Lucky for me tradutor Turco
520 parallel translation
Lucky for me, you don't hold a grudge.
Şanslıyım, kin tutmazsın.
Lucky for me.
Ne şanslıyım.
Lucky for me you snapped out of it.
Şanslıymışım ki kendini toparladın.
It's lucky for me then that I'm at St. Francis.
O zaman St. Francis'te olmam büyük şans.
- How lucky for me you happened to be here.
- Burada olduğunuz için çok şanslıyım.
Lucky for me, I got two pairs of pants with this suit.
Neyse ki, bu ceket ve pantolonumdan iki çift var.
Lucky for me.
Şanslıyım.
Just ain't lucky for me I guess.
Bu benim şansım galiba
It's lucky for me you figured out what you did.
Şanslıyım ki sen ne yaptığını biliyorsun.
- Lucky for me.
- Şanslıymışım.
What with all that money in the pool, I... 7 is lucky for me, ain't it?
Havuzdaki para ne olacak, Ben... 7 Benim şanslı sayım olmuyor mu?
It's lucky for me, you were wandering about.
Orada gezmen benim için iyi oldu.
Lucky for me too.
Benim için mutlu bir rastlantı.
Lucky for me it was a jet.
Şanslıydım ki uçak jetti.
- Ain't she always been lucky for me, huh?
O her zaman, bana şans getirmedi mi? Söyle, getirmedi mi?
- Lucky for me
- Benim şansıma.
Lucky for me I don't have any.
Neyseki ben de hiç yok.
How lucky for me to have met you, Hamsweetham, here we come.
Seninle karşılaşmam ne şans, Hamsweetham, biz geliyoruz.
That's lucky for me.
Çok şanslıyım.
Lucky for me, I didn't dig them either, you know?
Şanslıyım ki ben de onlara taş atmadım.
But lucky for me, she left me.
- Şansım varmış ki beni terketti.
It's lucky for me that I ran into you.
Sana rastladığım için çok şanslıyım.
Lucky for me, they're drinking sake.
İçki içiyorlar!
How lucky for me to drop by!
Tam yerine düştüm!
Lucky for me it came up black.
Şansıma siyah geldi.
Boy, it sure was lucky for me you needed a roommate.
Vay canına, bir oda arkadaşına ihtiyacın olduğu için çok şanslıyım.
Lucky for me, I got fast legs.
Allahtan hızlı bacaklarım var.
She's been lucky for me from the first day I met her.
Onunla tanıştığım günden beri şans bana güldü.
I always knew you'd be lucky for me.
Bana şans getireceğini biliyordum.
- Lucky for me I dont.
ansl? bana ben bilmiyorum.
Just me own drinking to answer for. You're lucky.
Sadece kendime has bir içme tarzı...
You may thank your lucky stars they sent for me to safeguard life and property.
Yaşam ve mülkü korumaya beni gönderdikleri için şanslı yıldızlarınıza teşekkür edebilirsiniz.
Killed a lot of romances for me, Lucky.
Bircok romantik maceramï öldürdü, Lucky.
Well, I was wondering why I'm so lucky, why I should find you waiting for me to come along?
Neden bu kadar şanslı olduğumu, neden benim gelmemi beklediğini merak ediyordum?
Plenty lucky for you mother was worried about Mascha... and sent me to ask you.
Çok şanslısın annem Mascha'için endişeleniyor... sana sormam için beni gönderdi.
It's just a lucky break for me.
Sadece talih bu sefer yüzüme güldü.
You know, it's a lucky thing for you, I know you really are Don Sebastian because if you weren't, but the guy you remind me of, I'd skin you alive.
Biliyor musunuz, gerçek Don Sebastian olduğunuzu bilmem sizin için büyük bir şans. Çünkü, bana anımsattığınız adam olsaydınız, canlı canlı derinizi yüzerdim.
Kiss her for me, you lucky Henry.
Onu benim için öp, seni şanslı adam.
It seems that every time we made a deal, me and you... it just turned out pretty lucky... for somebody.
Seninle ben ne zaman bir anlaşma yapsak sonuçta birilerinin hayrına oldu.
That horoscope Cecile got for me says I was born lucky and...
Cecile'in bana verdiği horoscoba göre ben doğuştan şanslıyım ve...
We are going to be lucky, you and me, for the rest of our lives.
Sen ve ben, ömrümüzün sonuna dek mutlu olacağız.
The postwar experience lets me feel that I am such a lucky guy that everyone comes here for me.
Savaş sonrası insanlar birbirlerinden o kadar soğudular ki ama sizin bana gösterdiğiniz bu ilgi- - Çok şanslı adamım ben be!
The wrong boy's a lucky break for me.
Yanlış çocuk benim için bir şansa dönüştü.
Lucky thing for me you can't talk.
Ne şanslıyım ki siz dilsizsiniz.
That was just a lucky break for me, baby.
Sadece şans yardım etti bebek.
I suppose I was lucky the agency worked out for me.
Sanırım şanslıydım. Ajansta işler iyi gitti.
Not for me, I'm not that lucky
Benim için değil, merak etme!
Lucky for us my darling sailor boy Paco... left me this bottle of tequila.
Şanslıyız ki sevgili denizcim Paco bu tekila şişesini bırakmış.
This bed has always been lucky for Sarah and me.
Bu yatak Sarah'Ia bana hep uğurIu geIdi.
I'm lucky to have the woolens you knit for me. "
Bereket versin bana örmüş olduğun yünlüler var. "
As a human, I'm pretty lucky to have a machine like you for a friend, let me tell you.
Bir insan olarak, senin gibi bir makineyle arkadaş olduğum için oldukça şanslı olduğumu söylememe izin ver.
lucky for you 336
lucky for her 16
lucky for him 22
lucky for us 117
for me 3075
for men 33
for me too 49
mexico 335
metro 61
merci 624
lucky for her 16
lucky for him 22
lucky for us 117
for me 3075
for men 33
for me too 49
mexico 335
metro 61
merci 624