Lighten up tradutor Turco
1,011 parallel translation
But, let's say we lighten up a bit.
Biraz neşelenebiliriz ama.
I think that's a great idea... lighten up.
Harika bir fikir, neşelenmekmiş.
Lighten up, richie. If i want to know anything on you, All i got to do is look in the record.
Eğer senin hakkında bir şeyler bilmek istersem bütün yapmam gereken kayıtlarına bakmak.
- Hey, Ajax, lighten up.
- Hey, Ajax, sakin ol.
Hey, lighten up.
Hey, kafanı çalıştır.
Come on, lighten up!
Hadi, sakin ol biraz.
Lighten up, Francis.
Sakin ol, Francis.
Lighten up, for Christ's sake.
Rahatla biraz, Tanrı aşkına.
The guy's gotta lighten up, right?
Biraz eğlenmeli, değil mi?
I think you better lighten up on that stuff, man.
Bence kafayı boşaltıp neşelenmelisin dostum.
Lighten up, fellas.
Neşelenin baylar.
B.A., you really, really have to lighten up on this paranoia you have about flying.
B.A., gerçekten uçmakla ilgili bu paranoyandan kurtulmalısın.
Come on! Lighten up, will you?
- Neşelen lütfen, biraz gevşe.
Lighten up!
Neşelen!
- Just lighten up.
- Sakinleş.
- Why don't you guys lighten up on Cliff?
- Neden Cliff'i rahat bırakmıyorsunuz?
Come on, lighten up.
Hadi ama, neşelen.
Lighten up, will you?
Rahatla biraz.
Of course, we might make it sooner if you, uh, lighten up.
Tabii daha erken de olabilir. Eğer sen biraz rahatlarsan.
( Bumblebee ) Hey, lighten up, you guys!
- Başaracak.
- You gotta lighten up, man.
- Haydi, kendine gelmeye çalış.
- Lighten up.
- Neşelen.
Lighten up.
Neşelen.
- Miles lighten up!
- Miles takma kafana.
So to speak. would you lighten up on her?
Galiba. Rahat bırak onu!
People get blown away all the time in this town... tryin'to go into business for themselves, so lighten up.
Bu şehirde sürekli birileri havaya uçuyor... kendi başına işe girişenler.. yani sakin ol biraz.
Hey, lighten up, man.
- Hey, takma kafana, ahbap.
Lighten up.
Takma kafana.
In five minutes, everything I own is gonna be wet... so could you lighten up? I don't have the time.
Beş dakika içinde sahip olduğum her şey ıslanacak şimdi aydınlanabildiniz mi?
Lighten up on the guy.
Adamı aydınlattın.
Lighten up.
- Rahatlayın.
- When do you lighten up?
- Ne zaman biraz mutlu görüneceksin?
- Lighten up, Gene.
- Kendine gel, Gene.
Paul, lighten up.
Paul, neşelen.
Lighten up, Demon.
Neşelen Demon.
- Charlie, lighten up!
- Charlie, sakinleş!
Lighten up!
Sakin olun!
I'll get a sweater that'll lighten up the black pants a little bit.
Siyah pantolonun üzerine daha aydınlık bir renkte bir süveter bulacağım.
- Hey, sucker! Lighten up.
- Bana bak yavaş
Andy, Andy, lighten up.
Sinirlenme.
So, by creating an imbalance, one side of the beam would lighten up.
Yani bir dengesizlik oluşturursam, kirişin bir tarafı hafifleyecekti.
I mean... You've got to lighten up a little bit.
Demek istediğim, biraz rahatlamalısın.
- Lighten up.
- Sakin ol.
We're going to go heavy on TV We'll lighten up on radio and print
Televizyona daha fazla, radyoya ve baskıya daha az yükleneceğiz.
Lighten up.
Sakin ol.
Lighten up.
Neşelenin biraz.
You know, you gotta lighten it up.
- Evet. Böylece burası açılmış olurdu.
You gotta lighten it up.
Buraya bir renk vermelisin.
Wanna lighten up a bit, doll?
Sen de biraz hafiflemek ister misin?
- Lighten up, will ya, Diane?
- Hadi ama, abartma Diane.
Start off with a couple of your good stories to lighten things up.
Kaygılı görünme. Bir iki güzel şey söyle.
upsy 47
upstate 42
uppercut 41
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
upside down 57
up top 130
upstate 42
uppercut 41
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
upside down 57
up top 130
up to you 126
up against the wall 84
up guy 119
up call 187
up and at' em 72
up north 49
up the stairs 74
up we go 50
up now 50
up high 87
up against the wall 84
up guy 119
up call 187
up and at' em 72
up north 49
up the stairs 74
up we go 50
up now 50
up high 87