Now's the time tradutor Turco
3,755 parallel translation
If there's anything you need to tell me, now's the time.
Eğer söyleyeceğin bir şeyler varsa şimdi tam zamanı.
Okay, apparently she covered her tracks pretty well, but now the Feds have been able to trace an IP back to a Wi-Fi hotspot and they can place Doris there around the time of the hack.
Belli ki izlerini iyi kapatmış ama federaller IP numarasının izini kablosuz bir ağ noktasına kadar sürmüş ve Doris'in giriş anında orada olduğunu tespit etmişler.
My beloved daughter, a long time has passed since my last meeting with my ex-cellmate, who's now an agent of the secret service.
Canım kızım eski hücre arkadaşımla yaptığım görüşmenin üzerinden uzun zaman geçti o artık gizli servisin bir ajanı.
Now's the time for patience.
Sabır vakti.
If Owen was here, he'd say you're hurting and that now's the time to trust the people that care about you.
Owen burada olsaydı senin canının acıdığını söylerdi. Şu anda seni umursayan insanlara güvenme zamanı.
Maybe now's not the best time, Detective.
Belki de şimdi iyi bir zaman değil, Dedektif.
Now why don't you gentlemen tell us how it's possible... to devote your energies to our nutritious... and delicious Instant Breakfast and Life Cereal at the same time?
Beyler, neden bize tüm enerjinizi besleyici ve lezzetli Hazır Kahvaltı ile Mısır Gevreğimize yöneltmeyi nasıl başaracağınızı anlatmıyorsunuz?
I'm less worried about a trial in a year's time than I am about the here and now with this.
Daha sonradan yapılacak bir mahkemedense şu anda böyle bir olayla uğraşıyor olmaktan endişeleniyorum.
Believe me, I missed him while you two were playing Hardy boys, but now is not the time.
İnan siz bu işe başladığınızdan beri onu özlüyorum ama şimdi sırası değil.
The time to do it is now.
Bunu şimdi yapmalısın.
Now's the time to change secrets.
Şimdi sırları ortaya dökme vakti.
A-BOMB : Hulk, if you've got a plan, now's the time to share.
Hulk, eğer bir planın varsa, şu an paylaşmak için harika bir zaman.
And now there's this foolish superstition that her ghost appears in the woods every time misfortune's about to strike.
Ve artık her belâ çıkmak üzere olduğunda hâyâletinin ormanda göründüğüne dair aptalca bir hurafe var.
Now, if Sonya is that operative, it's only a matter of time before she stabs us in the back.
Şimdi, Sonya bu casus ise bizi arkadan bıçaklaması sadece an meselesi.
Now's not the time to be stupid.
Şimdi zamanı değil Aptal olmak için.
Now it's time for you to return the favor.
Artık iyiliğimin karşılığını alma vakti geldi.
So, now that we're besties again, maybe it's time you explained what happened on the train tracks with Emily.
Tekrar kanki olduğumuzdan belki raylarda Emily ile olanları açıklayabilirsin.
But he started missing dead drops, he'd fall out of touch for weeks at a time, and now he's... Well, he's virtually off the radar.
Fakat gizli buluşmaları kaçırmaya başladı haftalarca bağlantıyı kopardığı oluyordu ve şimdiyse hiçbir yerde izine rastlanamıyor.
There's a conversation I've been hoping to have with you for a while now, but I've never found the right time to have it.
Bir süredir seninle bir konuşma yapmak istiyordum fakat konuşmayı yapmak için hiç doğru zamanı bulamadım.
If you got any juicy Longmire secrets now would be the time to spill'em.
Eğer ilgi çekici Longmire sırlarını biliyorsan.. .. şimdi onları yaymanın tam sırası.
I'm feeling like now is not the right time for me to pursue a relationship.
Şu sıralar bir ilişki başlatmanın zamanı olduğunu düşünmüyorum.
He's thinking about the size of it for the first time now.
Olayın büyüklüğünü daha yeni yeni kavrıyor.
We aired the story 27 hours ago, so, yeah, now's the time.
Haberi 27 saat önce yaptık ama evet, şimdi tam zamanı.
Now, seeing as how your students in the glee club come and go for weeks at a time with no explanation whatsoever, I'm sure that it will not come to you as a surprise that we have an abysmal attendance record at this school due to illness.
Büyük ihtimalle Glee kulübündeki öğrencilerinin haftalardır açıklama yapmadan bir gelip bir gelmemesinden anlamış olabileceğin için, eminim ki okulda hastalıklar yüzünden rekor sayıda devamsızlık yapıldığını duymak seni şaşırtmayacaktır.
Now, tell me where your partners are right now- - it's the last time I'm gonna ask you.
Sana son kez soruyorum.
You got any juicy Longmire secrets, now would be the time to spill'em.
Her hangi ilginç Longmire sırlarını biliyorsan bunları yaymanın tam zamanı şimdi.
Now it's time to return the favor.
Şimdi ödeşme zamanı.
Maybe right now isn't the best time for a little family meeting?
Şu an aile toplantısı yapmak için çok da uygun bir zaman olmayabilir.
Now is not the time to be reckless, Hulk.
Şimdi umursamaz olmanın sırası değil, Hulk.
Now is not the time.
Şu anda sırası değil.
Now, she's already been fed, she'll probably sleep the whole time, and I'll only be gone a couple of hours.
Onu doyurdum, muhtemelen sürekli uyuyacaktır ve ben birkaç saate dönerim.
Now it's time for America to hear from Jeannine directly to witness the strength of her character first thing in the morning, live.
Sırada, Amerikanın Jeannine'in karakterine ve gücüne sabah canlı yayında ilk elden tanık olmasının zamanı.
But if there was ever a time to call a meeting of the emergency crisis task force, it's now.
Bir zamanlar acil durumlarda iş gücü toplantısı yapacağız dediysek, işte o an şu an.
And now's the right time?
Şu an o uygun zaman mı?
You got a plan, sam, now's the time! Third act twist,
Eğer bir planın varsa, Sam, şimdi tam zamanı!
And now it's time for the Powers Hour.
Ve şimdi Powers Saati, zamanı.
He'll be lucky if this thing is over by the time he's cutting the ribbon on his library a decade from now.
On yıl sonra kütüphanesinin açılış törenine, kadar bu iş biterse, şanslıdır demektir.
Starting now, it's all face punches, all the time!
Bundan böyle her daim surat yumruklama, sürekli!
now it's time to go tuck in the little angel.
Şimdi küçük meleğe sokuvermenin sırası.
I need to decrypt this password and find a safe place to read the drive, and that's gonna take time- - time that you don't have right now.
Şifresini kırmam gerekiyor..... sürücüyü okumak için güvenli bir yer bulmam gerek. Bu zaman alacak şu anda sahip olmadığın zaman.
"What if this time you got it from the ground up " where there is no show right now
" Peki bu sefer sıfırdan alıp yükseltsen?
Now it's time for you, like the serpent you so admire... To shed your skin.
Şimdi senin için... takdir ettiğin yılan gibi... deri değiştirme zamanı.
I would now like to ask all Year 12s to please be upstanding and to file out of the chapel for the very last time.
Şimdi son kez bütün 12.sınıflardan ayağa kalkıp tek sıra halinde şapelden çıkmalarını istiyorum.
Now, there's one thing that can save me and buy me the time that I need.
İhtiyacım olan zamanı kazandırabilecek ve beni kurtarabilecek bir şey var.
No, Stephen, now is not the time.
Hayır, Stephen. Hiç sırası değil.
But I really think now's the time.
Ama şimdi gerçekten zamanı geldi.
Now, sweetie, try to remember. When was the last time your husband satisfied you?
Tatlım, hatırlamaya çalış kocan seni en son ne zaman tatmin etti?
Now, if that plane stays on its current path, they're going to be so far out over the ocean by the time they realize something's wrong, they're not going to have enough fuel to land.
Şimdi, eğer uçak şimdiki rotada kalırsa bir şeylerin yanlış gittiğini anladıkları anda okyonusta şu ana kadar uzaklaşmış olacaklar, karaya dönmek için de yeterli yakıtları olmayacak.
But now it's time you do the right thing, Schmidt.
Ama şimdi doğru şeyi yapmanın zamanı geldi Schmidt.
Maybe now's the time.
Belki de vakti gelmiştir.
you just wasted your time, terry's time, and now my time on this when you should have been filing a report on the purse-snatcher.
Kendi zamanını, Terry'nin zamanını şimdi de benim zamanımı harcadın. Hâlbuki kapkaççı olayının raporlarını yazıyor olman gerekiyordu.
the times 79
the time has come 121
the time is now 61
the time will come 16
the time 110
the time masters 23
the time is 69
time 2517
times 1964
timer 243
the time has come 121
the time is now 61
the time will come 16
the time 110
the time masters 23
the time is 69
time 2517
times 1964
timer 243
timers 88
times square 22
time to die 52
time to go home 94
time flies 78
time is running out 68
time to wake up 54
time is money 74
time is of the essence 71
time is up 41
times square 22
time to die 52
time to go home 94
time flies 78
time is running out 68
time to wake up 54
time is money 74
time is of the essence 71
time is up 41
time travel 83
time to go 627
time to sleep 29
times are tough 45
time's up 595
time to eat 55
time is 18
times are changing 28
time will tell 62
times a week 28
time to go 627
time to sleep 29
times are tough 45
time's up 595
time to eat 55
time is 18
times are changing 28
time will tell 62
times a week 28
time for bed 134
times in a row 26
times before 18
times change 49
times a day 121
times over 33
times three 18
times are hard 26
times in a row 26
times before 18
times change 49
times a day 121
times over 33
times three 18
times are hard 26