?
Lighten up
Rahat ol biraz!
Lighten up.
Neşelenin.
Why can't you just lighten up and have a good time?
Neden biraz canlanıp iyi vakit geçirmeye çalışmıyorsun?
Would you lighten up?
Artık neşelenir misin?
And Daphne, Donny didn't know anything about it, so I wish you'd just lighten up.
Donny'nin bundan haberi yok Daphne. Yani artık yüzün gülebilir.
Lighten the mood.
Ortam neşelensin.
Jeez, lighten up.
Üf, neşelen.
I'd tell you to lighten up, but that might be hard for you.
Takma derdim ama senin için çok zor.
We can start in on Monks of Death or lighten things up with a little Samurai Bloodfest.
"Ölüm Rahipleri" ne başlayabiliriz. ... ya da biraz "Samuray Kan Festivali" ile gidişatı biraz hafifletebiliriz.
- Lighten up. It's brunch.
- Sakin ol, yemeğini ye.
I was attempting to lighten the mood.
Sadece durumu aydınlatmaya çalışıyordum.
Come on, Teal'c, lighten up.
Hadi ama Teal'c, karamsar olma.
Lighten up.
Gevşeyin.
You, lighten up.
Sen, sakin ol.
He's gonna help us lighten these fat ladies here.
Bu şişman kadınları nasıl hafifleteceğimizi anlatacak.
Lighten our load.
- Yükümüzü hafifleteceğim.
Lighten the load.
Yükü azalt!
Man, you got to lighten up.
Neşelen artık dostum.
- Lighten up.
- Neşelen.
Lighten up, dude.
Biraz rahatla dostum.
Lighten up on Percy, OK?
Percy'ye bir sans verin, tamam mi?
AND PICKING HER UP TO LIGHTEN MY LOAD.
Ruby'yi okula götürüyor ve sonra alıyor.
That'll lighten things up.
Bu biraz neşelendirir.
I know I should lighten up.
Biliyorum aydınlandım zaten.
Just trying to lighten the mood.
Havayı yumuşatmak için.
Sexy is the ability to have a little bit of fun, you know, lighten up.
Seksi olmak biraz eğlenebilmek demektir. Canlı olmaktır.
Lighten up.
Neşelen biraz.
I'm just trying to lighten things up.
Ben sadece seni neşelendirmeye çalışıyorum. Doktor biraz zaman alabilir demişti.
Can we lighten up on the boundary talk? I'm fine.
Şu sınırlandırıcı konuşmayı biraz yumuşatsak?
Lighten up.
- Gevşe. - Tamam.
I needed to lighten the load.
Yükümü hafifletmem gerekiyordu.
Yeah, well, Dave, I need you to lighten up on me, starting now.
Evet Dave, senin de beni rahat bırakman lazım, şu andan itibaren.
Just trying to lighten the mood.
Havayı yumuşatmak istemiştim.
Why don't you lighten up?
Neşelen biraz.
- Hey, lighten up, dude!
- Hey gevşe biraz dostum!
Man, Scott's gotta lighten up.
Scott gevşemeli.
I need to lighten up some.
Biraz gevşemeliyim.
Lighten up, honey.
Keyfine bak şekerim.
Come on, lighten up.
Hadi ama biraz neşelenin.
Come on, lighten up.
Haydi canlan biraz.
I'll lighten you when I take out your kidneys.
Böbreklerini aldığımda ben canlanıcam.
We must try to lighten the hold.
- Tutuşumuzu gevşetmeliyiz Jack.
Lighten the ship
Gemiyi hafifletin.
Oh, lighten up, silly. "Man friend." Whatever.
Oh, rahatla bir, şapşal.
lighten up 275
light 922
lightning 148
lighting 44
lights 343
lightman 210
lightly 30
lighter 53
light it up 59
lights out 204
light 922
lightning 148
lighting 44
lights 343
lightman 210
lightly 30
lighter 53
light it up 59
lights out 204
light yagami 28
lightweight 42
light' em up 33
light bulb 17
light it 42
light brown hair 16
lights up 17
light as a feather 41
lights off 30
light them up 21
lightweight 42
light' em up 33
light bulb 17
light it 42
light brown hair 16
lights up 17
light as a feather 41
lights off 30
light them up 21