English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ O ] / One white

One white tradutor Turco

1,675 parallel translation
Sorry about the standard black, but they only had one white-On-White left in the store.
Standart siyah için kusura bakma, mağazada, ellerinde sadece beyaz takım kalmış.
I was taking her down to a white truck, 2 of us went down with her and I think we must have taken her suitcase on a bike, wheeled it you know as one does and em, we stood there saying goodbye and seeing her go through the,
"Yolcu etmeye iki kişi gitmiştik. Valizini bisikletle götürmüş olmalıyız..." "... bilirsiniz, şu sepetli olanlardan. "
Oh, one more thing... they were white, but don't have an English background.
Bir şey daha var... Beyazlarmış ama İngilizce anadilleri değilmiş.
And not once did we ever have the police presence we got here tonight for one missing white child!
Ve bir kez bile olsun bu gece, kayıp bir beyaz çocuk olduğu kadar polis gelmemişti!
Well, one thing's for sure - can't no five niggers beat five white boys.
Bir şey kesin. Beş zenci, beş beyaz çocuğu yenemez.
Back here, the white one, this is Shorty.
Arkadaki beyaz olan Kısa.
Why would someone rent an apartment for Detimore... two weeks before the National Merit Awards... one week before the White House announces... the President's going to be there?
Tamam mı? Neden biri Detimore'a Başkan'ın oraya gideceğini duyurmasından ve Ulusal Onur Ödülü'nden iki hafta evvel bir ev kiralasın.
Only one African country is left with a totally white government.
Hükümeti tamamen beyazlardan oluşan tek bir Afrika ülkesi kaldı.
First of all, you don't have to talk about being white... because no one reminds you every day that you're white.
Her şeyden önce, beyaz olmaktan bahsetmek zorunda değilsin çünkü hiç kimse her gün sana beyaz olduğunu hatırlatmaz.
Man, that's a white word if I ever heard one.
Bu hayatımda duymadığım beyaz kelimesi.
And one by one they, too, were changed into white seagulls.
Ve hepsi teker teker beyaz martılara dönüşmüşler.
At the Little White House in Potsdam Generalissimo Stalin of Russia is one of the first to welcome the president.
Postdam'daki küçük beyaz sarayda başkanı ilk karşılayanlardan biri Rus komutan Stalin oldu.
The blue and white one. Anything.
Mavi beyazlı olan.
That's one Fugu-sashi, one cheeseburger, and a side order of salt-crusted yams and shaved white truffles to go.
İşte bir fugu sajii bir çizburger ve tuzlanmış tatlı patates ve kesilmiş beyaz mantar geliyor.
Like kittens, we will drown them one by one until only their little white caps are left floating.
enikler gibi, onları birer birer boğacağız sadece beyaz kasketleri su yüzünde kalıncaya kadar.
If we all sisters everywhere, black, white, brown and yellow, put our shit down one time, a unified front, you know, the female race, mobilised, baby, moving as one!
Hepimiz aynıyız, beyaz, sarı, siyah kızıl, hepimiz de osurabiliriz di mi? Kadınların birleşmesi gerek bebeğim birleşmeliyiz!
In describing it... one of their experts wrote that the splatter pattern in beige or white... looks intentional, like an overlay... whereas there should be more of an intermingling of paint.
Uzmanlarından biri resimdeki bej ya da beyaz sıçratma motiflerinin tasarlanmış göründüğünü ve bir kaplama gibi durduğunu oysa normalde boyaların daha fazla iç içe geçmesi gerektiğini yazmıştı.
If I see another white girl with one of our men, I swear I'm gonna shoot somebody.
Ama nedense bana yaklaşmıyor. Çünkü eşcinsel.
But it's like that Tide commercial we have. The sock that's white, and then, the whiter one!
Ama bu tıpkı çamaşır suyu reklamındaki gibi olsaydı hani beyaz bir çorap vardır, sonra daha beyaz bir tanesini gösterirler.
No one is black and white like they appear in my book.
Kimse gerçekte benim kitabımdaki gibi siyah ya da beyaz değil.
Sending Jack to Mike Novick as a private citizen is one thing. But I'm not about to disobey a direct order from the White House.
Jack Bauer'ı özel bir vatandaş olarak Mike Novick'le sohbet etmeye göndermek başka bir şey ama bizzat Beyaz Saray'dan gelen bir emre uymamayı düşünmeye başlayacak değilim.
I mean, one of his parents must be white.
Yani, annesi veya babası beyaz olmalı.
- One of the black and white ones.
- Siyah beyaz olanlardan biri.
YOU KNOW, FOR A WHITE ONE.
Bir beyaz için yani.
And you know as well as I do, one of these days he's gonna open up a bottle of white wine for you when you really prefer red, except you never told him that ; and you wanna know why?
Sen de benim kadar iyi biliyorsun ki, bir gün, senin tercihin kırmızı şarap olduğu halde, bir şişe beyaz şarap açacak ; çünkü bunu ona hiç söylememişsindir, neden biliyor musun?
The white car had one of those decals on the back window.
Beyaz arabanın arka camında şu çıkartmalardan vardı.
for a man, white and warm is giving this cashmere throw, great for the airplane, and here, one for the car.
Erkekler için, Beyaz ve Sıcak, bu keşmiri veriyor uçak, burası ve arabalar için harika bir battaniye.
Well, hell, I dowant one, and, um, could I get a plate of chicken salad, white meat only, and please, god, no celery, okay, sweetheart?
Peki, lanet, Ben de bir tane istiyorum. ve sey, bir tabak da tavuk salatasi alabilir miyim, sadece beyaz et, ve lutfen Allah askina kereviz koyma tamam mi tatlim?
You know, the one who always has high beams under her ribbed white cotton T-shirt But then stares dagger sat you for checking her out
Bilirsiniz, onun yivli beyaz pamuklu tişörtünün altında daima uzun direkleri var sonra onu kesmek için dik dik bakarsınız
But as one paisan to another, the day of the white mayor is over in this town.
Ama bir dostun olarak şunu söylemeliyim artık bu şehirde beyaz belediye başkanlarının dönemi bitti.
If he loses to Bond, a new front office comes in and maybe they bounce the white girl back to a trial team and give the Narcotics Division to one of their own.
Eger Bond'a kaybederse ve.. yeni bir merkez ofis başa geçerse belki'beyaz kız'ı arka plana atıp Narkotik Bölümünü kendi adamlarından birisine devretmek isterler?
- White shirt gets one.
- Beyaz t-shitlü bir tane.
Look, blue shirt gets two, white one, no shirt one.
Bak, mavi t-shirtlü iki tane aldı. Beyazlı bir, t-shirtsüz bir.
We already uncovered one mole in the White House.
Bugün, Beyaz Saray'da bir köstebeği ortaya çıkardık Audrey. Başka şansım yok.
Then we wake up one day... and see our white swan... has become a black crow.
Bir gün rüyadan uyandığı zaman beyaz kuğumuz kara karga olmuştur.
From the pentagon to the white house, no one can verify the existence of milton fine.
Pentagondan Beyaz Saraya kadar kimse Milton Fine'ın varlığını onaylamadı.
Nellie Fox was one of the stars of the 1959 White Sox.
Nellie Fox, 1959 yılında Sox takımının yıldızıydı.
I got a sack in the box, says he owns one from a couple days ago. White Coat Alley.
Odada bir kaç gün önce White Coat Alley'de olduğunu söyleyen bir keş var.
And the Belizean white crab is another creature that is unique to just one cave system.
Belize beyaz yengeci de, sadece bir mağara sistemine özgü benzersiz bir başka türdür.
So all we need is one large shipping box and 100 white mice.
Tek ihtiyacımız büyük bir kutu ve 100 fare.
The black one bites me and the white one calls me "stupid giant." Don't worry, randy.
Siyah olan beni ısırıyor ve beyaz olan ise bana "Aptal Dev" diyor.
I wanted a white one.
Beyaz bir tane istemiştim.
Pull the green and white one.
Yeşil ve beyaz ipi çek.
Hey man, I guess it's worth it, if I can let one little white girl learn the difference between a black man and a refrigerator.
Dostum şayet ben küçük beyaz bir.. .. kıza buzdolabı ile siyah bir adam arasındaki farkı.. .. öğretebileceksem buna değer.
The red one with the cute white stripe.
Beyaz çizgileri olan kırmızı balık.
Yes, I'll be the one in white... or at least ecru.
Evet, beyazlar içindeki tek kişi ben olacağım... ya da belki ekru.
The advance team from the White House is at the airport and no one was there to pick them up.
Beyaz Saraydan gelen öncü ekip havaalanında bekliyor. Onları almaya giden olmamış.
You think you can get one... of these white broads to come over and do a table dance for Alan and the boys?
Sizce şu beyaz kızlardan bir kaçı gelip Alan ve çocuklar için masada dans edebilir mi?
Jew, gentile, black man, white, we all want to help one another.
Yahudi olan, olmayan, siyah, beyaz herkesi. Biz hepimiz başkalarına yardım etmek isteriz.
The gray one is very affectionate, the white one makes me work much, much harder for the attention.
Gri olan çok candan, ama beyaz olan ilgisini çekebilmem için beni bayağı uğraştırıyor.
What if Black's the one who sold White out to the cops?
Ya Beyaz'ı polislere satan Siyah ise?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]