Mail me tradutor Turco
1,314 parallel translation
Well, please e-mail me or call me with any questions... or concerns you want to bring to my attention.
Lütfen her türlü sorununuzu e-posta ya da telefonla bana bildirin.
They e-mail me all the time.
Sürekli mail yolluyorlar.
e-mail me a sheet on him, all right?
e-posta ile onun dosyasını gönder, tamam mı?
E - mail me!
E-posta ile gönder.
Malcolm, e-mail me Jo's location details, would you?
Malcolm, bana Jo'nun bulunduğu yeri e-posta ile gönderir misin?
But you can e-mail me.
Ama bana e-mail atabilirsin.
Just set the appointment, e-mail me the time.
Sadece bir randevu ayarla, zamanını da bana e-posta ile bildir.
Just e-mail me the time.
Bana kaçta olduğunu bildir.
E-mail me a list, I'll have Marc go to the...
Bana bir liste gönder, ben de Marc'ın gidip...
If there is even a whiff of impropriety to this, if you have exaggerated or changed even the slightest detail, I will prosecute you to the full extent of the law for grand larceny and mail fraud, unless you tell me right now just what the ballfuck is going on.
Bu konuda en ufak bir usulsüzlük dahi varsa, eğer en küçük bir detayı dahi abartmış veya değiştirmiş isen,... yasaların elverdiği en geniş ölçüde, seni, büyük miktarda para çalmak ve posta sahtekârlığından dolayı dava edeceğim, ta ki, hemen şimdi bana ne haltların döndüğünü anlatıncaya kadar.
First, speaking of Shipley, that e-mail that he sent, when you respond to it, CC me a copy of the response.
Birincisi, Shipley'nin e-postasına vereceğin cevabı bana da bilgi şeklinde yolla.
You can e-mail it to me.
Bana mail atabilirsiniz.
Are you, are you the guy that emailed me?
Bana mail atan adam sen misin?
Well, why don't you e-maiI it to me and I'll print it out at my house?
Bana e-mail at, senin için evde çıktı alırım.
Diana's coming over to help me answer fan mail.
Diana, hayran mektuplarına yardım etmek için gelecek.
- There is mail for me?
- Benim için mektup var mı?
- There is mail for me?
- Benim için posta var mı?
And he tells me that my mother moved and that all the mail is being forwarded here.
Ve o da annemim taşındığını ve postaları da buraya gönderdiğini söyledi.
He sent me an e-mail a few months later.
Birkaç ay sonra bana bir e-posta yolladı.
He says he wants me to just mail it to him.
Postayla göndermemi istiyor.
What could she possibly have to say to me that she couldn't write in an e-mail?
E-postada yazamayıp da bana söylemek istediği ne olabilir?
She sent me an e-mail this morning.
Bu sabah bana bir mail göndermiş.
Me? I'm still terrified of e-mail.
Beni sorarsan, hâlâ e-postadan korkuyorum.
Son, all our mail has ever brought me is bad things : Bills, jury duty, Entertainment Weekly.
Evlat, şimdiye kadar getirilen tüm postalarımız kötü şeylerdi : Faturalar, jüri görevi, Entertainment Weekly.
Marge, I don't have to sit here and listen to your insane ravings about me getting other people's mail.
Marge, burada oturup senin, başka insanların postalarını almam hakkındaki deli saçması sözlerini dinlemek zorunda değilim.
No one I know sends me an e-mail.
Kimse bana e-posta göndermiyor.
Stop calling me, all right? The check is in the mail.
Tamam, çekiniz postada.
I've been getting boxes of trash sent to me in the mail.
Bana postalanmış çöp kutuları alıyorum.
Can you tell me who gets the mail at this house? Gennifer Rawley.
- Cennifer Rawley.
Took me a while, but I cracked his voice mail. Listen to this.
Biraz zaman aldı ama ses mesaj şifresini kırmayı başardım.
She left me a voice mail checking in on me, suggesting I curtail my drinking.
Cep telefonuma mesaj bırakmış. İçkiyi azaltmamı öneriyor.
And make a new surveillance schedule and e-mail it to me.
Şu grup seksle ilgin var mı?
Robert was a gay man and he was taking an on-line course I have, a part of which entails e-mail access to me.
Robert eşcinseldi. Benden online ders alıyordu ve e-mail yoluyla haberleşirdik.
I have directed him back to his e-mail that he sent me and I said, read it again, look at all the things you do not want that you're telling me about, and I can tell you're very passionate about this ;
Bana gönderdiğin maillere bak, hep istemediğin şeylerden bahsediyorsun. ( Hep zorbalığa uğruyorum, işimden nefret ediyorum. )
I was nice to her because she wrote me all this... like fan mail.
Duygularını incitmek istemedim.
We'd wave or exchange "hellos" as we went to get our mail, but you never really looked at me.
Sadece postalarımızı aldığımızda birbirimize "selam" derdik veya el sallardık. Ama sen bana hiç bakmazdın.
Can you e-mail that to me?
E-posta olarak gönderebilir misiniz?
Finally, I get an e-mail telling me that this was too much.
Sonunda bana bir e-posta attı.
Eighteen years, and she leaves me in an e-mail.
Birlikte 18 yılımız geçti, beni bir e-postayla terk etti.
All right, Jan just emailed me.
Pekâlâ, Jan şimdi bana bir e-mail yolladı.
Let me check my mail.
Postamı kontrol edeyim.
They played me some voice mail, a woman talking about some package they sent to you.
Bana bir sesli mesaj dinlettiler. Kadının biri sana yolladıkları bir paketten bahsediyordu.
My mom getting out to mail a letter, me still in the car.
Annem mektup yollamak için dışarı çıkıyordu, ben hala arabadaydım.
They played me some voice mail.
Bana bir sesli mesaj dinlettiler.
They played me some voice mail
Bana bir sesli mesaj dinlettiler.
You know what, do me a favor, e-mail them to Charlie, maybe he can come up with something.
Bana bir iyilik yap, onları Charlie'ye elektronik posta ile gönder, belki de bir şeyler çıkar.
No, I blocked your address after the fourth time you sent me the video of the monkey sniffing his own butt.
Hayır, e-mail adresini, kendi kıçını koklayan maymun videosunu dördüncü kez gönderdikten sonra engelledim.
He just emailed me that it will be up and running on My Space in about...
Bana mail olarak gönderdi ve İnternet alanımda oynamaya...
What about the e-mail you sent me about the Mode costume contest... which... was obviously sent only to me.
Ya bana Mode kostüm yarışmasıyla ilgili gönderdiğin e-mail? Görünüşe göre... sadece bana göndermişsin.
Or rather, he found me.
Yada o beni buldu. Bana bir e-mail göndermiş.
Because you sent me an e-mail saying, "Buy tickets."
- Bilet almam için e-posta yolladın.