Not far enough tradutor Turco
175 parallel translation
We're not far enough back.
Yeterince arkada değiliz.
I traveled, but not far enough.
Seyahat ettim ama uzağa değil.
It's not far enough.
Yeterince uzak değil.
Not far enough, since you're here.
Şansım yaver gitti.
Not far enough.
Yeteri kadar değil.
- But not far enough, Captain... or you wouldn't have made such a simple mistake.
- Ama yeterince iyi değil, Yüzbaşı. Yoksa böyle basit bir hatayı yapmazdınız.
Not far enough.
Yeterince uzak değiliz.
- Not far enough.
- Yeteri kadar uzak değil.
- It's not far enough.
- Yeterince uzak bir yer yok.
- Not far enough.
- Fazla değil.
But obviously not far enough.
Ama anlaşılan yeterince düşememişim.
It's just not far enough away.
Orası yeterince uzak değil.
That's not far enough away?
Çok uzak değil mi?
Not far enough upstage... by two foot.
Sahneye çok yakın olmuş.
- Not far enough.
- Yeterince uzağa değil.
Not far enough.
Yeterince değil.
I carried it, just not far enough.
Yanlış hesapladım.
But not far enough.
Ama yeterli değil.
Not far enough for me.
- Bana kalırsa yakın bile.
Not far enough.
Fazla değil.
I'm not far enough along for that.
Buna hazır değilim.
People who've gone too far... Or not far enough.
Çok uzağa gitmişlerle... pek gidememişleri.
Good, but not far enough.
İyi ama yeterince uzak değil.
The key question is ; how far down does the water persist beneath the surface and if you go far enough, is the pressure and temperature high enough that the water would be liquid, not in the form of ice?
Önemli soru şu ki, su yüzeyin altında ne kadar aşağı iner Ve yeterince indiğinizde, Sıcaklık ve basınç yeterince arttığında Su buz formun dışında Sıvı olarakta bulunur mu?
Although as yet, he's not seen far enough ahead but he will.
Bu koşullarda onun ilerlemesi pek yakın görünmüyor ama ilerleyecektir.
If you lean out far enough, it's not bad.
Yeterince dışarı uzanırsan fena değil.
Could we have gone too far north and not enough east?
Doğuya gitmek yerine kuzeye gitmiş olamaz mıyız?
It was simply not going far enough.
Ama onların hatası fazla ileri gitmek değil, yeteri kadar ileri gitmemekti.
This team's only been in Formula 1 racing for two years and so far the car's not been reliable enough to win a Grand Prix.
Bu takım sadece iki yıldır Formula 1'de ve şimdiye kadar yarış kazanacak kadar dayanıklı olamadı.
For my part, I think that far too much attention these days is paid to quantity... and not nearly enough to quality.
Bence bugünlerde niceliğe nitelikten çok daha fazla dikkat ediliyor.
I'm not well enough to go very far.
Hayır. O kadar da iyi durumda değilim.
Not nearly far enough!
Yeterince uzatmadım!
Yeah, that's'cause you're not getting your tongue far enough back in your throat.
Evet, dilini yeterince geriye atmadığın için öyle oldu.
You do not go far enough, General Amin.
Fazla ileri gitmiyorsunuz General Amin.
And far from there not being enough time for the evolution of the eye, the evolution of the eye is so quick and easy that it must have happened many, many times over.
Ve gözün evrimi için yeterli zaman olmaması sözkonusu olmadığı gibi, gözün evrimi o kadar hızlı ve kolaydır ki, defalarca tekrarlanmış olmalıdır.
The maker's concept was sound, but he did not go far enough.
Yaratıcının fikri tamamdı, ama yeterince ileri gitmedi.
We might not be far enough into their perceptual range.
İdrak menzillerinin içine girmemiş olabiliriz.
We've come this far together, haven't we? It's not enough.
Bu kadar mesafeyi birlikte gelmedik mi?
And not soon enough, as far as this reporter's concerned.
Ve bu gazetecinin endişeleri kadar çabuk değil.
[Scoffs] Far too much dancing, not nearly enough prancing.
Dansla alakası yok, atlama zıplamaya yeterince yakın değil.
- Maybe we're not out far enough.
- Belki yeteri kadar açığa çıkmadık.
But not having enough power to reach far places.
Ama uzak yerlere ulaşacak kadar enerjiniz yok.
That might not be far enough.
Bu uzaklık yeterli olmayabilir.
So far, too much blood and not enough forensics.
Kısacası çok kan, az delil var.
He criticized the movement for not having gone far enough.
Fakat Erhard, bu hareketi yeterince ileri gitmedikleri için eleştiriyordu.
* Close enough, but not too far *
Yeterince yakın, ama çok uzak da değil
It's not soon enough as far as I'm concerned!
O zaman bile... -... umurumda olmaz!
It's in a great area, just far enough away from anything major... so there's not a lot of noise, but still not in Siberia.
Bir sürü çimen var. Harika bir yerde. Kalabalıktan uzakta.
But this one fits my back perfectly so I don't get tired... and the light is right... and it's just far enough from anything busy... so that the noise level is perfect... and it's quiet but not Unabomber, "and..."
- Kampusta milyonlarca ağaç var. - Ama burası tam sırtıma göre. Işık doğru.
Goin'too far will get you fired. Not goin'far enough will get you killed.
Çok ileri gidersen kovulursun, yeteri kadar gitmezsen öldürülürsün.
Boss Daddy's not taking you far enough?
Boss Daddy, seni yeteri kadar uçuramıyor mu?
not far away 17
not far from here 44
not far 110
far enough 36
enough 5528
enough for today 16
enough said 73
enough is enough 234
enough about me 63
enough chitchat 25
not far from here 44
not far 110
far enough 36
enough 5528
enough for today 16
enough said 73
enough is enough 234
enough about me 63
enough chitchat 25
enough now 40
enough of this 129
enough talking 31
enough of this shit 25
enough's enough 35
enough talk 56
enough with the 22
enough already 193
enough games 17
enough of this nonsense 22
enough of this 129
enough talking 31
enough of this shit 25
enough's enough 35
enough talk 56
enough with the 22
enough already 193
enough games 17
enough of this nonsense 22
enough of that 96
not for sale 39
not for me 755
not for long 420
not forever 58
not for everyone 22
not for you 342
not fair 106
not for nothing 87
not for 69
not for sale 39
not for me 755
not for long 420
not forever 58
not for everyone 22
not for you 342
not fair 106
not for nothing 87
not for 69