English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ L ] / Lt's just

Lt's just tradutor Turco

906 parallel translation
I dont know. lt just looks like Shanghai Lily was taking a side trip.
Oh, bilemiyorum. Ama Şanghay Zambağı farklı bir yöne doğru yol alacakmış gibi görünüyor.
I was just a gleam in my father's eye.
Babamın gözlerinde bir pırıltıydım.
Twenty of them. lt's just the odds I like.
20 kişi, bizim gibi çift sayı.
Lt... It was just waking up... and hearing Ben's voice.
Uyanır uyanmaz Ben'in sesini duyunca...
- lt's probably just something about the car.
- Arabayla ilgili bir şey olmalı.
- lt's just some lipstick.
- Sadece ruj.
- lt's just a cold. - The doctor says it's nothing serious.
- Doktor mu geldi?
- Oh, no. lt's just- - l know.
- Oh, hayır.
I'm sorry. lt's just routine. I remember an important murder case.
Üzgünüm. Yalnızca rutin bir kontrol. Önemli bir cinayet vakası hatırladım.
Just watch your partner's eyes grow dewy
Eşinin gözlerindeki pırıltıya bakarsın
- lt's just another picture.
Biliyorum. Bu da bir başka film işte.
Not your fault lt's just my looks
Sizin hatanız değil. Görünüşüme aldandınız.
He's Lt. Rob Dancy, just been transferred to my command.
O Teğmen Rob Dancy, benim emrime yeni atandı.
But just for a moment. lt's forgotten.
fakat unutuldu gitti.
- lt's just a small college.
- O sadece küçük bir üniversite.
- lt's just a regular college.
- Normal bir okul orası.
- lt's not our policy to keep a man... -... just because he scratched his arm.
- Kurallar, sadece kolu sıyrıldı diye birini tutmayı gerektirmiyor.
- lt * s just a common housefly.
- Sıradan bir karasinek.
Forgive me. lt * s just... I understand, monsieur.
Beni bağışlayın. Ben sadece -
- lt * s just the office. You know.
- Büro işleri işte.
You know how he is, Helene. lt * s just until he solves his problem, whatever it is.
Nasıl olduğunu bilirsin Helene. Sorunu çözene kadar böyledir.
I don * t know. lt * s just... I * m just so happy to be alive, that * s all.
Bilmiyorum. Sadece - Yaşadığım için çok mutluyum, hepsi bu.
I * m sorry. lt * s just that...
Üzgünüm. Sadece biraz -
We're almost there. lt's just around this bend.
Az kaldı. Şu köşeyi dönünce.
I probably will. lt's just that, first, I'm going to be a doctor.
Muhtemelen evleneceğim. Ama önce doktor olacağım.
I don't even think about it. lt's just... I get so tired of Him getting credit for all the things the human race achieves through its own stubborn effort.
Bu aklımdan bile geçmez. İnsanlığın azimli çabası ile başardığı her şeyin O'na addedilmesinden bıktım.
Mama, it's not that. lt's just that people ask such crazy questions when it comes to Africa, like all they know is Tarzan.
Anne, öyle demedim. Sadece insanlar saçma sapan sorular soruyorlar. Afrika ile ilgili tek bildikleri şey Tarzan.
No. lt's just that I have no desire to be capsized twice in one night.
Sadece şu ki, bir gecede iki defa alabora olmayı arzu etmem.
Yes, fine. lt's just
- Evet, ama...
Lt's just food.
O bir yiyecek.
No. lt's just a good time to go.
- Hayır. Ama iyi bir zaman.
- lt's just a joke.
- Sadece şakaydı.
Yeah, that's it... lt's alright, you'll just build another beside it.
Evet, işte bu... Herşey yolunda, sadece yanına bir tane daha inşa edersin.
Pass the word back : no talking, no whispering, no nothing, just walk quiet. Mm.
- Konuşmak yok, fısıltı yok, hiçbir şey yapmayın- -... sadece sessiz yürüyün.
Well, you finally made it lt's just as well, for you and for us
Evet, sonunda başardın. Bu hem senin için hem de bizim için en iyisi.
Here's one of my old Stetsons. Look at that. lt just fits.
İşte benim eski Stetsons'larımdan biri.
Doctor, did you just... I've been hearing that whine ever since we beamed down to Scalos.
Doktor, siz... Scalos'a ışınladığımızdan beri bu vızıltıyı duyuyorum.
- lt's just heavy for me.
- Benim için biraz ağır.
You are young lt'd suffice if you just amend your ways
Aptallık yapıyorsun, buna hiç gerek yok.. ... kazanacağını sanmamalısın.
''lt's just a first impression.
" Bu yalnızca ilk izleniminiz.
No, ma'am. lt's just a scratch.
Hayır bayan. Sadece bir çizik.
But then we'll lose each other lt's just like a children's games
sonra tekrar birbirimizi kaybederiz Sanki bir çocuk oyunu gibi, tekrardan başlarız
Just a small problem you've worked on it for days lt's not exactly a small problem
Günler önce bitmiş olmalıydı! Büyük bir problem keşfettik
This is your revenge to the society I don't want a revenge lt's just the way I live
Toplumdan öç almak istiyorsun! Derdim öç almak değil sadece kendimce yaşamak!
- lt's just to try it with.
- Bu sadece deneme yapmak için.
But those words, those thousands, those millions of words that dried up in your throat, the inconsequential chit-chat, the cries of joy, the words of live, the silly laughter, just when will you find them again?
Ama o kelimeleri, boğazına dizilen o binlerce, o milyonlarca kelimeyi boş lafları, sevinç göz yaşlarını aşk fısıltılarını, aptalca gülüşmeleri bir daha nereden bulacaksın?
Just stories, whispers, rumours.
Sadece hikayeler, fısıltılar, söylentiler.
Indeed it is lt's just that we know little... about this Tseng fellow
gerçekten öyle Hala bu Tseng kişisi hakkında... çok az biliyoruz
I'm just helping. lt's a little fuzzy.
Sadece yardım ediyorum. Bu biraz karışık.
Facing certain criminal charges that might be brought against some innocent people, we just feel- - lt's really for his benefit.
Suçlu olarak itham edilen masum insanlar için biz... Bu gerçekten onun yararına.
I just got off the phone with him. lt's gold!
Az önce telefondaydım. Doğru!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]